8 Ağustos 2007
Yer: İzmir
Derin:
Büyük bir acıyla gözlerimi açtım.
Yine yataktan düştüm. Üstelik düşerken de kafamı komidine çarptım. Bir taraftan kafamı ovuştururken diğer elimle saate bakmak için telefonuma uzandım.
Aman Allahım, saat 09:48 olmuş!
6 tane alarm kurmuştum, yine hiçbirini duymamışım. Uykumun ağırlığına içimden okkalı bir küfür savurdum ve hızlıca hazırlandım.
Tamamen hazır şekilde odamdan çıkarken saatin 10.01 olduğunu gördüm.
13 dakikada hazırlanmışım, vay be! Bu bir kız olarak gurur duyabileceğim bir hızdı bence diye içimden geçirdim.
Kahvaltı masasına inerken annemin tatlı söylenmesine katlanmak zorunda olduğumu geç olsa da fark ettim.
H: Sonunda uyandın demek ki Derin Hanım. Alarmın sayesinde tüm mahalle uyandı farkındasın dimi!
D: Hatice Sultan ya, ne var kızacak. Ne güzel işte sayemde kimse işine geç kalmadı. Zaten yan evdeki İsmail abinin patronu kızmıştı ona geç kalıyorsun diye. Bak sevap işledim işte annecim J
H: Deli kız ya, of tamam bir şeyler ye de çıkalım. Sen de geç kalacaksın provana.
Prova lafını duyunca babam huzursuzluğunu belli etmekten geri kalmadı.
D: Kemal Kaptan hiç durma söyle içindekileri.
K: Kızım, yani ne gerek var bu dans işlerine anlamıyorum ki. Elalemin karşısında başka erkeklerle burun buruna ne gerek var? Ben hoşlanmıyorum bu işten.
D: Ya baba kaç kere diyeceğim tango falan değil ben Asya grubundayım. Hint dansı, kız kıza dans edeceğiz işte hem kazancı da kanser hastası çocukların tedavisi için bağışlayacağız. Hem baş dansçı benim düşünsene çocukluk hayalim gerçek olacak.
K: Tamam ben bir şey demiyorum senin çenenle baş edemeyeceğim.
Küçük kahkahalar atıp tostumu yerken annem tekrardan söylenmeye başladı.
H: Saat 10.32 olmuş. Otobüsle hayatta yetişemeyeceğiz. Kemal, ben senin arabanı alayım bugün. Derin'i de prova yerine bırakırım.
K: Hatice sen sevmiyordun benim arabayı sürmeyi hani.
H: Deniz'e düşen yılana sarılırmış. Yoksa meraklı değilim senin toplama bilgisayar gibi arabana.
Büyük kahkahalar eşliğinde babama ve ablama sarılıp annemle dışarı çıktık. Annem şoför koltuğuna binerken ben de hemen yanına oturdum.
Adet edinmiştim küçüklükten beri, hemen emniyet kemerini taktım. Annem ise tam tersi, hiç kullanmıyor ehliyet kemerini.
D: Anne kaç kere diyeceğim alıştır kendini şu ehliyet kemerine.
H: Ya boşver ben kemeri takınca böyle boğuluyormuş gibi hissediyorum. Zaten benden dikkatli araba süren yoktur sıkıntı olmaz.
D: Hiç tartışmaya girmeyeceğim seninle.
H: Aferin.
Kıkırdamalar eşliğinde yola çıktık. Annem saatin epey ilerlediğini fark edince hızını arttırdı.
Hızı hiç sevmem.
Rahatsızlığımı belli etmek de istemedim çünkü işe geç kalırsa patronu ona kızacak ve çok üzülecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORAN - "DERİN" BİR AŞK HİKAYESİ
Teen Fiction"Beni hayata bağlayan nedenin beni öldürecek tek şey olduğunu nerden bilebilirdim ki?" "Sen bana sadece mutsuzluk verdin Boran. Ama biliyor musun, ben ağlamayı da sevdim seninle." Yer altı dünyasının genç lideri Boran... Kurtlar sofrasında başa otur...