Parapsikoloji ve Toplum

2.2K 25 2
                                    

Parapsikoloji'yi deneysel, yöntembilimsel ve kuramsal bakımından öteki toplumsal bilimlere karşılaştırmaya kalkarsak, bu bilimlerden parapsikolojinin hiçbir farkı olmadığını görürüz. Çünkü parapsikoloji, nihayetinde bu bilimlerin sınanmış yöntemlerini kullanmaktadır. Yalnızca parapsikolojinin inceleme nesnesi pek alışıldık değildir. C. G. Jung öğrencisi, İsviçreli bayan psikolog Aniela Jaffe bu bağlamda bir kılavuz kitaba, "Batıl inançlardan ve parapsikolojiden gelen cazibe" başlıklı yazısında şunları yazıyor: "Önümüze koyulan temayla ilintili olarak, parapsikolojinin bir bilim olarak herhangi bir kendine özgü cazibesi bulunmadığını söylemek zorundayız. Kitlelere yönelik bir cazibeden söz etmek olanaksızdır, çünkü yöntemleri böyle bir bilinçdışı cazibe yaratamayacak kadar kuru, rasyonel ya da karmaşıktır. Gizli, bilinçdışı bir cazibe, olsa olsa, bu bilimsel alana büyük bir heyecanla yöneltilen eleştirilerden gelmektedir en fazla. Kaç kişi ya da ne kadar az kişi, J. B. Rhine'nin ya da öteki parapsikologların deneylerle oluşturdukları istatistiklerin astronomik sayısına ilgi duymaktadır ki? Ya da ansefalografla yapılan ölçme-değerlendirmelere? Ya da paranormal incelemeye sistem kuramı aracılığıyla giriş yapmaya? Çünkü parapsikolojinin özenle sürdürdüğü vaka incelemelerinin ve deneylerinin yanı sıra uğraşmak zorunda olduğu konular bunlar ve benzeri konulardır. Parapsikoloji bir bilim olarak cazibeden yoksundur, öte yandan batıl inançlarla da herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Her ne kadar parapsikolojiye karşı çıkanlar, 'bu bilimin, yüzyıllık araştırmaya karşın henüz araştırma nesnesinin gerçekten var olup olmadığını bile gösterememişlerdir' demelerine karşın, sık sık raporlara geçen anomalileri geleneksel yollardan yeterince açıklamayı bir türlü becerememişlerdir. Ayrıca fiziğin, kimyanın ve psikolojinin kabul ve saygı gören bilimler olana kadar ne sürelerin geçtiğini düşünecek olursak, böylesine karmaşık bir konuda yüzyıllık araştırma devede kulaktır.

Fizik, bir kişinin psikolojik etkenlere bağlı etkileri inceleyen bir bilim olmadığı gibi, psikoloji de normal olarak zaten fiziksel etkileri incelemez. Dolayısıyla iş yine parapsikolojiye düşecektir. Bu durumda, parapsikolojiyi "karmaşık psiko-fiziksel sistemlerin" davranışlarını, öyle devrim yapıcı ya da paradigma yenileyici iddiaları taşımadan inceleyen bir bilim dalı olacağını söylemekte son derece meşru bir saptama olacaktır. Ama, herhangi bir kehanete başvurmadan, böyle bir durumun çok az kimsenin hoşuna gideceğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. Birincisi, parapsikolojiyle rekabet nedeniyle, bilim adamı müsveddelerinin, ikincisi ideolojilerinden ötürü psi-hayranlarının, Amerikalı psikolog William McDougall daha 1927 yılında, parapsikolojinin bir üniversite bilim dalı olması konusunda şunları yazıyordu: "Olaylara şöyle kaçamak bakmayı ve buradan sonuçlar çıkarmayı yeğleyen amatörler için parapsikolojinin bir çalışma alanı olmadığı kesindir. Yine kişisel kayıpları karşısında herhangi bir teselli arayanla, ya da yeni bir sansasyonel olay peşinde koşan bilim adamı müsveddeleri için de uygun bir alan değildir. Bu alan her adımda en üst düzeyde bilimsel zihniyet, kapsamlı bir bilimsel eğitim ve rasyonellik dolu bir alandır..."

ParapsikolojiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin