3.Bölüm-İŞKENCE

1.1K 60 4
                                    

Bütün Tim sınırdaki o otele gidiyordu. Gidip arkadaşlarının , kardeşlerinin en kötü ihtimalle cenazesini alacaklardı. Timdeki haini ise sonrasına bıraktılar. İlk bulmaları gereken Ateşti. Herkes üzgündü. Hepsi ağlamak üzereydi...

Erdemden,

Ateşi bu göreve tek göndermeseydim şuan iyi olacaktı. Ama tek gönderdim ve şuan ne halde bunu dahi bilmiyorum.Odamın kapısı çalındı, gelen kızımdı.

- Baba, sen gelmeyince ben geldim.

-Nereye gelmedim?

-Sinemaya gidecektik ya!

- Aklımdan tamamen çıkmış kızım üzgünüm.

- Hep unutuyorsun beni. Bir tane kızın var baba ,başka yok yani!

-Kızım şuan hiç sırası değil.

- Ne zaman sırası oldu ki, hep askerlerini düşündün beni onlar kadar düşünmüyorsun.

-Nazlı, kızım ne olur bugün konuşmayalım...

Kapı çaldı ve içeri bir asker girdi.
-Komutanım tim otele varmış. Ama Ateş başçavuş orada yokmuş. Ve...

- Ne? Devamını getirsene!

-Ateş başçavuşun kaldığı oda dağılmış haldeymiş. Kan varmış yerlerde.

- Kameralara bakmışlar mı?

- Bakmışlar, iki kişi baygın haldeyken minibüs tarzı bir araca bindirmiş. Sonra da sebo araca binmiş.

-Allah kahretsin ya!

Ateşten,

Başımdan aşağı dökülen soğuk su ile kendime geldim. Sırtım çok ağrıyordu. Sanırım kaburgam kırıldı emin değilim.Şerefsizler ilk sırtımdan vurdu sonra ise göğsümden. Allah'tan çelik yelek giymiştim , yoksa şimdiye ölmüştüm. Yanıma gelen Sebo şerefsizi,

- Türk askeri söyle bakalım ismini...

- Rütben ne? Niye yanıma sızdın? Amacın ne?

Adamın yüzüne bakıp sırıttım.

-Sence ben konuşurmuyum?

-Sanırım...konuşmazsın.

Başımı salladım.

- Ama ben konuştururum... Aletleri getirin. Doktoru da çağırın. Kameram nerde . Film çekmek istiyorum. Korku ve gerilim konulu.

- Elinden geleni ardına koyma lan. Ölsem de vatanımı satmam ben.

Silahını çıkarttı ve,

- Sözlerine hakim ol yoksa gebertirim seni.

Adamın yüzüne tükürdüm.

- Vur lan , vur eğer buradan çıkarsam sıçan olsan kaçacak yer bulamazsın!

Şerefsiz yüzüme yumruk attı ve,

- O kadar kolay gebermeyeceksin...

Erdemden,

Odamın kapısı çaldı,

-Komutanım tüm dünya ile canlı bir bağlantı paylaşmışlar. Sanırım...

-Ateş! Ateşe bir şey yapacak serefsizler.

Hızla odadan çıktım toplantı odasına girdim . Ekranda Ateş vardı. Durumu çok kötüydü. Her yeri kan içindeydi.

- Yavuza da gönderin görüntüleri!

-Peki komutanım...

Ateş yarı baygın gibiydi. Elleri zincirliydi . Sebo denen şerefsiz ona işkence yapıyordu... Adamlarına işaret etti. Adamlar Ateşin üstüne kablolar bağlıyordu.

- Bu asker , konuşmazsa ölecek. Hemde acı çeke çeke.

Adam Ateşe döndü.

- Bak son kez soruyorum . Kime çalışıyorsun, amacın ne?

Ateş biraz dikleşti ve,

- Komutanım şuan izliyorsanız bilin ki vatanımıza hainlik yapan, Âşık .

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Tam o sırada telefonum çalmaya başladı arayan Yavuzdu.

- Efendim Yavuz.

- Komutanım ben bir şey yaptım.

- Ne yaptın?

-O haini vurup öldürüdüm.

-Ne ? Ne demek öldürdüm.

- Biriyle konuşuyordu. Ateş öyle deyince ben de gidip gizlice dinledim.Konuştuğu kişi Çolak şerefsiziydi.

- Peki simdi Ateşi nasıl bulucaz?

-Komutanım öldürmeden önce öğrendim şuan Ateşi almaya gidiyoruz.

- Yavuz , hızlı olun...

Ateşten,

Vücudum bir kez daha şiddetle sarsılırken artık her şey silikleşmeye başladı. Haini söylemiştim. Başlarındaki adamı da bulmuştum, görev başarılı dedim kendi kendime...

Artık gücüm kalmadı , hissediyordum. Elektirik vermeyi bıraktılar ama şimdi bıçağı ateşte ısıtıp vücuduma bastırıyorlar ve kırbaç vuruyorlardı. Artık sırtımı hissetmiyorum. Sebo şerefsizi elinde bıçak yanıma geldi. Sonra ise sırtıma bir şey yapıp adamlarını alarak çıkıp gitti, ya da gidemedi çünkü silah sesleri geliyordu. Gözüm kararmaya başladı...


Yavuzlar Sebo ve adamlarını etkisiz hale getirdiler ve hızla depo'nın içine girdiler. Ateş baygındı. Hızla yanına gittiler. Yavuz nabzına baktı. Sevinçle sarıldı Ateşe, ama sevinci yarım kaldı.
Hızla Ateşi ters döndürdü ve sırtına baktı. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Ateşin sırtına bıçağı saplayıp bu şekilde bırakmışlar.Sırtındaki bıçakla...öylece burda bırakmışlar. Timdekiler henüz görmemişti. Keşanlı yaklaştı. Görünce gözleri büyüdü.

- Ulan şerefsizler, insana bu yapılır mı lan.

Keşanlı ağlıyordu...Fethiye seslendim,

- Yardım edin de çıkaralım bıçağı kan kaybediyor. Bir örtü, bez bir şey getirin. Keşanlı koşarak gitti, geri geldiğinde elinde bir bez
Parçası vardı.
Bezi Ateşin beline doladım.
-Üç deyince.

Keşanlı başını salladı ve bıçağın sapını tuttu.
-Bir...
-İki...
-Üç.

Keşanlı bıçağı çekti bende bir düğüm attım. Ateş acıyla inledi ve gözlerinin biri açıldı.

-İyisin aslanım iyi olacaksın.

Ateşin gözleri tekrar kapanırken, biz de ambulansı arıyorduk...

Kül (NazAt)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin