25 Temmuz 1938 : " Gözlerim yaşlı olarak"

466 25 3
                                    

25 Temmuz gece yarısı Dolmabahçe rıhtımının ışıkları aniden söndürüldü. Atatürk fenalaşmıştı. Gizlice yattan saraya taşınacaktı. Sedyeye razı olmadı. Bunun üzerine bir yatar koltuğa oturtuldu. Yaverleri atalarını önce bir motora bindirdiler, sonrada saraya taşıdılar. Hastalık üçüncü ve son aşamasına giriyordu. Atatürk son günlerini Dolmabahçe'deki pembe salonda geçitiyordu. Atanın yatağı burada kuruluydu. Yatağın yanıbaşında fransız stili aynalı bir dolap bulunuyordu. Daha doğrusu dışarıdan bakanlar bunun aynalı bir dolap olduğunu düşünüyordu. İşin aslına gelince, salona açılan banyo Atanın ulaşamayacağı kadar uzak olduğu için buradan banyoya kısa bir geçit yapılmıştı. Ve sarayın genel dekorasyonunu bozmamak amacıyla bu geçit aynalı dolabın kapağıyla gizlenmişti. Bugüne dek banyo bütün yabancı gözlerden özenle saklandı ve hiç girilmedi. Bu gizli sığınağın bütün ayrıntılarında sade bir zerafet saklıydı. Dolabın içindeki sadeliğe inat dışında tüm görkemiyle göz kamaştıran bu salon vardı. Ve şimdi mahsun bir hasta odasına dönüşüvermişti. Atatürk alt kata inmek istediğinde sayıda yaptırılan küçük bir asansörü kullanıyordu. Serinlemesi içinde itfaiye her gün dış duvarını suluyordu. Artık umutlar tükeniyordu. Kapıdaki erler bu durumu uzaktaki eski küskün dostlara bildirdiler.
Salih Bozok'un İnönü'ye mektubu ( 2.8.1938 ) :
" Aziz ve muhterem büyüğüm İnönü,
Ben bu mektubu sonuna kadar yazmaya, siz de okumaya bilmem muvaffak olabilecek miyiz?
Parmaklarım kırık, gözlerim kör olsaydı da Ben size böyle bir acı mektup yazmaya muktedir olmasaydım. Sevgili Paşam,
Atatürk'ümüzün bugünkü sıhhi vaziyeti korkulacak kadar vahimdir. Kalbim parçalanarak size bu elim haberi vermek mecburiyetinde kaldığım için ayrıca acı duymaktayım. Artık buna göre ne yapmak ve nasıl bir tedbir almak lazımdır, bilemem. Ankara'da bulunduğunuz için buradaki vaziyetten sizi haberdar ederek vicdani vazifemi yapmak istedim.. Artık buna göre ne yapmak ve nasıl bir tedbir almak lazımdır, bilemem. Ankara'da bulunduğumuz için buradaki vaziyetten sizi haberdar ederek vicdani vazifemi yapmak istedim. Gözyaşlarımla ve derin saygılarımla ellerinizden öperim.

İnönü'nün cevap mektubu : ( 3.8.1938 )
Kardeşim Salih,
Mektubunuzu büyük bir teessürle okudum. Dayanılmaz bir surette yüreğim bir daha sızladı. Acılı duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Vefalı vatanperver kalbinizin elemlerini anlıyorum...
Beni haberdar etmek lütfunuza minnettarım. Teessürlü, ümitli Olarak ve candan dua ederek takip ediyorum. Kuvvetli ümidimi muhafaza ediyorum. Atatürk'ü gördüğün zaman yormadan benim tarafımdan ellerini yüzünü hasretle öper misin? Gözlerim yaşlı olarak muhabbetle gözlerinden tekrar tekrar öperim sevgili kardeşim...

Son 300 : AtatürkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin