19 Mayıs 1938 : Ankara'ya Veda

596 30 4
                                    

19 Mayıs O'nun doğum günüydü. Yine her zamanki şıklığı içinde stadyuma geldiğinde bütün gözler üzerindeydi. Bu, Ankaralıların onu son görüşüydü. Aslında günde 23 saat yatakta sırtüstü yatması gerekiyordu. Buna birkaç hafta uymuştu. Bu süre içinde biraz toparlanmış, karnı da şişmişti. Kilo aldığını sanıyor, kalkıp gezerek eritmek istiyordu. Oysaki karnındaki şişlik fazla kilolardan değildi. Hastalık içinde büyümeye, su toplamaya başlamıştı. Gezmesi değil tam aksine istirahat etmesi gerekiyordu. Dinlemedi, sıkılmıştı. Üstelik Hatay sorunu çözüm bekliyordu. 19 Mayıs'ın ertesi günü en yapmaması gereken şeyi yaptı. Güneye gitmeye karar verdi. Trene binip önce Mersin'e ordan Adana'ya geçti. Kıtaları denetledi. 40 dakika ayakta dikilerek resmi geçit törenini izledi. Dünyaya daha ölmedim, ayaktayım mesajı vermeye çalışıyordu. Ama aslında ayakta durmaya bile zorlanıyordu.
Kılıç Ali ( Ata'nın silah arkadaşı ) :
Resmi geçitin sonlarına doğru halsizliğin, mecalsizliğin kendine ızdırap verdiği, zorla, büyük bir kuvvet sarfederek ayakta durduğu görülüyordu. Bir ara Salih'le dayanamadık, hiddetleneceğini de göze alarak yanına sokulduk. Usulcacık, kimse hissetmeden bize dayanmasını istedik. Bunu yapmadı. Yalnız resmi geçidin süratle bitmesi için durduğu yerden "marş" kumandasını verdi. Ayakta duracak hali kalmamıştı. Yorulduğunu ve ızdırap çektiğini görüyorduk. İçimiz kan ağlıyordu.
Atatürk'e son darbeyi vuran törenden birkaç gün sonra Ankara'dan Bayar aradı. Fransız ve İngiliz elçilerinin Hatay için tüm koşullarını kabul ettiklerini müjdeledi. Sonuç alınmıştı. Ama bu güç gösterisi Atatürk'ün canına mâl olacaktı. Ankara'ya döndüğü zaman bitkindi. Gelişinin ertesi günü İstanbul'a gitmeyi istedi. Devlet erkanı garda toplanmıştı. Son tren yolculuğuna çıkarken Ankara'ya ve cumhuriyeti birlikte kurduğu dostlarına da veda ediyordu.
Falih Rıfkı Alay ( Yazar ) :
Garın salonuna kadar güçlükle geldi. Ayakta duramayarak oturdu. Yanımda bulunan Saraçoğlu,
" Falih, Atatürk'ün derisinin rengine bak. Bu bir ölü rengi " dedi.
Bu bir ayrılık çeşmesi vedai idi. Atatürk'ü bir daha geri gelinmeyen sefere yolcu ediyorduk.

Son 300 : AtatürkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin