Meraklı gözlerle baktığımız doktorun dudakları küçük bir tebessümle kıvrılırken cevap verdi.
"Hastamız sizin gibi dostları olduğu için çok şanslı. Üstelik kazayı, ciddi bir darbe almadan atlatmış. Yalnızca sağ kolunda bir çıkık olması sebebiyle, birazdan röntgen çekimi için alacağız. Az önce kendisine geldi ve röntgen çekiminden önce onu görebilirsiniz. Geçmiş olsun." diyen doktorun ardından çığlık atıp Hakan'ın boynuna atladım.
"Deniz... Boğucaksın beni."
"Ya ne yaptığımın farkında mıyım ben? İrem kendine gelmiş." diyerek hastahane odasının kapısına yöneldim. Kapıyı hızla açıp odaya girdiğim an, İrem sol kolundaki serumla oynuyordu.
Saçını, tepeden at kuyruğu yapmış, sarışın, pembe üniformalı bir hemşire, İrem'in yanındaki sehpanın üzerinde duran dosyaları alıp odadan ayrıldı.Beni fark eden İrem'e doğru ağzımdaki kocaman gülüşle beraber yürüdüm. Yanağından öpüp, yatağın yanında duran sandalyelerden birine oturdum.
"Bizi çok korkuttun."
"Kendime geldiğim anki korkuyla eş değer olduğunu sanmıyorum."
İrem'in bu cevabı üzerine gözlerimi kıstım. "Nasıl, anlamadım?"
"Düşünsene, derin bir uykundan uyanıyorsun ve kendini hastahane odasında tanımadığın, saçı olmayan yaşlı bir doktor ve dokunmaya korktuğun zayıflıktaki bir kızlaberabersin... Galiba hemşireydi o. Ne yaparsın?"
Bu sırada odaya Burak ve Hakan da girmişti.
"Sen ne yaptın?" dedim gülerek.
"Hiçbir şey hatırlamadığım için, bir an afalladım tabii ki. Doktor beni, odayı korkuyla incelerken yakaladı. Sonra olayı anlattı. Neden burada olduğumu falan."
"Olaya dair hiç bir şey hatırlamıyor musun?" diyen Hakan'a çevirdim bakışlarımı. Sonra, nasıl bir cevap vereceğini merak ettiğim için yeniden İrem'e döndüm.
"Hatırladığım son şey... Biz arabaydık, tamam mı? Deniz 'çok sıkıldım' gibi bir şey söylemişti." dedi. Biraz düşündükten sonra parmaklarını çıtlatıp "Hıh! Hatırladım. Deniz 'Burağa bakın ağzı açık nasıl da uyuyor.' dedi ve sonrası yok işte."
Hakanla göz göze geldiğimizde, onun da gülmemek için dudaklarını bastırdığını gördüm. Bizi gören Burak ise kafasını olumsuz anlamda sallayıp İrem'e, "Ağrın var mı?" diye sordu.
"Sağ kolum ağrıyor az önce ağrı kesici verdiler ama.."
Araya girerek "Çıkık varmış. Doktor söyledi. Birazdan seni alıp MR'a (emar) götüreceklermiş."
"MR? Yalnızca bir çıkık için mi?"
Küçük bir kahkaha atan Burak, gülmesiyle karışık "MR'a değil, röntgene götürecekler Deniz." dedi. Burak'tan sonra Hakan ve İrem de gülünce, doğal olarak ben de onlara katıldım.
Gülmemizi bölen, odanın açılan kapısı oldu. Gelen az önceki sarışın hemşireydi. "Hastamız hazır mı?" diyerek İrem'e doğru yürüdü ve İrem'in sol kolundaki serumu çıkardı.
Kalkması için İrem'e yardım ettikten sonra odadan ayrıldık.**********
Röntgen odasından çıkacak olan İrem'i beklerken bilinçaltımı ele geçiren uyku, gözlerimi ağırlaştırıyordu. Bu duruma yenik düşerek başımı, yanımdaki Burağın omuzuna yasladım. Duyduğum sesle gözlerimi açarak "Hıh, ben mi?" diye sordum, kime sorduğumu bilmeden.
"Evet sen." diyen Hakan'a yarı baygın bir şekilde bakıyordum.
"Ne olmuş bana?"
"Uykun geliyor. Saat de geç oldu zaten. Burak seni eve bıraksın. Ben kalırım İrem'in yanında."
"Yok be. Uykum muykum yok benim."
"Gözlerin açamaman uykudan değil yani." derken dudağı sol tarafa kıvrılmıştı.
Konuşmaya dahil olan Burak "Hakan haklı küçük hanım. Eve gidiyoruz." diyerek ayağa kalktı. Ayaga kalkmasıyla, onun omuzuna yasladığım başımı, sandalyenin demir kolluğuna vurmaktan son anda kurtarmıştım.
Burak kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdı. "Bu gece Tarık Taşın'ı fazlasıyla diken üstünde tuttuk. Gidelim de adam rahatlasın." derken ayağımı burkmuştum. Kollarıyla belimi kavrayan Burak, düşmeme mani oldu ve beni kucağına aldı.
"Ne yapıyorsun?"
"Adam akıllı yürüyeceğin yok senin. Çözüm yolunu buldum ben de. Şimdi, aşşağı inene kadar tek kelime etme ki, yaptığım şey için pişman olmayayım."
Adım atmaya halim yok, bir de onunla çene çalacağımı mı sanmıştı? Doğrusu beni kucağına alması işime gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZDEKİ AYAZ (ara verildi)
Literatura FemininaGörme engelli birinin, renkleri merak etmesi gibiydi seni sevmek... Deniz hayatının en güzel yıllarını yurt odalarında geçirmiştir.Önce babasına, kendisini ve annesini yalnız bıraktığı için; ardından annesine, kendisine verdiği sözü tutmadığı için ö...