"Neden gitti peki?" diye sordu Hancı
"Hiç gelmemişti ki" dedi genç adam yumruklarını sıkarak. Yine elleri titremeye başlamıştı. O ânı ne zaman düşünse böyle oluyordu.
"Bana sadece.. benimle bir iddaa için çıktığını söyledi. Ucube Malfoy çocuğunu kim daha önce kandıracak oyunu oynuyorlardı sanırım. Onu öpene 20 puan, onunla çıkana 50"
Sesinin dozunu ayarlayamadığını fark etmişti. Tezgahın üzerinde duran içkisini usulca uzaklaştırdı kendinden.
"Kalbin çok kırılmış" dedi Hancı
Derin bir nefes alarak gözlerini kapadı. Keşke sadece kalbi kırılmış olsaydı. Tüm ruhu ve bedeni parmak uçlarına kadar kırıktı şimdi. Umutları da kırılmıştı, inancı da. Mutlu olmayı özlemişti ancak başındaki bela öyle fenaydı ki onsuz mutlu olmayı kabullenemiyordu. Sanki dünyaya onu sevmek için gelmişti ancak sevilmemişti.
"Beni sevmesi bu kadar mı zordu?" diye fısıldadı kendi kendine
"Sevmek zordur sevilmeyince" dedi Hancı "ancak sevememek daha da zordur"
"Onun zorlanmadığına eminim" dedi genç adam, alayla karışık acılı bir ton vardı sesinde.
"İnan bana" diye ısrar etti Hancı "birini sevememek, seni böylesine seven birini sevememek büyük bir ruh ağırlığıdır"
Genç adam suskunlaştı. Hancı biraz daha dikkatli bakınca ağladığını gördü sarışın çocuğun. Elleriyle başını kavradığını ve hıçkıra hıçkıra ağladığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRUEL (Scorose)
FanfictionGüneş doğmadan önce iki yabancı gelmişti hanına, ikisininde söyleyecek hüzünlü şarkıları vardı. "Bana hikayelerinizi anlatın" dedi Hancı ve bardaklarını silmeye devam etti. "Karanlıktan korkuyordu" dedi kız, ağlıyordu artık "ve ben bütün ışıkları sö...