18.Bölüm-İşkence vol-1💥

594 33 13
                                    

Tim Efe ve Alya'yı nihayet geri aldığında bu kez Ateş Çolağın eline geçmişti. Ayrıca timin bilmediği bir şey vardı, Çolağın adamları akıllılık edip yanlarında sinyal takibi ihtimaline karşı camer -yazımını bilmiyorum, mazur görün. - getirmişlerdi. Ateş'i aldıklarında aleti çalıştırdılar ve böylelikle tim'le Ateş'in arasındaki tek takip bağı da yok oldu. Tim Ateş'in izini kaybetti.

Tim'den,

- Komutanım sinyali kaybettik!
dedi Fethi.
Erdem sinirle,

-Ne diyorsun sen! Ne demek sinyali kaybettik,dedi.

-Komutanım sinyal takibine karşı önlem almışlar. Ateş'in izini kaybettik

-Allah kahretsin! Şerefsizler. Fethi konuştuklarını da mı duyamıyoruz. Dinleme cihazı ne oldu?

-Komutanım bütün bağlantımız kesildi.

-Kahretsin!

Ateş'ten,

Adamlar beni bağlayıp araca bindirirlerken gözlerimi de bağlamayı unutmadılar. Yanımda bir kıpırdanma hissedince irkildim. Görmesem de o tarafa döndüm. Tiksinç ses kulaklarıma dolarken midemden gelen kusma isteği ile yüzümü buruşturdum.

-Ne o açık sarı korkuyor musun?

-Neden korkuyormuşum?

- Mesela... Benden! Olabilir mi?

Cıkladım.

-Yok! Başka say , senden korkuyorum.

-Peki, mesela... Ölmekten!

Tekrar olumsuz anlamda cıkladım.

-Yok, bundan da değil. Sen bilemiyceksin sanırım ben söyleyeyim mi?

-Söyle bakayım.

- Sen gelmeden önce timin beni kurtarmaya geldiği zaman sana ne yapacaklarını düşünüyordum da, ben bile korktum yani.

-O iş biraz zor , açık sarı. Önce bizim izimizi bulmaları gerek. Ki sinyal takibi de yapamayacakları göz önüne alınırsa... Onlar beni bulana kadar senin cesedin çürümeye başlamış olur...

Tim karargah'a dönmüş ve Ateş'in izini bulmaya çalışıyordur. Bu sırada Çolak Ateş'i sınıra yakın bir depoya getirmiştir.

-Açık sarı, benim canım sıkılıyor.

Bu laf ile Ateş Çolağa keşke ölsen bakışı attı .

- Hadi oyun oynayalım seninle.

- Ne işsiz çıktın sen ya! Ağız tadı ile kaçırmayacaktın madem, niye kaçırdın? Bir rahat ver!

-Hadi ama Açık sarı oyun bozanlık yok!

Çolak kendi kendine sırıttı ve,

-Miro! Oyun kablolarını getir!

-Arabadan alıp geliyorum.

-Hızlı ol ama! Sıkıldık biz.

Miro denen adam gülerek depodan çıktı...

Ateş'in ayaklarını su dolu bir kaba koydular. Bir masanın üstüne koydukları aletten uzanan kablolar kabın içine girince son buluyordu. Ateş ne yapacaklarını daha ilk dakikadan anlamıştı, ama içinden gülmek geçti. Kahkahalar atmak. Elektrik vermek de işkence miydi? Bize bunu harp akademisinde ilk sınıfta yapıyorlardı. Böyle işkence mi kaldı? diye düşünüyordu. Sonra deponun arka tarafından Çolak sırıtarak geldi. Miro denen şerefsize baktı ve,

Kül (NazAt)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin