Bu kitaba başlamadan önce sizlere söylemek istediğim bir şey var ! Bu kitabın içinde hüzünlü bir yer olmayacak, her şeyi iyi düşünen birkaç kızın hayatı anlatılmakta fakat hayatımıza giren bir kaç kişi yüzünden bu satırlarda hem aşk, hem sevgi, hem mutluluk, hem duygulu, hemde ağlayacağınız yerler olacak.
Ben kim miyim? Hira Aksoy. Adımın anlamı gibi her şeyi araştıran ve sorgulayan bir kızım. Gerektiğinde gizemli bir insanda olabiliyorum. İstanbul'da ki Soykan Kolejinde okuyorum. Evet yanlış duymadınız SOYKAN koleji. Bu kolejin sahibinin çocuğuyla aynı yerde okuyorum. Sinirli bir yapıya sahip olduğu için kimse onunla konuşmaya cesaret edemez. Birde ona benzeyen arkadaş grubu var. Kıvanç , Özkan,Demir ve Can birbirine yapışmış olan dörtlü.Okulun bahçesinde öyle önünüze gelen yere oturamazsınız, herkesin belli yeri vardır. Ben sınıftan dışarıya çıkmadığım için pek böyle şeylere dikkat etmem. Genellikle Eylül ve Deniz sınıf arkadaşlarımla oturup dedikodu yapıyoruz.
Haa bu arada Mira'da var. Ama o bizim okulda değil başka okulda okuyor. Bizim okuduğumuz okula gelmesi konusunda çok ısrar etmeme rağmen kendi okulunda kalmaya tercih ediyordu. O kim mi ? Sözü Mira'ya bırakıyorum;
Ben Mira DEMİR. İstanbul' da Hira'ların villaların hemen yanında oturuyorum. Hira ısrar etmekte olduğu konuya her zaman karşı geliyorum. Ben sıradan okullarda okumayı tercih ettiğim için burada kalmayı tercih ediyorum. Hiç bir zaman kolejde de okumayı düşünmedim. Düşünmem de neden mi? Burnu bir karış havada olan kızlar, kendini bir şey sanan erkekler, kavga çıkartmak isteyen tayfalar.
Ben sessizliği seven birisiyim. Gerektiğinde eğlenmeyi de bilirim. Bazı konularda tavrımı koydum mu tam koyarım! Genellikle dışarı da ki insanlara karşı sinirli bir kızım. Her sabah arabamla Hira'yı okuluna bırakıp kendi okuluma gidiyorum ve Hira arabadan inmeden önce her sabah bıkmadan, usanmadan söylediği söz
'' bizim okula gelsen çok güzel olur'' her sabah bunu söylediği gibi sorunun cevabını bildiği için cevap beklemiyordu benden.
Güne mutlu ve enerjik başlamamın sebebi hafta sonu olmasıydı. Çünkü Mira, Eylül ve Deniz'lerle kahvaltı yapmaya dışarı çıkacaktık.
Telefonumu elime alıp herkesi teker teker aramaya başladım. Herkesi uyandırdığıma göre artık hazırlanmam gerektiğini anlamıştım. Kıyafet odamın kapısına gelmeden hemen önce pencerenin önüne geçip havanın nasıl olduğuna bakmam gerekiyordu.
Bu sıralar hava genellikle yağışlı olduğu için siyah pantolon ve beyaz bir bluz giyinmeyi düşünüyordum. Tekrar kıyafet odamın yolunu tutmuştum. Şuan tam karşımda siyah pantolon,siyah body duruyordu.
Az önce beyaz bluz giyinmeyi düşünüyordum ama siyahı seven bir kız olduğum için dolabımın tamamı siyah kıyafetle dolu olması çok sevindiriyordu. Kıyafetlerimi giyindiğim gibi sıra saçıma gelmişti ve saçlarımı açık bırakmayı tercih etmiştim.
Odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya inip arabanın anahtarını nereye koyduğumu düşünürken kapının çalmasıyla irkildim. Kapı açtığımda karşımda Mira sinirli bir şekilde gözlerini pörtletmiş bir halde bana bakarken
'' hadi artık bir hazırlanamadın''
imali bir şekilde söylemişti.
'' arabamın anahtarını nereye koyduğumu unuttum yoksa ben hazırım ''
bana hala bön bön bakmaya devam eden Mira
''benim arabamla gideriz hadi artık ''
demesiyle yukarıya koşup çantam ve telefonumu aldığım gibi merdivenlerden aşağıya inerken ayağımı burkmuştum. Koluma giren Mira daha da sinirlenmiş bir şekilde
''başımın belasısın'' hem söylenip hemde beni arabaya götürüyordu. Son anda aklıma gelen şeyle konuşmaya başladım
"lan ben kapıyı kilitlemedim eve hırsız mırsız girer" dediğimde Mira oflayıp benk arabaya bindirip kendisi de kapıyı kilitlemeye gitti. Arabaya bindiği gibi hızlı bir şekilde restaurant önüne geldiğimizde içeride bizi bekleyen Eylül ve Deniz siparişlerini vermiş kahvaltılarını bitirmek üzereyken
''afiyet olsun ''
diyen Mira imalı bir şekilde söylediği için Eylül ve Deniz gözlerini devirdiklerini görmüştüm.
Ama Mira haklıydı yani biraz daha bekleseydi ne oluyordu boğazlarında mı kalacaktı diyen iç sesime katılıyordum. Yerlerimize oturduğumuz anda siparişlerimiz geldiği için Mira'yla kahvaltının içine gömülmüş bir durumdaydık.
Tabi kahvaltımız bitene kadar kimse sesini çıkartmıyordu. Telefonumun çalması ile bu güzel kahvaltımı bölen kişinin Kıvanç yazısını gördüğümde genzime bir şey kaçtığı için öksürmeye başladığımda kızlar mal mal bana bakınca telefonun ekranını onlara gösterdiğimde
'' açsana ''
dedikleri anda son kez öksürüp açtım telefonu.
''Alo'' dediğimde bağırış sesleriyle kulağımın patlayacağını düşünmüştüm. Bizim kızlar ne diyor diye beni dürtüklerken kendimi dışarıya atıp
''Kıvanç'' dediğimde sesler yükselmeye başlıyordu.
Kavga varmış gibi, sesleri daha da yükseldiğinde telefon kapandı. Korkmuştum, ama bu neden beni aradı? Kendi kendime bu soruların içinde kaybolmuşken koluma giren Mira
''iyi misin? '' dediğinde üzülmüşe benzeyen bir ses tonuyla söylediğinde kendime gelip
''kavga sesleri vardı, birisi cidden acı çekiyordu'' sesim ağlamaklı çıkmıştı.
Pazar günü telefonumu sessize aldığım gibi Pazartesi evin kapısına gelen Mira sessiz bir şekilde beni okuluma bırakırken hiçbir şekilde konuşmamıştık birbirimizle. Okulun kapısına geldiğinde
''teşekkürler '' diyip arabadan indiğim gibi bahçede sanki beni bekleyen Kıvanç bana gözleriyle baktı anda bir şeyler olduğunu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Doğru: Lise
Teen FictionBirbirinde farklı dört kız hayallerinin peşinden koşarken karşılarına çıkacak olaylardan habersizlerdi? Acaba bu dört erkek kızların hayatlarını nasıl etkileyecek. Dolu dolu bir macera kızları bekliyor.