4

1.6K 162 257
                                    

Yorum atmayı unutmayın, iyi okumalar.

"Beni duydun Wood tek yapman gereken o saldırıyı erken tarihe çekmek."

Steve karşısında ki titrek bedene emirleri yağdırırken bir yandan ise gözlerini saldırı planından ayırmıyordu. 3 Ay sonraya ertelettiği saldırıyı öne almak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Olga rahatsız bir nefes vererek korkudan büzüşmüş askere baktı.

"Wood odadan çıkar mısın?"

Bu emri dünden bekleyen asker kaçarcasına odadan çıkarken Steve gözlerini sarışın kadına çevirdi. Gerginliği yüzüne yansıyordu. Gözleri mavinin en koyu rengini almıştı. 

"Ne oluyor Olga? Emirlerimi sorgulamaya mı başladınız?"

"Asıl sana ne oluyor Steve? 1 Haftadan beri huzursuzsun, insanlar sana bir şey demeye korkuyor."

Olga sivri topuklarını zemine vurarak Steve'e yaklaştığında kaslı kolunu kavradı. Herkese soğuk ve sert olan kadın Steve'in karşısında kediye dönüyordu. Onu kollarının arasına alıp kendine saklamak istiyordu.

"Saldırıyı erken istemiyor muydunuz? Alın size saldırı. Haftaya bizzat ben kendim Shield üssüne saldıracağım."

Steve saldırı planını çekmesine koyup Olga'ya döndü. 

"Sen o saldırıyı hep ertelerdin Steve. Sen neden-Ah sormam hata. Stark'a sinirlendin değil mi?"

Zekiydi Olga. Her şeyin farkına varacak kadar zekiydi. Steve'in hala o adamdan etkilendiğini çok iyi biliyordu. Şimdi ise Bucky Barnes ile olan ilişkisinin Steve'in damarına bastığını gayet iyi görüyordu.

"Stark umurumda değil."

"Emin misin Rogers?"

"Kızgındım Olga, yalanım yok. Şu an gayet iyiyim."

Olga tek kaşını kaldırarak yosun yeşili gözlerini mavi gözlere dikti. Yapması gerekeni biliyordu. Artık bu işe el atmanın zamanı gelmişti. Dilini dudaklarının üzerinde dolaştırdı. Bir adım atarak Steve'in dibine kadar girdi.

"O zaman beni öp."

Steve kadından aldığı emri ikiletmedi. Ellerini kadının ince beline yerleştirdi. Hırslı dudakları dolgun dudakları esiri altına alıyordu. Kaybedecek neyi vardı ki? Gözlerini yumdu. Eli kadınsı bedenin en özel yerlerine doğru geziye çıkmıştı. Bir an aldığı karardan dolayı ufak bir pişmanlık duysa bile fazla uzun sürmemişti. 

Kadını Tony olarak hayal ediyordu.

Elleriyle dolgun kalçaları kavradı. Yatağa doğru ilerlediklerinde iş işten geçmişti. Çoktan kıyafetler yeri boylamıştı. 

----

"HAYIR!"

Tony korkuyla gözlerini açtı. Kalbi göğsünden çıkacak kadar hızlı ve sert atıyordu. Çikolata kahvesi gözleri şüpheyle bulunduğu yeri taradı. Muhtemelen salonda uyuyakalmıştı. Nerede yatarsa yatsın kabusları peşini bırakmıyordu. Teri şakağından yanağına doğru yavaşça iniyordu. Nefesi ise düzene girmemekte ısrarcı gibiydi. 

"Lanet olsun! Artık kabuslarıma sarışın Rus kadınları da girmeye başladı. Saat kaç Friday?" 

Robotik ses çok geçmeden cevap verdi.

"Sabahın 4'ü efendim."

"Uykum kaç-Bende Barnes ne zaman damlayacak diyordum."

Koridordan yalpalayarak gelen Bucky'i görünce gözlerini devirmeden edemedi. Üzerindeki örtüyü bir kenara atıp oturur pozisyona geçti. Gördüğü kabus yüzünden kalbi hala son hızda atıyordu. 

Falsch /Stony/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin