2. BÖLÜM

6.8K 568 134
                                    

Çıkan sesle odaya giren hizmetçiler yatakta korkudan titreyerek oturan Kyungsoo'yu görünce şaşırdılar. Önündeki bilgisayarda korku filmi açık olmadığı halde neye şaşırdıklarını çözemediler. Aralarından biri cam kırıkları için eldivenlerini giyerek süpürge ve bezle odaya girdi. Bir torbaya büyük cam parçalatını topladıktan sonra kalan parçaları süpürge ile temizlemişti. Yerdeki süt izlerinide bezle yok etmişti. Kyungsoo hiç tepki vermezken selam vererek diğerleri ile birlikte sessizce odadan çıktı.

Hizmetçilerin gitmesiyle Kyungsoo yataktan kalkarak odadaki bütün perdeleri çekmiş ve yatağın üzerindekileri çalışma masasına götürerek bıraktıktan sonra yatağına gitirmiş ve içine gizlenmişti. Korkudan titrerken dizlerini kendine çekerek iyice küçülmüştü. Gizlenmek istercesine üzerindeki çarşafı daha çok üzerine çekmişti.

Sessiz kalarak çıkan sesleri dinlerken odasının dışından gelen ayak seslerini dinledi. Jongin odasının önünden geçerek hemen yan odaya, kendi odasına gitmişti.

Kyungsoo biliyordu, Jongin yakında uyuyacaktı ve istenmeyen misafiri yine onu rahatsız edecekti. Belki diye düşündü, belki camdan korkuttuğu için bu gece gelmez diye düşündü. Yinede tüm gece uyumamıştı.

Sabah olduğunda uykusuzluktan başı dönüyordu. Bu gece gelmemişti ama korkusuna uyutmamıştı. Güneş ışıkları perdenin altından odasına sızarken gözleri kapanıyordu. İstemsizce yatağından çıktı ve banyoya gitti. Yüzünü yıkadıktan sonra havlu ile kuruladı.

Yemek salonuna indiğinde Jongin'in erkenden orada olduğunu gördü. Şık giyinmişti. Büyük ihtimalle bir yere gidiyor olmalıydı. Onu görmezden gelen ama kağıt üzerindeki kardeşi ona bakmadan yemeğini yerken hizmetçiler kahvaltısını hazırlamıştı. Önüne konulanları yerken onu yok sayan kardeşi tabağındaki bitirerek masadan kalkmıştı. Evden çıktığında o da umursamadan kahvaltısına devam etti. Her ne kadar uykusuzluktan yorgun olan bedeni yemek istemesede kendisini zorladı.

"Efendim. Yarın pazar ve cumartesi günleri biz yarım gün çalışıyoruz. Bu yüzden sizin için yemek hazırlayarak çıkıyorum." kısa boylu bir hizmeçi başını eğerek söylerken oda başını sallayarak onayladı. Kısa hizmetçi mutfağa döndüğünde elindekileri masaya bıraktı ve odasına çıktı.

Odasına gittiğinde perdesini daha açmadığı pencereye baktı. Hayal mi yoksa gerçek mi olduğuna emin olmak için pencereye gitti ve perdeyi açtı. Büyük çizik orda duruyordu. Camı boydan boya kaplayan ve pençeyi andıran iz ile titremeye başladı. Perdeyi tekrar kapattıktan sonra kitaplığına gitti. Yarım kaldığı kitabını aldıktan sonra okumaya devam etti.

Kitabı sonunda bittiğinde iki saat geçtiğini gördü. Daha erkendi ve şu anda yapacak başka işi yoktu. Kitabı yerine bıraktıktan sonra dolabına giderek üstünü değiştirdi. Cüzdanını ve telefonunu aldıktan sonra aşağıya indi. Hizmetçilerinin çıkmak üzere olduğunu görünce anahtarlarıda yanına aldı.

Evden çıktığında taksi çağırmadığını gördü. Buradaki çalışanlar ile yakın olmaya çekiniyordu. Hiç birini tanımıyordu, bu yüzdende onlardan çekiniyordu. Kararsız kaldığını gören evin şoförü yanına geldi.

"Eğer bir yere gidecekseniz sizi bırakabilirim?" Kyungsoo ona minnettarlıkla bakarken cevapladı.

"Merkezdeki bir kitapçıya gitmem gerek. Postanenin yanında."

"Tabi efendim. Buyrun, arabaya geçin." adam arabaya ilerleyerek kapıyı açtı. Sıcak bir gülümseme sunduktan sonra arabaya bindi.

Sessiz geçen yolun sonunda kitapçıya ulaşmışlardı. Adama beklemesini söyleyerek indikten sonra kitapçıya girdi. Her zaman kasada duran genç ona gülümseyerek selam verirken oda aynı şekilde karşılık verdi.

the damned | kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin