Efendimizin hizmetine adanmış ruh, Enes b. Mâlik'in halası Rübey'a binti Nadr, evlilik çağına gelince Medineli Süreka b. Hâris ile evlendi. Bir süre sonra Hârise ismini verdikleri bir oğulları oldu.
Rübey'a hanım birkaç yıl sonra eşini kaybedince, bütün sevgi ve ilgisini yetim kalan oğlu Hârise'ye yöneltti. İslam ile şereflendiklerinde oğlu büyümüştü.
Eşsiz bir samimiyetle İslam'a bağlanan aile ve akrabalarının her biri, hayatlarını, tarihe altın harflerle yazılacak ve insanı hayran bırakacak güzel tablolarla süslediler.
Oğlu Hârise'yi İslam ahlakı ile bilinçli bir şekilde yetiştiren Rübey'a Hatun, Allah Resulü (a.s.m.) onu Saib b. Osman ile kardeş yapınca buna Hârise kadar çok sevindi.
Çocukluktan gençliğe yeni adım atmış olan Hârise, daha o yaşta yakîn imana ulaşmıştı. Çocuktan yaşlısına herkesle ayrı ayrı ilgilenen Allah Resulü, (a.s.m.) bir gün yolda Hârise ile karşılaştı selam verdi, hal hatırını sordu:
– Nasılsın ey Hârise?
– Allah'a gerçek manada iman eder haldeyim.
– Ne dediğini iyice düşündün mü? Her şeyin bir hakikati, bir işareti vardır. Senin imanının hakikati nedir?
– Nefsim dünyadan yüz çevirdi. Bunun için gecelerim uykusuz, gündüzlerim susamış bir şekilde geçiriyor. Rabbimin arşına apaçık bakıyor gibiyim. Cennet ehlinin orada Rabbimizi ziyaret ettiğini, cehennem ehlinin de bağrıştıklarını seyrediyor gibiyim.
– Ey Hârise! Sen arif olmuşsun bu halini devam ettir! Ona sıkı sıkı sarıl!
– Yâ Resulallah! Şehit olmam için bana dua buyur.
Allah Resulü (a.s.m.) kâmil imana eren bu gencin arzusunu kırmayıp emelinin gerçekleşmesi için dua etti.
Bir süre sonra cihada çağrıldı. Annesi ile vedalaşan Hârise b. Süreka onun hayır duasını alarak Bedir'e doğru yola çıktı. Şehit olmayı o kadar içten arzuluyordu ki savaşın başlamasını beklemeye tahammül edemiyor, bir an önce Rabbine ve seyrettiği güzelliklere kavuşmak istiyordu. Rabbi onun bu arzusunu boşa çıkarmadı, kendisine bir an önce vasıl olmak isteyen bu gönül sultanı genci bekletmeden hemen yanına aldı.
Henüz savaş başlamamıştı. Hz. Ömer'in anlaşmalısı Mihca ile Hârise b. Süreka, su içmek ya da gözcülük yapmak için Bedir kuyularının başındaydı. Müslümanları kuyuya yaklaştırmak istemeyen müşrikler, onları ok yağmuruna tuttular. Bu oklardan biri Mihca'ya isabet ederek onu şehit etti. Hibban b. Arika'nın attığı diğer bir ok ise Hârise b. Süreka'nın boğazına isabet etti. O sırada henüz 15 yaşında, dünya güzeli bir genç olan Hârise, içmeye çalıştığı suya kanmadan hemen orada şehit oldu. Arzusuna nail olmuş, cennete ve Rabbine kavuşmuştu.
Savaş bitmiş İslam ordusu geri dönüyordu. Rübey'a Hatun, ordu henüz Medine'ye varmadan oğlunun şehit olduğunu öğrendi. Kalbine kor ateşi düşen Rübey'a Hatun, çevresindeki hüzünlü bakışları görünce metanetle şu sözleri söyledi:
– Allah Resulü (a.s.m.) gelip de ona soruncaya kadar kendimi tutup bekleyeceğim! Eğer oğlum cennette ise ağlamayacağım. Karşılığını Allah'tan umarak sabredeceğim. Eğer cehennemde ise o zaman nasıl ağlayacağımı göreceksiniz.
İslam ordusu gelince hemen Allah Resulü'nün (a.s.m.) yanına koştu.
– Yâ Resulallah! Hârise'nin yanımdaki değerinin ne kadar fazla olduğunu bilirsin. Eğer oğlum cennette ise sevabını Allah'tan umarak sabredeceğim. Eğer oradan başka bir yerde ise, ne yapacağımı göreceksin. Var gücümle ağlayacağım.
– Yazık! Onun gibi birine mi ağlayacaksın! Onun tek bir cennette olduğunu mu sanıyorsun? O pek çok cennette. O Firdevs-i Alâ cennetindedir.
Allah Resulü'nden (a.s.m.) oğlu hakkındaki müjdeyi alınca sevinçle seslendi etrafındaki kalabalığa:
– Peh peh! Aferin sana ey Hârise!
Allah Resulü (a.s.m.) bir kap su getirilmesini emretti. Su gelince elini suya daldırarak bir avuç su aldı. Onunla mazmaza yaptı. Sonra suyu Rübey'a Hatun'a verdi. Rübey'a Hatun içince, kalanı kızına verdi. Daha sonra Allah Resulü (a.s.m.) onlara suyu sinelerine serpmelerini söyledi. Annelerimiz suyu alarak Efendimizin dediği gibi yapıp rahatladılar.
Konuyu anlatan râvi der ki aldıkları müjdeden dolayı Medine'de onlardan daha mutlu, daha sevinçli hanımlar görmedim. Gösterdikleri sabır ve iman ile hanımlara örnek oldular.
Onları örnek alıp sabredenlere ne mutlu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahabe Efendilerimizin (r.a.) Mübarek Hayatları
SpiritualSahabe Efendilerimizin (r.a) ve Annelerimizin o güzide hayatları...