Tomy'le hemen su binasından çıktık. Clara'yı zorla içeri aldılar.
Clara: Emily! Yardım et!
Orada öylece durmaktan başka hiçbirşey yapamıyordum. Hayatım bir anda değişmişti. Farklı olmak belki de gerçekten berbattı...
Bir süre sonra Tomy'nin evine gittik. Evinin içi biraz eski ve harabe gibiydi. Ama sonuçta tek başına yaşıyordu. Sonra bana kek ikram etti.
Ben: Sen... Kendin mi yaptın?
Bana ajandasındaki ilk sayfalardan birini gösterdi.
Tomy: 6 yaşında annem yaparken onu izlemiştim. Tarifi not almıştım.
Tomy gülümsediğinde içim ısınıyordu. O böyle bir hayata ne kadar dik durup gülümsese de, acaba o da içinden hayata karşı nefret besliyor muydu?... Daha fazla düşünemeden Tomy beni dürttü.
Tomy: E hadi? Yemeyecek misin? Merak etme içine zehir koymadım.
Ben: Ha?! Evet sağol.
Bir parça aldım. Tadı... Çok güzeldi. Tomy'e teşekkür ettim.
Tomy: Şey... Sen kaydı yaptırırken bazı şeyler öğrendim.
Ben: Ne gibi?
Tomy: Eviniz. Elinden alınacakmış. Yani oraya geri dönemessin.
Ben: NE?!!
Tomy: Memur John söyledi.
Ben:... Fazla ileri gidiyorlar...
Tomy: Ne yapacaksın?
Ben: Connor'la konuşmalıyız sanırım.
Tomy: Ona güvenemessin!
Ben: Neden?
Tomy sustu.
Ben: Anlaşıldı. Connor'a gidiyoruz.