13.Bölüm-Benim Yüzümden

592 40 38
                                    

Nazlı her zamankinden farklı uyandı güne. İçinde bir sıkıntı vardı. Annesine babasını sordu. Göreve gittiğini öğrenince ağlamak istedi. Çok korkuyordu...
Saat başı babasını aramaya başladı. Belki açar umudu ile en az bin kez aradı. Saat artık ilerlemekten ve Nazlı beklemekten yorulunca pes edip biraz uyumanın iyi olacağını düşündü. Tam yatağına yattığında içeriden gelen telefon sesi ile hızla yataktan fırladı ve annesinin yanında aldı soluğu...

Nazlı'dan,

Annem telefonla konuşuyordu. Ağzımı oynatarak 'babam mı?' Diye sordum. Gözlerini kırpıp onaylarken bir yandan da babama sorular soruyordu.

- Sen iyisin değil mi? Nerdesin şimdi? Eve ne zaman geleceksin?

İç ses> Biraz yavaş! Adam çatışmadan sağ çıktı, çenenden ölecek be kadın.😂

Annem babam'la konuşurken birden gözünden yaş süzüldü. Telefon elinden düşerken hızla ona destek olup koltuğa oturttum.Telefonu hızla yerden aldım.

-Baba! Neler oluyor? Annem'e ne söyledin?

-Nazlı sen misin kızım?

-Evet baba, benim. Annem niye ağlıyor? Kötü bir haber mi var?

-Şehidimiz var.

-Ne?

-Operasyonda yaralanmıştı. Kurtaramadık.

Neden bilmiyorum, kalbim sanki durdu. Korku kapladı bedenimi?

-Kim? Tim'den mi?

-Fark eder mi?

Eder...

-Etmez, dedim.

- Annen nasıl? İyi mi?

-Değil, nasıl olsun ki?...

-Sen nerdesin baba? Hastanede misin?

-Evet. Tim'den bir askerim yaralandı.
Müşahade ediyorlar şimdi.

-Kim?

-Hani bir süre bizde kalmıştı ya, Ateş.

-Ateş...abi mi? İyi mi şimdi?

-Bende bilmiyorum. Müşahade odasında hâlâ. İçeri sokmuyorlar.

-Biz de geliyoruz baba. İçimiz böyle hiç rahat değil.

-Tamam, hem zaten aklım Güler'de kalmıştı. Doktora söyleriz. Tansiyonuna falan bakar.

-Tamam...

Nazlı ve Güler hastaneye gelir. Danışmadan Ateş'in olduğu odayı öğrenirler. Hızla müşahade odasının olduğu kata gelirler. Ateş, Erdem ve Fethi oradaki koltuklarda oturuyordur.

Hızla yukarı çıktık. Ateş , babam ve Fethi abi'yi otururlarken görünce derin bir nefes aldım. Yanlarına yaklaşırken onlar bizi henüz farketmemişti...

Ateş'ten,

Hastaneye gelince hızla beni müşahade odasına götürdüler. Koluma dikiş atıldıktan sonra hızla dışarı çıktım. Erdem Yarbay kapının önünde dikiliyordu,

-Komutanım!

-Ateş, yarana baktılar mı? Nasıl oldun?

-Ben iyiyim komutanım
Sadece sıyrık. Acımıyor bile.

Erdem Yarbay'ın yüzüne buruk bir tebessüm oturdu.

-Komutanım, onlar nasıl? İyiler değil mi?

-Akif iyi, odaya aldılar. Ailesi yanında...

-Çok şükür.

Sonra aklıma gelenle ,

-Kartal nasıl? Komutanım Kartal iyi mi?

-Kartal... Ateş o , çok kan kaybı varmış. Kurtaramamışlar.

-Ne? Kartal ş..şehit mi oldu?

Erdem Yarbay sessiz kalırken kendime küfrettim.

-Ailesi nerde?

-Cenaze iş...

Erdem Yarbayın lafını tamamlamasına izin vermedim.

-Benim yüzümden!! Benim suçum hepsi, na..nasıl yaptım? Nasıl düşünemedim?

-Ateş senin suçun değildi. Sen bilemezdin. Kendini suçlama.

-Benim suçum. Siz dediniz bana, tehlikeli dediniz komutanım! Olmaz dediniz! Benim suçum hepsi. Ben ailesinin yüzüne nasıl bakıcam? Benim yüzümden öldü kocan nasıl diyicem ben?
.
.
.
Ne ara yere çöktüm , ne zamandır gözlerimden yaşlar akıyor bilmiyorum... Fethi'nin bana seslenmesi ile kendime geldim. Erdem Yarbay'la birlikte beni kaldırdılar ve yeni fark ettiğim koltuklara oturttular...

Nazlı'dan,

Bizi henüz farketmemişlerdi. Aralarında ne konuştukları duyulmuyordu. Yanlarına yaklaşınca ilk Fethi abi bizi fark etti. Ateş'in arkası dönüktü. Babamla Fethi abi bize bakınca Ateş de sanırım merak edip arkasına döndü. Bizi görünce ayağa kalkıp annemin yanına geldi ve sarıldı..
Annem şehit haberini aldığı zamandan beri dinmeyen göz yaşlarına yenisini ekledi. Ateş annemin koluna girip ona destek oldu ve birlikte koltukların olduğu yere gidip oturdular. Bir süre sessizlik hakim oldu...

Sessizlik annemin Ateş'e söyledikleriyle son buldu.

-Oğlum sen beni kalpten götürmeye mi niyetlendin? Bir rahat dursana yerinde!

-Ben iyiyim Güler abla. Sadece sıyırdı.
-Acıyor mu canın?

Ateş başını 'hayır'anlamında salladı.

-Bugün bizde kal ben sana çorba yapayım.

-Ama..

Annem lafını kesti,

-Yok ama ! Ne dediysem o. Erdem bir şey söyle şuna.

Babam başıyla ben ne yapayım der gibi bakınca annem,

-Emir bu çocuğu bize emanet etti! Yaralı haliyle hayatta başka yerde kalmasına müsaade etmiyorum.

Babam bu lafla hüzünlenirken ; ben merak edip sormuş bulundum,

-Emir kim?

Bu soru üzerine herkes sanki dalıp gitti. Ateş , onun gözleri kızarmıştı. Soruma kimse cevap vermeyince tekrar sormaya çekindim. Etraf iyice sessizleşirken Ateş,

-Babam! dedi.

Merakım baskın geldi ve yeni bir soru sordum.

- Ona ne oldu?

Herkes bana bakarken sorumun cevabını yine Ateş verdi.

-Şehit oldu.

Ateş'in gözünden bir damla yaş süzüldü...

Biliyorum bölüm kısa. Üzgünüm. Ama verilen sözün tutulmamasını hiç sevmem o yüzden bölümü bugün atıyorum. Eğer sürçülisan olduysa kusuruma bakmayın. Bölümü kendim henüz okumadım ve telefonumun klavyesi sanırım delirmiş. Yazdıklarımı değiştiriyor.
Kısaca bu bölümvoleyboldelisi78 e ithaf edilmiştir💜.Sana gerçekten çok teşekkür ederim. Kitabımı okuyan herkese minnettarım. İyiki varsınız..💙

!O kadar uğraştım.Oy ve yorumu bana çok görmeyin.💗

Kül (NazAt)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin