Medine'de doğup yetişen Sa'd, Hayseme b. Hâris ile Hind b. Evs'in oğludur. Merkeze beş kilometre uzaklıkta olan Kubâ'da yaşayan ailesi, İslam davetin ilk günlerinde çevresinde ahlakı ve fazileti ile tanınan Sa'd b. Hayseme vesilesi ile Müslüman oldu.
Yetmiş beş kişiden oluşan Medineli hacılar arasına katılarak Mekke'ye, Allah'ın Resulü'ne (a.s.m.) biat etmeye gitti. Henüz Hz. Peygamber (a.s.m.) ile tanışmayan Sa'd b. Hayseme, onu görmeden seviyor, bir an önce ona ulaşmak gül yüzünü görmek istiyordu. Mekke'ye vardıklarında birkaç arkadaşı ile Uveym b. Saide'nin yanına gitti:
– Ey Uveym! Haydi, Allah Resulü'nün (a.s.m.) yanına gidip ona selam verelim. Ona iman ettiğimiz halde henüz tanışma fırsatı bulamadık, dedi.
Çarşıya çıkıp sormaya başladılar. Efendimizin Kâbe'de amcası Hz. Abbas'ın yanında olduğunu öğrenince, büyük bir heyecanla Kâbe'ye yöneldiler. Hz. Peygamberi gördüklerinde kalpleri heyecandan parçalanacak gibiydi. Selam verip oturdular. Müşrikleri şüphelendirmemek için görüşmeyi kısa tuttular. Efendimize:
– Nerede, ne zaman buluşacağız, diye sordular.
Hz. Abbas söze atılarak:
– Siz buraya henüz Müslüman olmayan Medineliler ile birlikte geldiniz. Sabredin! Şu hac işi bitinceye kadar kendinizi ve yapmak istediğiniz şeyi onlardan gizleyin, dedi. Efendimiz:
– Bayramın ikinci gününün gecesi, Akabe'nin alt taraflarında buluşalım. Geleceğiniz gece, o sırada aranızda olmayanı aramayın, uykuda olanı uyandırmayın, buyurdu.
Büyük bir heyecanla buluşma gününü bekleyen sahabelerin hiç biri uyumadı. Gece yarısı herkes derin uykuda iken, sessizce yataklarından sıyrılan sahabeler, gecenin karanlığına karışarak, Akabe'ye gittiler. Konuşmalar bittikten sonra Allah Resulü (a.s.m.):
– Aranızdan on iki nakip (temsilci) seçin, buyurdu. Sahabeler kabilelerin ileri gelenlerini temsilci olarak seçtiler. Sa'd b. Hayseme, Amr b. Avf oğullarının temsilcisi seçildi.
Biat yapıldıktan sonra sessizce Akabe'den ayrılarak sabahleyin Medine'ye geri döndüler. Vakit kaybetmeden büyük bir aşkla, çevrelerindeki insanlara İslam'ı anlatmaya başladılar. Bir süre sonra yetersiz kaldıklarını görünce, bir mektup yazarak aralarından birini Allah Resulü'ne gönderip:
– Bize dinimizi öğreneceğimiz, Kur'an okutacak birini gönder, diye ricada bulundular.
Hz. Peygamber onlara Mus'ab b. Umeyr'i gönderdi. Medine'ye giden ilk İslam davetçisi, Esad b. Zürâre'ye konuk oldu. Vakit geçirmeden davete başlayan Mus'ab, ev ev, kabile kabile gezerek Medinelileri İslam'a çağırdı. Onlara Kur'an okudu. Onu dinleyen kişiler, birer ikişer İslam'a koşmaya başladı. Birkaç kabile hariç bütün şehir İslam ile tanıştı.
Müslümanlar çoğalınca Hz. Peygamber'e mektup yazan Mus'ab Efendimiz, gelişmeleri anlatarak, sahabelerin bir araya toplaması için izin istedi. Allah Resulü ona izin verince, Sa'd b. Hayseme'nin evinde toplandılar. On iki kişi olan sahabeler burada "ilk Cuma namazını kıldılar". Sa'd b. Hayseme gelenlere bir koyun keserek ikram etti.
Müslümanlar iyice güçlenince hicret başladı. Mekke'den hicret edenler, sosyal bir sıkıntıya sebep olmamak için Medine'nin içine değil, Kubâ'ya gidiyorlardı. Medineliler büyük bir samimiyet ve özveri ile gelenleri karşılayıp, bağırlarına basıyordu. Burada onları en fazla konuk eden üç sahabe vardı. Gülsüm b. Hıdm, Sa'd b. Hayseme, Mübeşşir b. Münzir.
Abdullah b. Mesud, Bilâl-i Habeşî, Süheyb, Âmir b. Füheyre gibi pek çok büyük sahabeyi konuk eden Sa'd b. Hayseme, Allah Resulü (a.s.m.) hicret ettiğinde onu da konuk etme şerefine nail oldu.
Evinde hanım olmadığı için daha rahat davranan Sa'd Efendimiz, kapılarını muhacirlere sonuna kadar açmıştı. Hicret eden bekâr sahabeler onun Daru'l-Uzab ya da Beytü'l-Gurrab denilen Bekârlar-Garipler evine gidiyor burada kalıyordu. Resulullah (a.s.m.) hicret edince geceleri Gülsüm b. Hıdm'ın evinde kaldı. Burada iken gündüz Sa'd'ın evine gidiyor sahabeler ile sohbet ediyor, onlara İslam'ı anlatıyordu.
İbadet ve hizmet insanı olan Sa'd Efendimiz, Leyye isimli bir hanımın yanına giderek, ondan merkeplerini bağladığı arsasına mescit yapmak için izin istedi. Hanım izin verince oraya bir mescit yaptırdı.
Allah Resulü (a.s.m.) Bedir'e gidileceğini duyurunca kalbi vuslat arzusu ile çarpmaya başladı. Şehit olup, Cennet ve Cemalullaha ulaşmak istiyordu. Yaşlı babası Hayseme'de aynı duygular içerisindeydi. Babası oğluna:
– Birimizin hanımların yanında kalması gerekiyor. Gel bu konuda beni kendine tercih et! Ben gideyim sen hanımlarla kal! diye rica etti. Sa'd:
– Ben de cihada gitmek, senin gibi şehit olmak istiyorum, dedi, üzülerek babasının bu ricasını reddetti. Ancak babası tıpkı Sa'd gibi şehadeti tutku ile istiyordu. Biraz çekiştikten sonra kura çekmeye karar verdiler. Kura Sa'd'a çıktı. Baba oğluna yalvarmaya başladı:
– Ne olur bu gün beni kendine tercih et! Bırak gidip Bedir'de şehit olayım! Sa'd özür dileyerek babasını reddetti:
-Ey babacığım! Cennetten başka bir şey isteseydin, seve seve seni kendime tercih ederdim ama cennet konusunda bunu yapamam. Bedir'e gidip orada Allah rızası uğrunda şehit olacağımı umuyorum. Ne olur beni anla!
Kuraya itiraz etmeyen baba, oğlunu Bedir'e yolcu etti. Bedir'de kahramanca savaşan Sa'd b. Hayseme, şehit olarak özlemine kavuştu. Pek çok fazileti ve şerefi kendinde toplayan Sa'd, vefatından sonra da büyük bir lütfa nail oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahabe Efendilerimizin (r.a.) Mübarek Hayatları
EspiritualSahabe Efendilerimizin (r.a) ve Annelerimizin o güzide hayatları...