İlk koma bir cuma gecesi geldi. Aniden fenalaştı ve ateşlendi. Pembe salondan yandaki küçük odaya taşındı. Sabah gözlerini açtığında başucunda Afet İnan vardı. Bana ne oldu, bana bir şey oldu dedi. Sonra da Afet'in kulağına fısıldadı : " Ölüm demek böyle olacak kızım."
Salih Bozok :
" İçeri girdiğim zaman Atatürk yatan içinde sigara içiyordu. Beni görünce gayet kesik ve güçlükle işitilen bir sesle:
- Salih dedi. Dün akşam büyük bir sıkıntı geçirdim. Çok fena idim. Kustum. Hafızam tamamen kaybolmuştu."
Sonra başını sallayarak devam etti :
Çok dermansızım Salih...
Büsbütün bir başka bir adam oldum. Şu ellerimin haline bak...
Bana doğru uzattığı O güzel eller şimdi deri ile kemikten ibaretti. Parmakları o kadar titriyordu ki sigarayı tutamayarak yorganın üzerine düşürdü. Hemen alıp attım. O hala kesik kesik tekrar ediyordu:
- Ben büsbütün başka bir adam oldum. Hiç hafızam kalmadı. Değiştim Salih. Artık o eski adam değilim.
Odasından yatağının tam karşısındaki duvarda Rusya'dan gönderilen peyzaj bir tablo vardı. Atatürk, dört mevsim adlı bu tabloyu pek sever, bakınca memleketimin dört bir köşesini görebiliyorum derdi. Ateşinin yükseldiği, nefesini tıkandığı gecelerde bu resmi dalıp gidiyordu. böyle gecelerde savaşlar, devrimler, isyanlarla geçirdiği ömrüne inat alıp başını gitme özlemiyle yanıyordu. Her şeyden çekilip engin bir ormanın sonsuzluğunda huzur bulma hayali düşlerini süslüyordu. Bazen Rumeli yaylalarına bazen penceresinin camından görünen Karşıyaka'yı, Anadolu'yu özlüyordu. Yanına Afet İnan'ı alıp gözlerini tabloya dikince dudaklarından şu sözcükler dökülüyordu :
"Gidelim afet. Bir orman kenarına gidelim. Her şeyi bırakalım. Şöyle basit bir ev. Ocaklı bir oda... evet... evet... Hemen çekip gidelim ormanlara... hele ben bir iyi olayım da..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son 300 : Atatürk
RandomBu kitapta Atatürk'ün son 300 gününe tanıklık etmiş kişilerin yazdıkları ya da anlattıkları anılardan yararlanılmıştır. 45 dakikalık belgeselden tek tek işlenmiştir.