Michael büyük ve görkemli demir kapıya doğru yürürken elini cebine attı ve telefonunu çıkarıp Luke'un ismine bastı. Luke onu iki sokak önceye bırakmıştı çünkü Michael evinin orası olduğunu tarif etmişti. Ama Michael, Luke gözden kaybolduktan sonra bulunduğu evin kapısının önünden uzaklaşarak asıl evine doğru yürümeye başlamıştı.
Michael: sen melek falan olabilir misin?
Lukey: neden? Nereden çıktı bu?
Michael: çünkü tüm gece boyunca gözlerimi kamaştırdın, sayende kör olduğumu hissediyorum.
Lukey: ah michael 😸
Lukey: çevrende olmadığım zaman üzerine düşen cesarete bayılıyorum
Lukey: seni daha çekici yapıyor
Michael: benimle flört ediyorsun gibi hissediyorum...
Lukey: çünkü seninle flört ediyorum lol
Michael kendi kendine gülümseyerek kafasını telefondan kaldırıp bekçinin olup olmadığına baktı. Kulübe gözüne ilişince, bekçi şişman adamın -ismi David'di- uyuduğunu gördü, haliyle çaktırmadan kapının demirlerine tırmanmaya başladı. Kapının bu kadar yüksek oluşundan nefret ediyordu.
Kapının en tepesine çıkıp aşağı atladı ve birazcık yerde yuvarlandı. Kalkıp gidiyordu ki bekçinin uyandığını açılan kapıdan anlamış oldu, yerinde kaldı.
"Yine gece yarısından sonra geliyorsun Michael." Michael teslim olmuşçasına omuzlarını indirip arkasına döndü.
"Özür dilerim, David. Söz, bir daha olmayacak. Lütfen Merry anneye söyleme." David gözlerini ağır ağır yumdu ve tekrardan açarak doğruca Michael'ın yeşil, parlayan irislerine baktı. "Bu seferlik daha paçanı kurtarıyorum ama bir daha olmaması şartıyla. Zaten bir yıl sonra istediğini yapabileceksin çünkü reşit oluyorsun ve çıktığın zaman buraya gelmene bile gerek kalmayacak. Sık dişini biraz ve 11'den sonra gelmemeye çalış. Ceza almak istemezsin."
Bugün 17 yaşına girmişti ve yaşadığı bu Yetiştirme Yurdu binasından çıkması için bir yılı vardı. Bir aile onu evlat edinmediği sürece reşit olmadan buraya veda edemezdi, 18'i geçmesi şarttı. Bazen Michael içinden geçirmiyor değildi; keşke annem ve babam olsaydı. O zaman erkenden özgür olabilirdim.
Michael başını sallayarak şişman adama gülümsedi ve arkasındaki büyük binaya yürümeye başladı. "İyi geceler David."
"Sana da evlat."
Michael uzun merdivenlerden çıkıp büyük kapıdan binanın içine girdi. 3. kattaki odasına gitmek için merdivenlere yöneldi ve teker teker, üzerindeki yorgunluk ve mutlulukla boğuşarak çıktı. Olanları düşününce yüzündeki gülümseme her şeye bedel gibiydi. Sağ eli yavaşça yanağı ile buluştu ve kalbi tekrardan orada Luke'un dudaklarını hissetmek istiyordu, çünkü Luke onu, evi sandığı yere bırakırken yanağına oldukça sevimli ve sulu bir öpücük bırakmıştı.
Michael odasına girip yatağına yatana kadar bugün olanları düşündü, düşünmeye daldıkça ağladı ve yine karanlık bir gecede, yine gözyaşları yastığını ıslattı. Çünkü tüm bu seneler boyunca hiç bir zaman hissetmediği yumuşak sevgiyi, kendisinden bir yaş büyük olan bir çocukta arayıp karşılık bulmuştu. Sevgi böyle bir şey mi? dedi içinden. Eğer öyleyse tüm bu kalp sancıları için Tanrı'ya teşekkür etmeye hazırdı.
Michael: teşekkür ederim
Lukey: ne için?
Michael: seni sevmeme izin verdiğin için
Michael: ayrıca bugün olanlar için de ayrı teşekkür ederim
Lukey: sorun etme, benim için zevkti
Lukey: 16 temmuzda görüşürüz 😉
Michael: hey, hey nereye?
Lukey: hiç bir yere?
Michael: neden öyle dedin peki? 16 temmuz ne oluyor?
Lukey: ah sakinleş kedicik
Lukey: 16 temmuz benim doğum günüm 🙃
Michael: ah anladım...
Michael: görüşürüz o zaman 😉
Lukey: şapşal 😂
Michael telefonu kenara bırakıp yüzünü yastığa gömdü ve kahkaha atmaya başladı. Gülüyordu, aynı zamanda da ağlıyordu.
Suçlu dünyanın masum günahkârı olmaktan memnundu.
____________________________________
Abiiiii çok güzel abi ahh abi
Luke'u tops yapmak istiyorum lanetler olasıca