"Kimsiniz?" Suga bana tavırsız gözler ile bakıp sorusuna cevap bekliyordu. Benimle Kore'ce konuştuğundan anlamakta zorlanmadım ama cevap verirken keke küke konuştum, "B-B-Ben ben yeni..Yani görevli" beni baştan aşağı süzüp "Yeni görevli demeye çalıştın galiba, yabancı mısın?" "E-Evet yani hayır yabancı değilim ama evet yabancıyım"
"Yani Koreli değilsin ha?" "Hayır Türk'üm"
"Güzel.. Burada ne yapıyorsun?" Ne diyecektim şimdi?! Ağzımı açtım, tam birşeyler uyduracaktım ki kapı güm diye açıldı ve "Kanka aldım çantamı!!" Içimden Cansu'ya ettiğim küfürleri bir başkası etmemiştir. Suga şaşkın gözlerle ikimize bakıyordu. Cansu gözlerini faltaşı gibi açmıştı ve benim o anda tek korkum Suga'nın benim görevli olmadığımı anlayıp anlamamasıydı. Suga bana bakıp "Bu ne şimdi iş ortağın mı?" dedi. Cansu anlamıyordu ve o yüzden kızdığını sanıyor olmalıydı. "Ha-Hayır yani evet" "Ne demeye getiriyorsun? Kim bu?" diyecek söz bulamıyordum ve sallayabildiğim kadarıyla salladım "Ah.. Şey annem.." Cansu'nun yanına gidip koluna girdim ve "Çok genç duruyor değil mi?" Cansu iyice korkmuştu ve Suga şaşkındı "Annen? O mu?" "Evet evet nöbet çantamı getirmesini istemiştim.." "Anladım.." Çocuk şaşkınlıktan küçük dilini yutmuştu resmen.. Cansu'nun kolundan çekip Kore'ce bir şekilde "Haydi anne dışarı çıkalım da rahatsız etmeyelim.." Cansu ben gülümseyince salak salak sırıttı ve çıktık. Cansu hemen beni çalılara çekerek "Ne konuştunuz? Çok ciddiydi! O kimdi?" "Tamam tamam sakin ol halletim! BTS üyesiydi.. Biasımdı.. Min Yoongi, yakından daha da tatlıymış.. Ama tabi o anda can havli ile bunu düşünemedim..!" "Ne dedi peki?! Çaktı mı?" "Hayır.. Ama şey.."
"Ney?"
"Artık annemsin..!"
"Ya bi S..Git"
"Hayır ciddiyim bi anda o kim diye sorunca annem dedim ve seni annem sanıyor"
"Ya gerizekalımısın sen? Sence benim senin annen olduğumu yemişmidir? Bi kere ben daha genç duruyorum"
"Ayy amanın! Uçuyor tut!"
"Neyi ne?"
"Egonu..!" Gözlerini devirip "Ayh tamam yeter artık ne yapacağız şimdi?"
"Beni bu raddeye getiren sensin ne yapacağımıza da sen karar ver.!" Daha konser saatine çok vardı ve neden erkenden geldiklerini anlamamıştım.. Ama Suga buradaysa, diğer üyelerde burda olmuş olmalıydı.."Cansu..!!" sesimdeki telaşı anlayıp bana baktı ve "Yine ne problem var?"
"Grubun diğer üyeleri..? Suga buradaysa diğerleri de burada olmalı.?!"
Suga kapının önünde dikilerek bize "Konuştuğunuz dil Türkçe galiba.? Peki ne anlatıyorsun heyecanlı heyecanlı?" bana gülümsemişti..
"B-Ben anneme grubun diğer üyelerini tanıtıyorum.. Annem sizi pek takip etmiyor da.." gülümsemişti.. "Anlıyorum.. Ismin neydi.? Yoksa sana görevli kız diye mi sesleneyim istersin?" dalga geçiyordu, bana ısınmış gibiydi kafayı yiyecektim o kadar tatlıydı ki.?!
"Ah tabi ya.. Benim ismim De-Seul" "De? Galiba Türkçe'de de isimler böyle oluyor.. Memnun oldum De-Seul benim ismimi biliyorsundur zaten?" Çok güzel işi batırmaya başlamıştım bile.. Suga içeri girdi ve "Diğerleri sorarsa biraz uyuyor olacağım Seul.. Iletirsin görürsen." Evet doğru tahmin etmiştim.. Grubun diğer üyeleri de vardı. Birinden biri mutlaka çakacaktı kim olduğumu.
Oğuz Bey göründü bir anda, grubun lideri RM ile konuşuyordu. Hemen Cansu'nun kolundan çekip kabinlerin arka tarafına götürdüm. "Cansu.! Oğuz Bey seni kargaşa çıkaran ARMY'lerden biliyor..! Ve Suga'ya göre de annemsin! Ne halt edeceğiz?!" Cansu düşünüyor ama bir türlü çözüm yolu bulamıyordu.. Çare bana kalmıştı.!
"Cansu.." bana üzgün gözler ile
"Işte şimdi bittik" dedi
"Hayır! Biz bitti demeden bitmez! Kılık değiştireceksin!"
"Ne yapacağım ne?"
"Kılık değiştireceksin! Konser vaktinin gelmesine sanırım tam olarak.."
saatime baktım ve
"4 saat var.! Eve git ve hemen annenin kıyafetlerinden giyin yüzüne öyle bi makyaj yap ki Oğuz Bey'de seni tanıyamasın!"
"Ya sen?"
"Sen gelene dek taklit yapmaya devam edeceğim.. Sen gelince de bişeyler düşünürüz.!"
Cansu var hızıyla eve koşmaya başladı ve bende kabinlerin ön tarafına geçtim. Bi anda Oğuz Bey önümde belirdi ve
"Seul.. Demek buradasın."
"Oğuz Bey.? Siz neredne çıktınız?"
Güldü ve ciddi bir şekilde
"Haydi saçmalığı bırak. Sahne hazır üyeleri çağır makyaj işleri bitmiştir muhtemelen "
Kafamı tamam mânasında sallayıp üyelerin hepsinin bulundu makyaj yapılan kabine girdim. BTS üyelerini görebiliyordum.! Bu çok güzel bir duyguydu.. RM, Jın, Jımın, V, Jungkook, J-Hope.. Bekle ya Suga neredeydi? Içeri girdim ve
"Ş-Şey Oğuz Bey sizi çağırıyor.. Yani tüm grubu.."
Jımın gülümsedi, tatlı bir eda ile
"Tamam hemem geliyoruz.."
O kadar tatlıydı ki..
Sonra J-Hope bir anda araya atıldı.
"Suga nerede ya?" Jungkook telaşlı bir ifadeyle gözüme baktı ve
"Ona bişey mi oldu?" yine çok telaş yapıyordu iyi niyetli tavşan..
"Hayır hayır.. Nerede olduğunu biliyorum sanırım.. Çağıracağım.!" dedim.
"Sizde o sırada Oğuz Bey'in yanına gidin beklemesin.." üyeler dağınık bir ağızla 'tamam' diye söylendiler..
Bana en son uyuyacağını söylemişti.. O zaman kabinlerde olmalıydı.. Uyuyor olacağını tahmin edip kabinlerden birine girdim ve.. Hayır yalnış tahmin etmiştim.. Uyumuyordu, üsütünü giyiniyordu.. Ben kapıyı pat diye açtım, onu o halde görünce gözlerimin ne şekil aldığı da tahmin edilemez bir derecede değişikti.. Bana bakıp
"Yah.. Seul, sapık mısın?"
Gözlerinin içine bakıp
"Ayh hayır yal-yalnış anladınız amacım o değildi..! Sadece.. Üyeler.. Yok aman ne üyesi Oğuz Bey.. Sizi çağırıyor.!"
Kısa bir kahkaha attı ve
"Konuşamaman bitti mi?"
"Bitti"
"E çıkıcak mısın yoksa bu durumdan memnun muyuz?" diye sırıttı.
"Ne?? Yok yok.?! Ben çıkıyorum.. Çıktım" diye kapıyı çekip çıktım.. Çok utanmıştım ama aklımda da deli sorular vardı.. Bir insan uyuyarak nasıl kas yapabilirdi? Yoksa gizli gizli mi çalışıyordu? Yah.. cidden ben sapıkmıydım niye böyle şeyler düşünüyordum? Hâla kabininin önündeydim ve kalbimin hızını düzeltmeye çalışıyordum biraz uzaklaştım ve çalılardan birinin yanındaki taşa oturdum. Fazla uzun oturmadan ayağa kalkıp taşın etrafında deli gibi dolandım ve
"Gerizekalı.. Gerizekalı!! Pat diye basılırmı bi insanın kabini?!" Asıl tuhaf olan kendi kendime konuşmam değil, kendi kendime Kore'ce konuşmamdı.
"Kapısız köyden mi geldim ben ha? Kapı çalmak denen bi kural varken hemde..! Sapık mısın sen?!"
Oradan bir ses geldi ve bana eşlik etti
"Doğru sapık olmalısın" arkamı döndüm. Bu kişi Suga idi.
Gülümseyerek alaycı bir şekilde
"Bak işte ben söylemiyorum, kendin kabul ediyorsun sapık olduğunu?"
Utanmıştım. Ona fazla yaklaşıp beni iyice sapık sanmasın diye geri çekileyim dedim ama bi anda yerde buldum kendimi.. Neden mi? Çünkü o 'saniyeliğine' oturduğum gerizekalı taşa takılmıştım.. Ben öyle pat diye düşünce Suga hayvan gibi kahkaha atmıştı.
"Taşı mı göremedin sen? Demek cazibeme o kadar kapıldın ha?" gülüyordu..
Sırıttım.. Ayağa kalkmamda yardım etti ve alaycı ifadesiyle
"Bu seferde ayağına takılıp düşme aman."
Şaşırmıştım.. Çünkü grubun yanında olması gerekirken benimleydi..
"Grup.. Onlarla beraber Oğuz Bey'in yanında olmanız gerekiyordu.."
"Tamam, küçük sapık.. Yaşın kaçtı?"
"Benim mi?"
Yürümeyi bıraktı
"Yok kabinlere sormuştum ondan sana bakarak konuşuyorum.?"
"Ah şey pardon.. 18 yaşındayım."
"Peki, konser sonrasında görüşelim."
Daha demin beninle konser sonrasında görüşmek istediğini söylemişti ve bende
"Tamam" kabul etmiştim.. Kabul mu etmiştim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çok Normal Bir Grup: BTS
Fiksi PenggemarSelam, ismim Defne.. Ben 18 yaşında, konuşmayı çok seven bir kızım.. İzmir'liyim, büyük bir korefanı ve ARMY'im.! Annem Dilek, ablam Büşra ve eniştem Baran ile küçük çaplı bir evde yaşıyorum... Ha ablam dediğime bakmayın abi yokluğunu hissettirmez...