You get me so high

477 34 80
                                    

"Doydun mu? Eğer hâlâ açsan bir tane daha söyleyebilirim." Michael, üçüncü hamburgerinin son parçasını ağzına atan Luke'a seslendi. Elindeki soğan halkasını yemek için ağzındaki parçayı sindirmeyi bekliyordu.

Soğan halkasını ısırdıktan sonra Michael'ı cevaplayabildi. "Sanırım doydum, teşekkür ederim. Tüm bunlara da gerek yoktu. Aslında karnımda biraz daha boşluk var ama konserde şarkı söylerken kusmak istemiyorum." İkiside güldü. Michael önündeki patateslerden teker teker alıp bitirmeye çalışıyordu, Luke ise beşinci soğan halkasını yemeyi bekliyordu.

"Milkshake'te ister misin? İstemezsen Starbucks'tan kahve de ısmarlayabilirim. Hava soğudu ne de olsa." Michael Luke için seçenekler sıralarken Luke, onun kendisine bu kadar ilgili davranmasını garipsiyordu. Son baktığında Yunan Tanrısı falan değildi.

"Michael," dedi, elindeki soğan halkasını tepsisine bırakırken. "bu kadar ilgili oluşun harika fakat alışkın olmadığım bir durum olduğu için fazla garibime gidiyor. Yanlışlıkla da olsa kalbini kıracak bir şey ağzımdan kaçırırsam diye şimdiden özür dilemek istiyorum." Michael Luke'un mahçup halinin fazla sevimli olduğunu fark etti o anlarda. Belki de bu yüzdendir, sarışının konuşmasına konsantre olamaması.

"Hey, sorun etme. Sen benim sanal ortamdan tanıştığım ilk insansın, elbette ilgili olacağım." Cümlesini tamamlayınca kocaman gülümsedi. Luke rahatlayarak onun gülümsemesine karşılık verdi. "Bunu duymak rahatlattı. En azından ilkim."

Michael fısıldadı. "Öylesin." Ama Luke'un duymasını istemiyordu.

"Efendim?"

"Bir şey demedim."

"Pekala." Daha sonra toparlandılar. McDonald's'dan çıkmadan hemen önce çikolatalı milkshake almayı da unutmadılar.

"Çok değil, bir kaç ay öncesine kadar şeftalili milkshake çıkıyordu burada, ciddiyim onlar daha harikaydı. Ama bu da güzel tabi." Luke mırıldandı.

"Sana yaparım bir gün."

"Ne? Şeftalili milkshake mi?" Michael kafasını ona çevirip güldü. "Evet, düşündüğün kadar zor bir şey değil." Michael hemen onun koluna girdi. "Aman tanrım, seninle evleneceğim."

Michael gülmeye başladı. "Sadece bir içecek için benimle mi evleneceksin?"

Luke onun kolunu hafifçe sıktı. "Milkshake yapan biri daha neler neler yapar, değil mi?"

Michael kolunda hissettiği acıya karşı inlerken hızla kafasını olumlu anlamda salladı. "Evet, yapabilir. Ah, kolumu serbest bırak." Hem acıyla inliyor hem de gülüyordu Michael. Luke parmaklarını onun kolundan çekip yürümeye devam etti.

"Acıdı."

"Acıması için yapmıştım."

"Tamam." Sonra ikisi de güldü.

Festival alanına gelene kadar milkshake'lerini içerek birbirlerine sataştılar, çoğunlukla Luke Michael'ın kolunu morarttı ve Michael'da kahkahalarla güldü canı acımasına rağmen. Kalabalığın arasına geldiklerinde biraz etraftaki stantlarda gezindiler ve Michael All Time Low'un bandanasını alıp kafasına takmıştı, Luke'ta Fall Out Boy'a ait bandanalardan alıp kafasına geçirdi. Michael'daki kırmızı bandana Luke'un kafasındaki mor bandanaya meydan okuyor gibiydi ve ikisi de hallerinden oldukça memnunlardı. Bileklerinde festival bileti yerine geçen bileklikler vardı. Yüz boyayan bir stantta yanaklarına şerit halinde mor, kırmızı ve beyaz boyalardan çekmişlerdi, ama ekstra olarak Michael elmacık kemiklerinin üstüne sim de sürdürdü, böyle daha hoş göründüğünü düşünüyordu. "Sen de ister misin?" Diye sormuştu Luke'a. Luke ise simlerden hoşlanmadığını söylemişti.

"Çok kalabalık!" Etrafta yüksek ses olduğu için Luke Michael'a doğru bağırdı.

"En ön tarafa geçeceğiz, biletler ön sıradan." Diyerek elini Luke'a uzattı. Luke önce Michael'ın uzattığı eline sonra da Michael'a baktı.

"Kalabalığın arasında kaybolmaman gerek, elimi tut." Dediğinde Luke tereddüt etti ama kendini süt beyazı ellerini tutmaktan da alıkoyamadı. Michael ona fark ettirmemeye çalışıp gülümsüyordu, elinin arasındaki Luke'un parmakları onu tutup cennete yükseltiyor gibiydi.

Oysaki cennetin kapısından bile geçemeyecekti, inandığı dine göre. Kilise böyle söylerdi.

"Galiba ezileceğim." Luke söylendi, Michael sadece güldü.

"Neredeyse iki metresin, nasıl ezileceksin merak ediyorum." Luke gözlerini devirdi.

"Şuan kolunu sıkacak havamda değilim, benimle uğraşma." Michael gülümsedi ve kolundaki bilekliğe bakıp sırasını tesbit etti.

"Buradayız." Durdular, elleri hâlâ birbirine kenetliydi ve Michael bunu fark etse de şikayet etmedi. Luke ise farkında değilmiş gibiydi, Michael'ın elini tutarken etrafa ve sahneye bakıyordu.

Sahneye ilk olarak Fall Out Boy çıkınca Luke bağırmaya başladı, Michael Luke'un sevincini izlemekten başka bir halt yapmadı. Şarkıları büyük bir heyecanla söyleyip Patrick Stump'ın sesini taklit etmeye çalışıyordu Luke, Michael ise hâlâ Luke ile yanyana olduğuna bile inanamıyordu.

Kabullenmesi çok uzun sürmüştü fakat artık bilincindeydi, Luke'a aşıktı.

"Şimdi söyleyeceğim şarkı yeni şarkılarımızdan biri ve tamamen aşkı konu almıştır. Hadi sizinle oyun oynayalım, hadi ama bu oyunu biliyorsunuz! KissCam'i kim bilmiyor ki? Yukarıdaki mavi spotu takip edin!" Ve Patrick Stump şarkıya başladı. Michael Luke'a bakarken Luke ise üzerlerinde dolaşan mavi ışığı takip etmeye çalışıyordu, kimin üzerinde duracağını merak ediyordu haliyle.

"...şimdiyse gittin, ama iyi olacağım.
Senin çekici viski gözlerin, Alevleri körükledi..."

Luke gülerek etrafa bakınmayı sürdürüyordu.

"...sana her gün şarkı söyleyeceğim, eğer acını götürecekse.
Oh ve bunu çok kötü anladığını duydum, çünkü ben senin asla sahip olamayacağın en iyi şeyim..."

Luke yüzüne vuran ışıktan rahatsız olunca gözlerini kıstı ve sahneye baktı. Kocaman ekranda kendini ve Michael'ı görünce, belki de oracıkta bayılacaktı. "Ne? Hayır, hayır!" Dedi kahkaha atarak. Michael olan biteni anladığında büyük ekrana baktı. "Siktir!"

"Hadi çocuklar, ellerinizi ayırın ve bize güzel bir öpücük verin!" Diye bağırdı Patrick. Herkes onları bekliyordu, Luke bunun olacağını tahmin etmedi ama mahvedip rezil olmak da istemiyordu. Bu yüzden ellerini ayırmadı, diğer eliyle Michael'ın montunun yakasını tutarak dudaklarını birbirine bastırdı. Herkes çığlık atıp bağırırken Michael şoka girmişti.

"...bebeğim, sen benim tahta çitimdin.
Şimdi ve sonra da, seni özlemeyi özlüyorum."

Luke dudaklarını hafifçe araladığında Michael'ın kalbi buna dayanamadı ve Luke'un dudaklarından ayrılamadan yere yığıldı.

Heyecanına yenik düşüp bayılmıştı.

______________________________________


BeNCE BU BÖLÜM ÇOK TATLIYDI OF YAZARKEN FEELSTEN MİCHAEL GİBİ BAYILACAKTIM LDDMDDŞDMDŞ

C2.me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin