Ensâr-ı kirâm'ın (Medineli Müslümanların) büyüklerinden. Künyesi, Ebû Hamza'dır, Bu künyeyi kendisine Resûlullah ( aleyhisselâm ) vermiştir. Bir gün Hamza denilen baklayı toplarken, Resûl-i Ekrem efendimiz ( aleyhisselâm ) onu görmüş, Ebû Hamza diye iltifât buyurmuşlardır. Lakabı Hâdim-i Resûlullah ( aleyhisselâm ) (Resûlullah'ın hizmetçisidir). Kendisine böyle söylenince çok sevinir ve memnun olurdu. Bununla iftihar ederdi. Hicretten on sene önce doğmuş (m. 612), hicretin 93 senesinde (m. 712) vefât etmiştir. Enes bin Mâlik'in ( radıyallahü anh ) vâlidesi Ümm-i Süleym'dir. Enes'in ( radıyallahü anh ) babası müslüman olmadığı için annesi, bundan çok üzüntü duymuştu. O vefât edince, Ebû Talha annesine evlenme teklifinde bulundu. Fakat Ebû Talha daha müslüman olmadığından Hazreti Enes'in annesi, evlenmeleri için müslüman olmasını şart koştu. Böylece, Ebû Talha, ikinci Akabe'de müslüman olanlar arasına girmiş oldu. İşte Enes bin Mâlik ( radıyallahü anh ), İslâm ile şereflenmiş böyle bir aile ocağında yetişti.
Enes'in ( radıyallahü anh ), Zül-üzüneyn lakabı da vardır. Bu lakabı Ona Resûlullah ( aleyhisselâm ) vermiştir. Bir ara Resûl-i Ekrem efendimiz mübârek elleri ile zülüflerini çekerek, "Yâ zel-üzüneyn" diye latife buyurmuşlardır. Onun için, Hazreti Enes de, vâlidesinin tavsiyesi üzerine Resûlullah'ın mübârek ellerinin değdiği bu zülüfleri teberrüken olduğu gibi bırakmıştır. Bazı tarihçiler, Hazreti Enes'in bu lakabı almasının sebebi olarak, Resûl-i Ekrem efendimizden ( aleyhisselâm ) duydukları mübârek sözleri iyi anlayıp, ezberlemesini, gösterirler.
Resûlullah efendimiz ( aleyhisselâm ), Medine-i Münevvere'ye teşrîflerinde Hazreti Enes 9-10 yaşlarında idi. Hemen vâlidesi (annesi) Ümm-i Süleym kendisini alıp, Resûlullah'ın ( aleyhisselâm ) huzûr-u se'âdetlerine getirdi. Hizmetlerine kabûl buyurmasını istedi. "Yâ Resûlallah! Ensâr erkek ve kadınlarından sana hediye vermiyen kalmadı. Bu oğlumdan başka sana, hediye verecek bir şeyim yok. Bunu al. Sana hizmet etsin" dedi. Vâlidesinin bu isteği kabûl buyuruldu. Bunun üzerine annesi: "Yâ Resûlallah! Şu hizmetçiniz Enes'e duâ buyurunuz" deyince, Resûlullah ( aleyhisselâm ) efendimiz de "Yâ Rabbi! Enes'in malını ve evlâdını mübârek ve yümünlü eyle, ömrünü uzun eyle, günahlarını af eyle"şeklinde duâ buyurdular.
Hazreti Ebû Bekir devrinde, Bahreyn havâlisinin zekâtını toplamakla görevlendirilmiştir. Hazreti Ebû Bekir'in vefâtında, Bahreyn'de bulunuyordu. Daha sonra Medine'ye geldi. Hazreti Ömer'in zamanında Medine'de kaldı. Hazreti Ömer, onu meşveret meclisine (Danışma kuruluna) aldı. Onun kıymetli tavsiyelerinden istifâde etti. Bu sırada Medine'de kaldığı müddetçe, fıkıh dersi vermekle meşgûl oldu. Yine bu devirde Enes bin Mâlik ( radıyallahü anh ), Toster'de yapılan muharebede elde edilen ganîmetin ve Hazreti Ömer'e gönderilme şartı ile teslim olmayı kabûl eden İran ordusu kumandanı, Hürmüzan'ın, Medine'ye getirilme işini üzerine almıştı. Medine'den Basra'ya gitmiş, Hazreti Ömer'in vefâtını burada öğrenmiştir. Hazreti Osman zamanında da Basra'da kalan Enes bin Mâlik ( radıyallahü anh ) fıkıh dersleri vermeye devam etti. Hazreti Osman'ın vefâtını Medine'ye gelirken yolda öğrenmiştir. Enes ( radıyallahü anh ), Hazreti Ali'nin halifeliği zamanına yetiştiği gibi, Emevî halifelerinden bir kısmını da görmüştür. Hazreti Enes, zulme ve haksızlığa dâima karşı olmuştur. Bu konuda çekinmemiştir. Onun için Haccâc'ın yaptığı zulümleri görünce, Halife Abdülmelik'e şikâyette hiç tereddüd göstermemiştir. Buna rağmen, Haccâc, ona darılmamış, onun rızasını kazanmak için elinden gelen gayreti sarf etmiş ve derslerine de devam etmiştir. Bu sırada Sahâbe-i kirâm'ın sayıları azaldığı için yaşayan Sahâbîlerin kıymeti daha da artmıştı. Halk, böyle mübârek zâtları arayıp buluyor, onların sohbetlerinden istifâde etmeye çalışıyorlardı. Çünkü bunlar, bizzat Resûlullahı görüp, rûhlara gıda olan mübârek sözlerini, Onun mübârek ağzından dinlemişlerdi. Bu bakımdan herkes onlara gerekli hürmet ve saygıda kusur etmemeye gayret ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahabe Efendilerimizin (r.a.) Mübarek Hayatları
SpiritualSahabe Efendilerimizin (r.a) ve Annelerimizin o güzide hayatları...