Garip

109 5 0
                                        

Hastanede gözlerimi açtım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Başımın üstündeki floresan beni çok rahatsız ediyordu. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Tam olarak açtığımda karşımdaki duvara monte edilmiş bir televizyon, yanı başımda bir komodin vardı. Odanın en sağındaki pencerenin önünde bir tane 2'li ve bir tane de tekli koltuk vardı. Burası babamın çalıştığı hastane olmalıydı.

Antreyi göremiyordum ama gelen sesleri duyabiliyordum. Kalabalık olmalıydı. Bir çok sesi ayrı ayrı duyabiliyordum. Odada çok güzel bir koku vardı aynı kokudan bir sürü var gibiydi. Fakat farklı farklı tonlarda.

''Ameliyathaneye alıyoruz.'' Doktor olduğunu sandıpım bu ses erkek birine aitti. Nefes alış verişlerini duyuyordum. Aceleciydi.

''Bunu yapmamalıydık.'' Annemin sesi bu.

''Onun için endişeleniyorum.'' Yan odadan gelen bu ses bir kadına aitti. Mırıldanıyor gibiydi.

''Merak etme.'' Tekrar yan odadan gelen bu ses kafamın karışması için yeterli olmuştu.

''Şimdiden pişman oluyorsun. Söyle bana neden ısrar ettin bu kadar? Bu kadarı fazla. Ben gidiyorum.'' Babamın kızgın sesiyle irkildim. Hala konuşanları görmüyordum ama annem ve babamın yakınlarda olduğunu duyduğum seslerden hissediyordum.

Boynumdaki bandaj yüzünden fazla hareket etmiyordum. Vücudum buz gibiydi ve ben titremiyordum. Normalde soğuğa dayanamazdım. Ellerim ve kollarımın rengi bembeyaz olmuştu. Yüzümün de renginin atmamış olması ümidiyle derin bir iç çektim.

''Canım. Nasılsın?''

''İlk defa kaza geçirdiğime göre fazla iyi sayılmam.''

''Haklısın bebeğim.'' Sesi titriyordu. Çok kısık denilebilecek kadar az ses tonuyla konuşuyordu.

''Burdan ne zaman çıkıcaz. Ben kendimi dinç hissediyorum.''

''İlk olarak boynundaki bandajı çıkaracaklar. Tatlım. Boynunu cama çok kötü çarpmışsın.'' annem cümlesini bitirdikten 0.42 saniye sonra giysilerinden pansumancı olduğunu sandığım 2 adam girdi. Annem ayağa kalkıp pencerenin önüne gitti. Adamlardan teki bandajı çıkarırken sordu:

''Bugün daha iyi misiniz?''

''Ah teşekkürler. Gayet iyiyim.'' bandajın uzun zamandır boynumda olduğunu, çıkardıklarından sonra çarpan soğuk havayla anladım. Diğer adamsa elimdeki serumu çıkarıyordu. Canımın bir gram bile yanmamasına şaşırdım.

''Babam nerde?'' Anneme baktığımda duvara yaslanmış adamların ne yaptıklarını izliyordu. Kıpırdamıyordu.

''Bir hastaya bakmak için çıktı canım. Seni görmeye gelecektir.''

''Gidebilirsiniz.'' Ne çabuk. Hemen kalktım ve başımın dönmemesi ya da ağrımamasına şaşırarak aynaya gittim. Yüzüm bembeyaz kesilmişti. Dudaklarımın rengi atmıştı. Açık kahverengi gözlerimin orta kısmına kırmızıya dönük bir renk yerleşmişti. Boynumda 6 dikiş izi vardı ve çoktan yarası kapanmıştı bile. Dikişler çoktan alınmıştı. Burdan yola çıkarak uzun süredir uyuduğumu anlamak zor değil.

Dejavu yaşadığımı hissettim. Kırmızı gözler. Daha önce nerde görmüştüm? Peki bu gözlerimin ortasındaki kırmızılıkların açıklaması neydi? Bozuntuya vermeden annemin getirdiği kıyafetlerle üzerimi değiştirdim. Annem bana tedirginlikle bakıyodu.

''Lütfen anlamasın. Şimdi sırası değil. Lütfen.''

''Bişey mi dedin anne?'' Gözlerine bakıyordum.

''Hayır canım?'' az önce duyduğum ses neydi?

Aman tanrım bu koku da neydi. Aldığım etkileyici kokuyla kendimi yırtmak istedim. Bu koku? Ah tanrım. Koridora kendimi attığımda yanımdan geçen 22-23 yaşlarındaki çocuğun kokusu olduğunu farkettim. İçimdeki isteğin neye dair olduğunu bilmiyordum. Boğazımın yandığını hissettim.

(...)

Hastaneden çıktığımızda annemle beraber garaja doğru yürüdük.

''Kaç gündür uyuyorum?''

''Bir kaç gündür Maria.'' bana bakmıyordu. Önden yürüyordu.

''Garip kokular alıyorum.'' Burnumla etrafı kokladım.

''Ah. Hastaneden yeni çıktın sana öyle geliyordur biraz dinlenmen gerekecek.''

''Ben iyiyim anne. Zaten uzun zamandır uyuyorum. Acı bile hissetmiyorum. Hiç bir sorun yok. Kendimi hiç bu kadar dinç de hissetmemiştim. Uykumsa hiç yok.'' Bu gariplikler de ne. Ben uyku düşkünüyüm. Uykum olmasa bile yatar, kendimi zorla uyuturdum.

Annem cevap vermedi. Elindeki çantaları bagaja koyarak sürücü koltuğuna geçti.

''Bugün ben kullanabilir miyim?'' Minnetle baktım.

''Olur tatlım.'' Oha. Sadece ümitsizce sormuştum. İzin vermeyeceğini bile bile. Nasıl oldu şimdi bu?

Hemen sürücü koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırarak hızla parkta sağa sola dönerek çıkışa yöneldim. Yaptığım manevralara şaşırıyordum. Ehliyetimi alalı daha bir buçuk sene oluyordu. Bir kaç aydır da araba sürmemiştim. Bana neler oluyor?

(...)

Gençler. Bu da ara bölüm gibi bişey. Bunun gibi bir bölüm daha olucak. Biliyorum çok kısa oldu ama çok fazla ev ödevim var. Vote verirseniz çok sevinirim okuyucu var ama vote yok. Üzülüyorum.

Bu arada anlamadığınız yerleri sorabilirsiniz. Şuanda Maria olanlara dair hiçbirşey hatırlamıyor ve annesi sürdürebildiği kadar Maria'nın vampire dönüştüğünü ona söylemeyecek. Fakat Maria yaşadığı gariplikleri daha çok özümseyecek, farkedecek. Ve ailesini sıkıştırarak daha sonra gerçekleri öğrenecek. Bu arada Angela bir vampir değil. Söylemiş olayım. Öpüldünüz canlar :*

Vampirlikle İmtihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin