ltyc-9 Sıkı Sarıl

94 6 1
                                    

Evin kapısını çaldım.Otel odasında geçirdiğim bir geceden sonra eve dönmek zorunda kalmıştım.Eşyalarımı toplayıp İngiltere'ye gitmeyi planlıyordum.Kapıdaki arabasındanda anlaşıldığı gibi babam hala evdeydi.

Olivia'nın açtığı kapıdan içeri girdim.Endişeli gözlerle beni süzerken boş bir bavulla salona kadar ilerledim.Amerikan tipi mutfaktan dolayı babam kahvaltı masasında otururken bile beni fark etmişti.Elindeki kahvesini bırakıp aceleyle yanıma geldi.

''Neredeydin?Lessie'yi aradım onda değilmişsin.''

''Oteldeydi.İzin verirsen hazırlanmam gerek.''

Tam gidiyordum ki arkamdan ''Avalon Milward!''diye bağırdı.Yine başlıyoruz.Onu dinlemeden birkaç basamak çıktım merdivenden.Fakat ''Eğer o sözleşmeyi imzalarsan evlatlıktan reddedilirsin.''deyince arkamı döndüm.Susmasını işaret ettikten sonra ''Biletim hazır bile.Hatta dün gece yönetime oraya gideceğime dair bir e-mail bile gönderdim.Bir kez de bencilliğini bir kenara bırak ve beni düşün.Mutlu olmaya ihtiyacım var.O kadar bunaltıyorsun ki iyileşmemiş olmayı diliyorum.Ne yaparsan yap artık Louis'nin yakınında olmamı engelleyemezsin''

Daha fazla dayanamayıp koşarak merdivenleri çıktım ve odama girdim.Normalde fısıltı gibi çıkan sesimi ilk defa babama karşı yükseltmiştim.Ama o bunu hakketti.Bana sormadan bir sürü şey yaptı.Örneğin; Louis'den ayrılmamı sağladı.Tek gerekçesi ise onun bana göre olmadığıydı.O zamanlar Louis'nin dersleri berbattı.Babam onun yarışmadan da başarılı olamayacağından emin gibiydi.Bahane olarak birbirimizin aklını karıştırdığımızı bile öne sürdü.Kendisi gibi başarılı bir avukat olmamı istiyordu.Kendisi gerçekten çok başarılı bir avukattı ama sonra şirket kurmayı seçti.

Yaptıkları bu kadarla sınırlı da değil.Annem ile 3 yıldır onun yüzünden görüşemiyorum,normal insanlar gibi lisede okuyamamıştım.Eve öğretmenler gelmişti,mezuniyet balom bile olmamıştı.En önemlisi sevdiğim adamı kaybetmiştim.

Ayak seslerinden sonra odamın kapısı açıldı.Babam içeri girerken üzgün görünüyordu.Umarım öyledir.Yatağıma oturdu ''Ava,kızım.'' diye seslendi ama cevaplamadım.''Sadece iyiliğini düşünüyordum.Bencilceydi ama şimdi daha iyi bir baba olmak için sana yardımcı olacağım.''

Şaşkınlığımı gizleyemedim.''One Direction yönetiminden bahsediyoruz Ava.Syco Music'ten bahsediyoruz.Onların kolay kolay herhangi biriyle sözleşme imzalayacağını düşünmedin değil mi?'' Düşünmedim gibisinden kafamı iki kere yukarı aşağı salladım.Cevap verecek kadar iyi durumda değildim.''Elbette seni araştıran birkaç kişi tutmuşlardır bile.Ve senin Jessica Lloyd olmadığını öğreneceklerdir.Neyseki Syco Music'ten Simon Cowell ile arkadaşlığımız var.Kimliğini gizlemende sana yardımcı olacaktır.Biraz önce bir telefon görüşmesi yaptım.Simon hariç herkes Jessica olduğunu düşünecek.O sözleşmeyi imzalayabilirsin ben her zaman yanında olacağım.'' dedi.O kadar çok konuşmuştu ki derin bir nefes almak zorunda kaldı.

Ona inanmayarak kaşlarımı çattım.''Hadi Jessica biraz neşelen.'' dedi gülerek.''Peki kimlik ve pasaport.'' dedim sorarcasına.''Usher Milward'ı çok küçümsüyorsun.Benim yapabileceklerimin bir sınırı yok.'' deyince kendimi tutamayıp kollarına atladım.

***

Babam bana veda ettikten sonra acilen şirkete gitmesi gerekti ve gitti de.Neşeyle dolabımı açtım birkaç parça bir şey alıp bavuluma koydum.Orada alışveriş yapabilirdim.Bu yüzden yanıma boşuna yük almayacağım.Telefonum çalınca bavulumun fermuarını çektikten sonra cevapladım.

''Efendim Carmen.'' Psikoloğum Carmen arıyor.

''Avalon sana seanslarımızın devam edeceğini söylemek için aradım..''

''Hayır devam etmeyecek çünkü ben gi-di-yo-rum.'' dedim gülerek.

''Biliyorum tatlım baban haber verdi.Ayrıca haftada bir telefonla seanslara devam edeceğimizi de söyledi.''

Sinirlenmiştim.Carmen'den kurtulmak istiyordum.''Tamam Carmen.''

''Louis'nin yanındayken daha çok konuşmaya ihtiyacın olacak.'' Ben ona Steve diye bahsetmiştim Louis'yi nereden öğrenmişti?

''Konuşabilecek arkadaşlarım var ama beni düşündüğünüz için teşekkür ederim.'' Aslında beni değil gelecek olan parayı düşündüğünü bende biliyorum.

''Görüşürüz Ava.'' dedi ve karşılık vermeden telefonu kapattım.Aynaya bakıp saçma sapan pozlar verirken neden yaptığım hakkında bir fikrim yoktu.Saçlarımı elllerimle kabarttım.Louis'yi 4 yıldır özlüyordum şimdi ise aynı turda olacaktık.Telefonum tekrardan çalarken aynanın karşısından ayrıldım.Babam arıyordu.Bir an gitmemden vazgeçeceğini düşündüm ama yinede telefonu açtım.

''Efendim baba.''

''Haberin olsun diye söylüyorum Frank'te sana eşlik edecek.'' Derin bir nefes aldım.''Neden? Orada bir şoföre ihtiyacım olmayacak.''

''Oraya yalnız gitmene izin veremezdim.Frank arkadaşın olarak geliyor.Ne kadar iyi anlaştığınızı biliyorum.'' Tamam sakinim hem Frank'in gelmesinde ne zarar varki.''Tamam baba hatta Lessie var.Kapatmam gerek.'' 

''Görüşürüz.''

Bugün telefonum hiç susmayacak gibi görünüyor.Lessie ile uzun bir veda konuşması yaptıktan sonra gece olan uçuşum için uyumaya karar verdim.

***

''İniş için kemerleriniz bağlayın.'' gibisinden bir uyarı sonrasında Frank'ın dizinden başımı kaldırdım.Kulaklığımı çıkardım ve Frank'i uyandırdım.Uyandıktan sonra saçlarını eliyle düzeltti.Frank kaslarını belli edecek şekilde dar bir tişört ve jean pantolon giymişti.Onu takım elbisesiz gördüğüm nadir anlardan biriydi.Uçak inişi tamamlandığında kapılar açılana kadar yerimizde bekledik.Sonunda sıra bize geldiğinde uçaktan inebilmiştik.''Gelen yolcu girişi.''yazan kapıya doğru ilerledik.Bavul kontrolüne giderken elinde ''jessica lloyd'' yazan bir pankart tutan bir adam vardı.Yanına ilerledik.''Ben Jessica.'' dedim.''Hoşgeldiniz ben bavullarınızı alayım.''dedi ne kadar da kibar.İlerleyen ve üzerinde bavulların gittiği aletten bizim bavullarımızı gösterdim.Adam bavullarımızı alırken bizde pasaport işlemleri için ilerledik..Heatrow havaaalanı ne kadar da kalabalık.

Frank kulağıma eğilip ''İlk defa İngiltere'deyim.''dedi.''Benim Londra'ya ikinci gelişim.Biliyorsun önceden Doncaster'da yaşıyordum.Doncaster'da yaşarken Londra'ya bir kez gelebilme şansı yakalamıştım.O da Louis ile London Eye'a binebilmek içindi.O zamanlar tedavi görüyordum ve 'ölmeden önce yapılacaklar' adlı bir listem vardı.Listede London Eye'a binmek olunca gelmiştik.

#Flashback#

''Louis vazgeçtim binmeyelim.''dedim yüksekliğini görünce.Elimden tutup bilet sırasına doğru sürüklemeye devam etti.''Eğlenceli olacak Ava.Sakin ol.''

Diyene bakın.Geçen lunaparktaki Crazy Dance'ta bile kusan o'ydu.Şimdi ise o kadar yüksekten kusmak nasıl da eğlenceli olacak (!).

Benden cevap gelmeyince ''Ava buraya kadar gelmişken vazgeçemezsin.''

''Tamam senin için bineceğim.Ama yukarıda sıkı sarıl olur mu?''

''Sarılacağım.Çok sıkı.'' dedi ve güldü.

laugh till you cryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin