Sağ taraftaki kapılarda neler yazdığını okuyordum ki benden uzun olan birine çarptım.Kafamı yukarı kaldırdığımda o buz mavisi gözlerle karşılaştım.Gülümseyerek baktı ‘’19 numara sıra sende .Geç kalmak istemezsin.’’ Dedi.Üzerimde ismimin ve sıra numaramın yazdığı kartı çıkarmadığım için içimden binlerce kez küfür ettim.Louis oturduğu jüri koltuğuna geçerken bende sahneye geçtim.Müzik girdiğinde biraz farklı hissettim ama daha sonra ‘’Look after You ‘’şarkısını söylerken ne kadar rahat hissettiğimi hatırladım.Piyanoyuda ben çalacaktım fakat iki işi aynı anda yaparken heyecanlanırsam karıştırabilme ihtimalim vardı.Şarkıya girdim.
If I don't say this now I will surely break
Eğer bunu şimdi söylemezsem, kesinlikle kırılacağım
As I'm leaving the one I want to take
Kazanmak istediğim kişiyi bıraktığım için
Forgive the urgency but hurry up and wait
Aciliyeti affet ama acelet et ve bekle
My heart has started to separate
Kalbim dağılmaya başladı
Oh, oh, oh
Oh, oh, oh
Be my baby
Bebeğim ol
Oh, oh, oh
I'll look after you
Seninle ilgileneceğim
Kağıda puanlarımı yazarlarken şarkıyı bitirdim.Gözlerimdeki yaşları silip sahneden indim.Ve ardından koşarak ön kapıdan dışarı çıktım.Ne kadar rezil olduğum umrumda değildi.Louis’yi kaybettiğim aklıma gelip durdu bu yüzden ağlamıştım.Lessie kapının önündeydi koşmaya çalışırken kolumdan tutunca durmak zorunda kaldım .
‘’Less rahat bırak , lütfen.’’
Ne kadar yorgun olduğumu anlamıştı.Arabaya ondan önce bindim.Sessizce oturup arabayı çalıştırdı.Yol boyunca ne olduğu hakkında hiç konuşmadık.Evin önüne gelince sessizce arabadan indim .Arabanın gözden kaybolduğuna emin olduktan sonra kapıyı çalmak yerine anahtarımla kapıyı açtım.Odama çıkarken kendimi umutsuz bir vaka veya bir bomba olarak nitelendirdim.Çevremdekilere zarar veren bir bomba,pimi çekilmiş , her dakika patlamaya hazır bir bomba.Olivia arkamdan bakakalmıştı.Merdivenleri bitirdiğimde güçsüz kalmıştım.Keşke biraz daha şanslı olsaydım .
*
Ağlamaktan yorgun düşüp uyuduğumda berbat bir rüya görmüştüm.Bir uçuruma doğru arabayı sürüyordum.Louis arabadaydı ‘’Lütfen bunu yapma!’’ diye bağırdığını duydum ancak arabayı yine de uçuruma sürmüştüm.Louis’ye zarar veriyordum.Ben berbat bir insandım.Ölü olduğum halde ona zarar verebiliyordum ya da her neyse.Gözlerimdeki yaşları silmeye çalışırken yataktan kalktım.Aynaya bakıp ‘sen bir umutsuz vakasın’ diye bağırdım.Saat gece yarısını geçiyordu ve ben herkesi uykusundan uyandırmak için bağırıyordum.
Bahçeye çıkıp havuzun başındaki şezlonglardan birine oturdum.Başka şeyler düşünmeye çalışsam da Louis’den başka bir şey düşünemez hale gelmiştim.Ona ulaşmam gerekiyordu.Yaşadığımı söyleyip üzerimdeki yükten kurtulmam ya da her şeye rağmen onun yanında olmam gerekiyordu.Gerçekten onunla konuşmalıydım.Böyle dediğime bakmayın.Daha onun kapsama alanına giremiyorum.Hep ‘ya benden nefret ederse’ diye düşünüyorum ama o beni hatırlamıyor gibi.Eğer hatırlasaydı favori şarkımız olan ‘look after you ‘ şarkısını söylediğimde ya da ona çarptığımda farklı davranırdı.Ona kendimi hatırlatmam lazım.Yarışmayı kaybettiğimi varsayarsak ona ulaşmam için Sydney’den gitmeden önce onu takip edip yalnız kaldığında konuşmalıyım .Evet, bunu yapacağım.Hem de yarın.
![](https://img.wattpad.com/cover/13131565-288-k405772.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
laugh till you cry
FanfictionLouis William Tomlinson'un o gülümsemelerinin altındaki enkazı kim görebilirdi ki.O bile kendini mutlu olduğuna inandırmıştı bir kere.Karşısına tekrardan onun çıkacağının imkansız olduğunu düşünürken bir söz karaladı defterine ''Boğuluyorum ve sen t...