Sabah telefonumun çalış sesiyle uyandım. Kim arıyor bu saatte. "Alo." Telefondan benim aksime çok neşeli bir ses geldi. "Alo aşkım." Ayy bu saatte niye ben. "Uyuyorum ben hadi baybay." Telefonu kapatıp uyumaya devam ettim. "Demek oppa'nın telefonlarını kapatıyorsun ha." Aniden yataktan fırladım. "Nasıl girdin sen içeri." Güldü. "Kapıdan."
....
"Offf bıraksana ya." Güldü. Ramenimi yiyo. "Çok güzel yapmışsın." Ama ben yiyemiyorum. "Ama ben açım. Hadi birazda ben yiyim hem aç kalırsam hastalanırım." Hemen rameni önüme verdi. "Al. Al. Çokça ye." Mutlu mutlu yemeğimi yedim. "Oppa." Bana döndü ve hı dedi. "Beni bugün dışarı çıkarsana." Kafasını salladı "tamam hadi giyin." Odaya gidip bi tane şort kapişonlu giydim bir tane şapka taktım ve spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Odadan çıkmamla ağzı açık bir kim woo bin gördüm. "Hayır hayır evde duralım biz." Hayır ya olamaz. "Ama lütfen ben çok sıkıldım." Sızlanmaya başladım. "Oppa,oppa,oppa." Elini salladı. "Tamam tamam sus hadi çıkalım.
...
Gözlerimi soğuk hava ile açtım. Ayy uyuya kalmışım. Eyvah. Hemen okul üniformamı giydim ve koşmaya başladım.
...
dersin ortasında kapıyı tıklatmam ile herkes bana döndü. İzin isteyip yerime geçtim. Neden woo bin yok. Sabahta aramadı. Acaba bişey mi oldu ?
Öğle saatinden sonra meraklanıp okuldan çıkış yaptım sonra taehyung'u aradım. "Alo." Telefondan bir ses geldi. "Alo jisoo nuna." Hemen konuya girdim. Daha doğrusu girmeye çalıştım ama önce o girdi. "Hyung çok kötü hemen bize gel." Telefonu kapatıp koşmaya başladım. Neyi var ki.
...
nefes nefese kapıyı çaldım. "Neyi var ve neye ihtiyacı var ?" Çekingen bir şekilde. "Zehirlendi ve kana ihtiyacı var." Ne. "Nuna o vampir." Aniden gözümden birkaç yaş süzüldü. Ne yapacağım şimdi. Düşünmeye başladım. Vampir ama bugüne kadar bana zarar vermedi ve ben onu seviyorum vampir olması bişey değiştirmez. İçeri girdim.
Odasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde heryeri mosmor ve damarları çıkan bir kim woo bin beklemiyordum. Acı çekiyor o anda aklıma muhteşem gülüşü geldi. Sonra bir kaç damla daha düştü. "Git burdan." Bana bağırdı ama sonunda sesi çıkmadı. Hemen yanına gittim. "Oppa. Sana böyle dememi istedin dimi ve ben sana oppa dedim. Seni seviyorum,Sende beni seviyorsun. Beni kandırmadın çünkü kandırmış olsan hem kanımı içmiş olurdun hem de şu anda git buradan demezdin izin ver. Sadece umursamadan iç. Ben istiyorum." Gözünden bir damla yaş süzüldü.
"Lütfen ölmeni istemiyorum seni seviyorum. İnsan olmasan bile hem ne var bende bazen elim kesildiğinde kanımı emiyorum dursun diye o zaman bende vampir sayılırım. Ölmemi istemiyorum, her sabah beni telefonla aramanı istiyorum beni kıskanmanı istiyorum lütfen,oppa." Güldü sonra uzattığım bileğimi ısırdı ve kanımın çekilişini hissettim. Sonrası karanlık.
...
Sho
Aaa hoşbuldum. Size musallat olucam nyahahahah.
Tamam. Yazarımız şuan meşgul (öğretmenler günü için tatlı yapıyor.) O yüzden ben yazcam.
Acaba ne yazıcam. Hadi tahmin edin.
Cevap...
Chaetae.
Tabi kide Chaetae yazcam. Lütfen yani burada Chaetae kısmını yazan bir yazarınız duruyor.
Neyse. Başlıyorum o zmn.
Taehyung
Evet. Cimri davranmıştım. Kanımı vermemiştim.
O... o hissi bir daha hissetmek istemiyordum.
Her an boğazımda gitmeyen bir susuzluk bir hırçınlık vardı.
Ben vampir olup Chaeyoung'u kaybetmek istemiyordum.
Vampir olursam ilk ona saldıracaktım çünkü.
Gözlerimi kapatıp abimi kurtaran Jisoo'nun öleceği gerçeğini görmezden gelmiştim.
Evet. O beni arayana kadar onu kullanmak aklıma bile gelmemişti.
O arayınca armut piş ağızına duş.
Şu kaç yıllık hayatımda bir adam öldürmüşüm kaç yazar?
Jisoo una bayıldıktan sonra Woo bin hyung onu kucağına alıp ağlamaya başladı.
Yanımda, kucağımda uyuyan Chaeyoung'a bakmaya başladı.
Ona bakıp gözlerimi büyüttüm.
"Sakın."
Woo Bin Hyung gözlerini chaeyoung dan ayırmadan yavaşça Jisoo'nun yere bıraktı.
Ben de ellerimle chaeyoung'u sarmaladım.
Ama abim beni gücüyle alt etti.
Gözlerini büyüttü ve chaeyoung'u kucağımdan aldı.
Ben onu durdurmak için bağırmak dışında hiçbirşey yapamıyordum.
Chaeyoung'un bileğini masadaki bıçak ile kesti.
Chaeyoung uyanıp çığlık atmaya başladı ama nafile.
Çoktan Woo bin hyung bileğini Jisoo nuna nın ağızına götürmüştü.
Jisoo unninin solan yüzü eski rengini geri aldı.
Amam bu sefer chaeyoung soluyordu.
Woo bin hyung chaeyoung'u bıraktığında chaeyoung bayılmıştı.
Ve yakında hiç bitmeyen bir kabusa açıcaktı gözlerini.
Yeniden kıpırdayabildiğimde sinirle Chaeyoung'u kucağıma alıp Woo Bin Hyungun hayatta gelmeyeceği o yere gittim.
Jimin hyungun evine.
Hümeyra ince & {Sho}
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Arasında
FanficPatronun telefonundaki feneri açtım ve bu gizemli sıvının ne olduğuna baktım. Bu sıvı kırmızı bir şeydi... Acaba... Kan!?!?! Ji soo." Bana döndü. "Adım ji soo." Güldü. "Sorduk mu?" Ay trollendim. "Peki senin adın ne bak ben soruyorum. " ofladı "Kim...