Patronun telefonundaki feneri açtım ve bu gizemli sıvının ne olduğuna baktım.
Bu sıvı kırmızı bir şeydi...
Acaba...
Kan!?!?!
Ji soo." Bana döndü. "Adım ji soo." Güldü. "Sorduk mu?" Ay trollendim. "Peki senin adın ne bak ben soruyorum. " ofladı "Kim...
"Şşşt ceset kopya versene." aklımı karıştıran woo bin'e döndüm. "Hayır." Bana şirinlik yapmaya başladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ji soo, ji soo,ji soo lütfen." Elimle yüzünü ittim. "Hoca geliyor bak." Aniden kapıya döndüm. Ani bir hareketle benim kağıdımı alıp kendi kağıdını bana verdi. Offf. "Ya ver şunu." Çocuk gibi omuz silkti. "Banane onu yap." Tam cevap verecekken masama vuran cetvel sesi ile zıpladım. "Kopya çekiyorsunuz ha."
...
"Hepsi senin yüzünden." Bana döndü "biliyorum." Pislik ya. "Okulun etrafında 15 tur koşacaksınız hadi başlayın hadi kalkın kalk.
... üstümüzü değiştirdik ve şu an bahçedeyiz. Neyse. Kim woo bin'nin sırtına tırmandım. "Orada ne işin var senin" güldüm. "Senin yüzünden ceza aldım beni sen taşıyacaksın." Ayaklarını esnetti ve koşmaya başladı. ... 3. Turun sonunda gelen 'oppa' sesleri ile durduk. Bir aç liseli genç kız oppa diye woo bin'e bağırıyor. Beni sırtından indirerek onların yanına gitti. Bende arkasından gittim. Şu anda sinirden kıpkırmızı olduğumu biliyorum. Bakın ne yapacağım.
"Oppa. Bunlar kim ?" Gülerek bana döndü. Ne yaptığımı nasıl anladı lan beynimimi okuyor acaba ? "Hayranlarım." Zoraki gülümsedim. "Oppa sevgilin olduğunu söyle gitsinler." Başladı kahkaha atmaya tabi herkes bizi izliyor. "Oppa !" Kolundan tutup sürüklemeye başladım. Taklidimi yapıyor o da "oppa bunlar kim, oppa söyle gitsinler, oppa,oppa,oppa." Pislik. "Ya kim woo bin kendine gel." Biraz eğildi. "Neden ?" Ayağımla toprağa vurdum o sırada yanımıza tae hyun geldi. "Abi desene sevgilini aldatıyorsun." Aniden woo bin'e döndüm. "Sevgilin mi var." Güldü. "Sensin işte." Ona anlamayan bakışlar attım. "Biz neyiz ?" O sırada araya taehyung girdi. "Ben jimin'den bahsediyorum." Olduğum yerde durdum. Jimin ve woo bin. Hayır olamaz. Biraz durduktan sonra koşmaya başladım.
Yere vurduğumda bağacığım çözülmüştü. Bende şimdi ona basıp düştüm. Acıyan ayağım ve az önce duyduklarıma ağlamaya başladım. O sırada yerden yükseldiğimi hissedip gözlerimi açtım. Kim woo bin. Beni yakın bir banka oturturdu. Ve diz çöküp ayağımı dizinin üstüne koyup bağlamaya başladı. "Şaka yapıyor yok öyle bişey." Bu sözlerle aniden değişen ruh halim ile gülmeye başladım. Bu ayağımın bağcığını bağlayınca öbürüne geçti. "Ayağın acıyor mu ?" Of daha 12 tur koşu var. "Çok değil koşabilirim." Beni ayağa kaldırdı. Ve hafif tempoda koşmaya başladık. Tabi ben sürekli duruyor ve ayağıma bakıyordum çünkü çok acıyooo. Woo bin önüme gelip yere çöktü. "Bin hadi. " olumsuz anlamda kafa salladım. "Çok acıdığını biliyorum bin hadi." Nerden biliyor be bu. Neyse daha fazla öyle kalmasın diye bindim ve yine koşmaya başladı.
Taehyung yoktu. Demek gitmiş insana öyle şaka yapılır mı ya ? Pislik.
...
15 tur bittiğinde woo bin beni yine aynı banka oturttu. "Bana demiştin ya. Biz neyiz diye." Heyecandan kalp atışlarımı duyuyorum. Olumlu anlamda başımı salladım. "Seni seviyorum benimle çıkar mısın. Bana oppa diyen kızları döver misin. Bana oppa seni seviyorum der misin ?" Normal de kısa cümle kuran ama şimdi hayatımda duyduğum en uzun cümle ve en anlamsız cümleyi söyledin woo bin. Ay bende çok uzun konuştum. Cevap vermeyince ayağa kalkıp yürümeye başladı. Ve ben arkasından bağırdım. "Oppa seni seviyorum." Bana döndü ve koşmaya başladı. Geldiğinde güldü ve şunu dedi. "Bugün bizim ilk günümüz." Ayyy çok romantiğiz. Biraz düşündüm de fazla romantiğiz.
