Açmak ile açmamak arasında karasızdım. James’e baktım yalvarırcasına bana bakıyordu.
“Lütfen David açmayalım.” dedi.
“Tamam açmıyoruz.” dedim. “Sessiz ol.”
Kapı iki defa daha çalındı. Daha sonra gelen kişiler evde kimsenin olmadığını düşünerek uzaklaştı. James ile camdan bakınca iki tane polisin eve bakarak uzaklaştığını gördük. James yüzüme şaşkın bir ifadeyle baktı.
“ Nasıl hissediyosun bunları ?” dedi.
“Bilerek yapmıyorum James.” dedim. “Birden kafama bir düşünce geliyor ve beş dakika içinde gerçekleşiyor.”
“İlginç.” dedi hayretle.
“Bencede.” dedim.
“Tamam şimdi polislerden kurtulduğumuza göre para ne kadarmış bir bakalım.” dedi gülerek.
★★★★★★★★★★★★★★★
5 dakika sonra James’in bağırmasıyla irkildim.
“İşte bütün paramız bu.” dedi James sevinçle.
“Ne kadar ?” diye sordum heyecanla.
“Tam 1 milyar.”
“Gerçekten mi ?”
“Evet.”
Üzülmek ile sevinmek arasında kalmıştım. Daha önce bir market soygununa katılmadığım için bu paranın fazla mı yoksa az mı olduğunu bilmiyordum.
“Sence yeterli mi ?”
“Evet.” dedi James gülerek.
“Parayı 2’ye bölelim.” dedim.
“Tamam.” dedi James ve paranın bir bölümünü önüme doğru itti.
“Burada hakkım olan kadar para var mı ?” dedim.
“Sayarken yarı yarıya bölüşebiliriz diye düşünmüştüm. Parayı ikiye ayırdım.”
Paralara baktım. Gerçekten zengindik ama hâlâ tam olarak sevinememiştim. Bir soygun yapmıştık ve ben buna beş dakika içinde kara vermiştim.
“Hâlâ inanamıyorum.” dedim.
James yüzüme baktı.
“Soygun yaptığımıza.” dedim ve ayağa kalktım.
“İstersen paranı bana verebilirsin David.” dedi James gülerek.
Tekrar Leo’yu aramak için telefonuma baktığımda Leo’nun beni aradığını gördüm.
“Leo ?”
“David… David hemen gelmelisin.”
“Leo sen iyimisin ?” diye sordum. James’de bana bakıp ne oldu der gibi başını sallıyordu.
Telefona baktım. Kapanmıştı. Tekrar aradığımda ise bildiğimiz konuşmayla karşılaştım.
“Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen tek..”
“Leo’nun başı dertte.” dedim. Kapıya doğru yönelip montumu elime aldım ve ayakkabılarımı giymeye başladım.
“Bende geliyorum.” dedi James montunu alarak.
“Sence nerede olabilir ?”
“Bilmiyorum.” dedi James. “En mantıklısı okulun oraya gitmek.”
“Haklısın.” dedim ve okula doğru koşmaya başladık.
Yolda soygun yaptığımız marketin yanından geçtik. İki tane polis hâlâ içeride marketin sahibi ile konuşuyordu. James’e baktım. Yüzünde sinsice bir gülümseme vardı. Ben de karşılık verdim ama aklımda hâlâ Leo vardı.
Okula gelmiştik. Saatime baktım. Öğrenciler 30 dakika önce çıkmış olmalıydı.
“Sen bu yoldan git Da…” James’in konuşması telefonumun zil sesi ile bölünmüştü. Hemen telefonumu açtım.
“David hemen okulun üst tarafındaki araziye gel.” dedi Leo.
Telefonumu kapatıp koşmaya başladım.
“Nereye gidiyoruz ?”
“Okulun üst tarafındaki arazi dedi Leo.”
“Kesinlikle kavga var.” dedi James gülerek.
Beş dakika sonra Leo’nun tarif ettiği yere gelmiştik. Gördüklerim karşısında kısa süreli şok geçirdim. Leo birisine tehditler savuruyordu. Arkasında yaklaşık 20 kişi vardı. Tehditler savurduğu kişinin ise 50...
"Bence hiç bulaşmayalım David." dedi James.
"Gelmek istemiyorsan burada durup izleyebilirsin." dedim.
"Hey şaka yapmıştım." dedi James sırtıma vurarak. "Hadi mesele neymiş öğrenelim.