Multimedia Jennie
Jennie'den
Üstüme gelen hyun tae woo ile koşmaya başladım. "Ya ! Buraya gel jennie. Seni yakalarsam seni yakaladığım yere gömerim." Demesiyle daha hızlı koşmaya başladım. Onu sinir etmiştim. Alışverişte. O da beni kovalıyordu. Koşarken ayağımın kayması ile önümdeki sehpaya bildiğin yağıştım sehpanın üstündeki vazo kayıp yere düşmesi ile çıt diye bir ses geldi. KIRILMIŞTI! Koluma büyük bir cam batmıştı.
"Jennie ne yaptın sen ?" Dedi bana tae woo. Gözleri dolmuştu. Lanet olsun kesin değerli birşeydi. "Jennie." Dedi sessizce bende hımm gibi bir ses çıkardım. "DEFOL GİT EVİMDEN JENNİE!" Diye bağırmasıyla yavaşça yerimden kalktım. Çantamı alıp kapıdan çıktım. Ne yapmıştım ben !
Hyun tae woo'dan
Kırmıştı. Benim asırlardır gözüm gibi koruduğum vazoyu Jennie tek bir hareketi ile kırmıştı. Bunu nasıl yapmıştı ? Koluna büyük bir cam batmıştı. Ama umrumda bile değildi. Ya o vazo Ne kadar değerli birşeydi. Sinirle odama gittim ve kendimi yatağa attım. Ne yapmıştım ben ! Jennie'ye DEFOL GİT diye bağırmıştım. Lanet şey. Nasıl becermişti onu kırmayı ya!
Sinirden gözlerim kapanmaya başladı.
Rüya
Kapıyı açmamla jennie ayağımın ucuna düştü. Ne yani burda mı uyumuştu ? Ama fark ettiğim şeyle kendime sövdüm kapının önünde büyük bir kan göleti vardı. Daha tam vampir olmamıştı o yüzden yarası iyileşmezdi.(taehyung ve chaeyoung gibi) hemen onu kucağıma aldım. Nabzı çok yavaştı hatta yoktu bile. Ne yaptım ben ya ! Jennie uyan güzelim lütfen uyan...
End
Hızla yataktan doğruldum. Bu rüyada neydi şimdi. Lanet olsun. Koşarak kapıya gittim kapıyı açmamla Jennie ayağımın dibine düştü. Herşey rüyamdaki gibiydi. Gözyaşlarımı geri yollayarak onu kucağıma aldım. Ne yapacaktım ? Hemen ilk yardım çantasını aldım. Önce camı çıkardım. Çok büyüktü. Aşırı büyüktü kanamaya devam ediyordu. Lanet şey! Hızla pamuğu oraya tuttum.
Kan sonunda durunca demen elime iğne ipliği aldım. Yavaşça yarasını dikmeye başladım. Nefes düzenleri yerindeydi. Daha sonra Ne olur Ne olmaz diye dikişinin üstünü sardım. Kanlı pamukları hemen çöpe attım. Üstüne inçe bir pike serip dünkü vazo kırıklarını toplamaya başladım.
Ama bunlar gerçek değil ki! Nasıl ya. Nasıl. (Bilerek nokta koydum.) içimden kendime sövdüm. O şurada onun sesini duydum. "Hyun tae woo ? Ben özür dilerim." Demişti. Ben ise yüzsüzlüğümü koruyarak "sahteymiş." Demiştim.
Yavaşça koltuktan kalktı ve yanıma gelip ağlıyordu
"sevindim. Seninde yüzünü görmüş olduk. Bu arada hem teşekkür ederim kolum için neyse biraz uğraştırdım seni özür dilerim bir daha görüşmeyelim." Dedi ve kapıya ilerledi. Kapıyı Açmasıyla kan gölünü gördü. Bana döndü ve gülümsemeye çalışarak "bak sana yemekte çıkmış. İşine yaradım sanırım." Dedi ve kapıyı yavaşça kapatarak evden çıkmıştı.
Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum
Ne yapmıştım lan ben. Ne yapmıştım ya çıldırıcağım ya ! Koşarak evden çıktım. Lanet olsun.
Bölüm sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Arasında
FanfictionPatronun telefonundaki feneri açtım ve bu gizemli sıvının ne olduğuna baktım. Bu sıvı kırmızı bir şeydi... Acaba... Kan!?!?! Ji soo." Bana döndü. "Adım ji soo." Güldü. "Sorduk mu?" Ay trollendim. "Peki senin adın ne bak ben soruyorum. " ofladı "Kim...