Ertesi gün uyandığımda saat 12.09'du.
Normalde 18.00 gibi kalkarım da neeeyse.
Üzerime siyah bir tunic altına da beyaz şort giydikten sonra tamamdır.
Siyah ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve Jennie'ye selam verip çıktım.
Mocacafeye doğru yol almaya başladım.
İçeri girdiğimde onu görmeyi beklemiyordum.
Şık bir garson üniforması içinde Pislik çocuk Woo bin.
İçeri girdiğimde bana dönmüştü.
Elimde olmadan etkilenmiştim.
Kim o kadar şık bir garson üniformasının içinde olan yakışıklı bir çocuktan etkilenmez ki?
Chaeyoung.
O tatlı çocukları seviyor.
Chaeyoung'un kriterleri:
1- şirin olacak.
2- safoz olacak. Kendisi de safoz. Yani tencere yuvarlanıp kapağını bulmuş olur. (O öyle miydi ya?)
3- kendinden uzun olacak.
Başka yok. Ama benim kriterlerim için liste hazırlasak dünyada ağaç kalmaz.
Kısaca biraz açıklıyım.
1- yakışıklı olcak.
2- ne giyerse yakışacak.
3- gizemli insanları severim.
4- karizmatik olcak.
5- sempatik olcak.
6- komik olcak.
7- zengin olcak. Her parmağım için 3 arsa istiyorum. (Şimdi Jisoo için 30 arsa. Hadi ama kim vermez ki?😂)
8- sıcak bir kişiliğe sahip olcak.
9- korumacı bir yapısı olcak.
10- hissettiklerimi anlayabilecek.
11- ....
Yani öyle. (Hayır öyle değil. Yazmaya üşendim.)
Neyse nerde kalmıştık?
Ha! Hatırladım.
Woo bin bana bakarken havalı bir şekilde karşı karşıya oturan chaeyoung ile Taehyung'un masasına chaeyoung'un yanına oturmuştum.
Şuana kadar yaşadığım sorunlar yetmiyormuş gibi bir sorunum daha vardı.
Chae ile tae biribirine tıslıyordu.
Yani sokakta olsak saç baş dalcaklar Biribirlerine.
"Ne oldu neden kızgınsınız?"
Chaeyoung bana gözlerini doldurarak baktı.
"Unni Taehyung dolaptaki son meyveli yoğurdu yedi."
Dedi ve ağlamaya başladı.
Taehyung'a baktım.
"Nuna o da benim çekmecemdeki abur cuburlarımı yedi!"
Chaeyoung Taehyunga bakarak bağırdı.
"İlk sen yedin!"
Taehyung ona eşlik etti.
"Sonra da sen yedin!"
Yabancı bir ses duyduk.
"Chaeyoung."
Chaeyoung sesin geldiği yere baktı.
Pembe saçlı bir çocuk deri ceketle kot pantalon giymiş içine de beyaz tişört chaeyoung'a bakıyordu.
Chaeyoung hemen önümden geçip çocuğun yanına gitti.
Ve çocuğa sarıldı.
"Oppa!"
Çocuk da chaeyoung'a sarıldı.
Sonra ayrıldılar.
"Yine ne yaptı Woo Bin'in kardeşi?"
Woo Bin'in kardeşi? Kim?
Chaeyoung en meleksin gülümsemelerinden birini Oppa dediği çocuğa sundu.
"Birşey yapmadı. Sadece dolaptaki son meyveli yoğurdumu yemiş."
"Onunla çok takılma. Giderek ona benziyorsun."
Diyip chaeyoung'un saçını karıştırdı ve dışarı çıkmak için adım atmaya başladı.
Taa ki Woo Bin onun önüne geçene kadar.
"Ne olmuş benim kardeşime benziyorsa?"
Çocuk sadece yere bakıyordu. Umursamaz bir tavırla:
"Senden hoşlanmadığımı biliyorsun değil mi? Eskiden arkadaştık şimdi de iyi geçinemeyen 2 yabancı."
"Peki bunun kardeşimle ne alakası var Jimin?"
Adının Jimin olduğunu öğrendiğim çocuk ufladı.
Ardından kafasını kaldırıp Woo binin gözlerine baktı.
"Haddini bil ufaklık. Yoksa fena dayak yiceksin."
Dedi.
Woo bin:
"Sen mi beni döveceksin pembiş?"
Jimin yine sakin bir şekilde fısıldadı.
"Bu bardağı taşıran son damlaydı."
Diyip Woo Bin'in suratına yumruk attı.
Dudağı patlamaştı.
Hemen ayağa kalkıp oraya gitmek için hamle yapacağım sırada Taehyung beni tutmuş zorla oturtmuştu.
"Kavgalardan uzak dur."
Dedikten sonra yere düşen Woo bin'i ayağa kaldırdı.
O sırada Jimin psikopat gibi gülüyordu.
"2 ye 1 ha? Öyle olsun."
Tam koşup ayakta bulunan Taehyunga yumruk atacakken kolundan tutan chaeyoung ile geri gitmek zorunda kaldı.
"Oppa sakinleş. Gel bi nefes alalım ha?"
Diyip jiminin iki elini tuttu ve dışarı çıkardı.
O sırada bize bakan tüm kafe halkı önüne dönmüştü.
Ben kalkıp ilk yardım bezini aldım ve çıkardığım krem ve kulak pamuğu ile Woo bin'in dudağına krem sürdüm.
"Neden bana yardım ediyorsun?"
"Seni daha iyi anlayabilmek için."
Evet...
Sanırım ondan hoşlanıyordum.
{Sho}
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Arasında
FanfictionPatronun telefonundaki feneri açtım ve bu gizemli sıvının ne olduğuna baktım. Bu sıvı kırmızı bir şeydi... Acaba... Kan!?!?! Ji soo." Bana döndü. "Adım ji soo." Güldü. "Sorduk mu?" Ay trollendim. "Peki senin adın ne bak ben soruyorum. " ofladı "Kim...