Telefonumun ışığını tavana doğrultarak akan şeye baktım. Acaba delik mi var ? Aaaaa! Hayır ceset... normalde bu sahneyi gören herkes kaçar di mi ama ben olduğum yerde dikildim. Ben ya normal değilim ya da bu sahneyi görmedim. Ondan sonra aklıma çakan şimşek ile koşmaya başladım. Motor takmış gibi koşuyorum. Bana koş desen böyle koşmamam maşallah bana. Neyse kendimi övmeyeyim sonra nazar oluyorum.
Çığlık atıp dışarı çıktığım zaman birine çarptım. "Ahh !" Çarpmanın etkisiyle yere düştüm ve kafamı sert bir şekilde vurdum. "Hey iyi misin ?" Acıdan sinirden ve korkudan ağlamaya başladım. "İçeride bir ceset var." Karşımdaki çocuk bana öyle bir baktı ki. "Ben yapmadım ben buldum yani ben burada çalışıyordum ve işe geldim ondan sonra patronu aradım telefonun sesi odadan geliyordu. Oraya girdim ve boom. Ceset." Çocuk bana öyle bir baktı ki. "Aaa büyümedin mi bu şakalar için." Birden gelen cesaretle ( nerden geldiysen geri dön ) ayağa kalkıp "ben seni tanımıyorum bile neyine yalan söyleyim ?" Çocuk kafa salladı. "Peki düş önüme senin şu boom cesetine bakalım." Benim taklidimi yaptı. "Ji soo." Bana döndü. "Adım ji soo." Güldü. "Sorduk mu?" Ay trollendim. "Peki senin adın ne bak ben soruyorum. " ofladı "Kim woo bin. Artık susabilirsin." Of ya bu ne çocuğun söylediği laf üzerine sahnede ayağı kaymış dansçı gibi oldum.
"Eee nerde şu ceset ?" Çocuğa baktım "şu odada." Çocuk gözlerini büyüttü ve sonra yine küçülttü. "Ne oldu ?" Çocuk bana döndü. "Yok bişey artık sus ve ben konuş diyene kadar konuşma tamam mı !" Çocuğun kolunu tuttum aha yine geldi o cesaret. Gerçe tam kavrayamadım çocukta kas var sonuçta. "Bana bak bir daha bana emir verme tamam mı yada bağırma. Ben seni buraya zorla sokmadım sen geldin yada ben sana bilerek çarpmadım tamam mı ." Elini sert bir şekilde çekti. "Bitti mi." Ofladım. "Ha bu arada tamam." GICIK. Odaya girdiğimizde patron koltukta uyukluyordu. Yani ceset felan yoktu. Ama nasıl. "Ceset nerde ?" Şu an ona o kadar kızgınım ki. "Ay bilmiyorum. Bu arada sana yalan söylemedim bu adam ölmüştü. Bu arada cidden yalan söylemedim." Çocuk pardon ego odadan çıkarken sanki biliyorum diye mırıldandı ama büyük ihtimalle ben yanlış duydum.
*****
Yaşadığım olaylar üzerine eve geldim. "Jennie. Evde misin ?" Ses gelmeyince odaya gittim yerde bir sürü meyve suyu kutusu vardı. "Unni." Elinde bilmem kaçıncı meyve suyunu içiyor. "Fabrika mı soydun. " güldü. "Niye erken geldin unni." Ona trollenmelerimi anlatmayacağım tabi kide. "İşte hem sen benim sorumu cevapla bana şirinlik taslama sökmez." Ofladı. "Canım çekti." Elimi uzatıp içmek için bende alıcaktım ki elime vurdu. "Onlar benim git kendine al." Onun taklidini yaparak. "Bişey mi oldu unni,niye evdesin unni. Ben dizi izlicem hadi baybay sana."
(Ablası odadayken çok uslu.😂)
Odaya girdim çantamı kenarı bırakarak en iyi arkadaşım olan yatağa ilerledim. Üstünde kargo paketi vardı. "Jennie." Diye bağırdım. İki saniyede yanımda bitti. "Ne var ?" İki saniyede özüne dönmüş kardeşim. "Bu kargoyu kim getirdi" ifadesiz bir şekilde. "Kargocu." Dedi. "Çık. Odadan çık."onu ittirmeye başladım. Bu bana yapılır mı ya. Yavaşça yatağın başına gidip kargoyu aldım ve çalışma masama oturdum. Dikkat! Koltuğa değil masaya oturdum. Yavaşça kese kağıdığını yırttım. Daha sonra sırayla bandı açtım. Ve koliden çıkardım. Gözlerimin büyümesine engel olamadım.
By: Hümeyra İnce
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Arasında
FanfictionPatronun telefonundaki feneri açtım ve bu gizemli sıvının ne olduğuna baktım. Bu sıvı kırmızı bir şeydi... Acaba... Kan!?!?! Ji soo." Bana döndü. "Adım ji soo." Güldü. "Sorduk mu?" Ay trollendim. "Peki senin adın ne bak ben soruyorum. " ofladı "Kim...