Dolmabahçe Sarayı onun son durağıydı. Oradaki ilk muayenesinde karnında su yani asit toplanmaya başladığı görüldü. İşte geliyorum diyen feleketin alarm zilleri çalmaya başlamıştı. İhtiyacen saraydaki nöbetçiler kanlı canlı, gerektiğinde kan verebilecek erlerden seçilmeye başlandı. O gece başyaveri Salih Bozok günlüğüne şu satırları yazdı :
Vakit gece yarısını iki saat geçiyor. Atatürk çok hasta. Kat'i teşhisin uyandırdığı endişe beni tarif edilemez derecede rahatsız ediyor. Adeta kendimden geçmiş bir haldeyim. Saatin bu kadar ilerlemiş olduğunu düşünemeyerek telefona sarılıyorum. Ankara'yı bulup veriyorlar. Karşıma çıkan bizzat Başvekil Celal Bayar. Kendisine aynen şunları söylüyorum :
- Hastamızın vaziyeti iyi değildir. Korktuğumuz ihtilaflardan birinin vukua gelmiş olmasına ihtimal veriyorum. Çünkü kilosu nazari dikkatimi celbedecek kadar arttı. Karnında ve ayaklarında şişler var. Ne yapmak lazım geldin artık siz takdir edersiniz."
Başvekil vermiş olduğum haberden müteessir olmuştu. Titrek bir sesle :
- Anladım Salih dedi. Meşgul olacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son 300 : Atatürk
AlteleBu kitapta Atatürk'ün son 300 gününe tanıklık etmiş kişilerin yazdıkları ya da anlattıkları anılardan yararlanılmıştır. 45 dakikalık belgeselden tek tek işlenmiştir.