Güven Veren Biri..

49 3 0
                                    

Defne.?!" sesler yükseliyordu. Bu Cansu'nun sesiydi.. Bana sesleniyordu.! Ben o ara Suga'nın gözlerine dalmıştım ki Cansu'yu duyamayacağım kadar güzellerdi.
"Biri bağırıyor.! Sen Türkçe bilirsin... Bu Türkçe mi?"
Korkmuş olmalıydı.. Galiba yardım çığlığı sanmıştı ama aslında beni arayan bir Cansu'nun sesiydi.
"Ah hayır hayır kötü bişey değil. Annem bana sesleniyor."
"Annen sana isminle seslenmiyor mu?"
"Ah.. Ismimle seslenir.."
"O zaman bu ne? Defne diye sesleniyor.?"
"Ayh anlasana işte neden beni zorluyosun?!" yüksek bir sesle, bağırarak söylemiştim ve Suga'da aynı sesle cevap verdi.
"Aish.. Sen anlatmadıkça nasıl anlayayım manyak kiçibe!!?"
Ses düzeyim normal bir hâl aldı
"Ayhh.. O benim Türkçe ismim.."
Ve o da ses düzeyini indirdi
"Anlatmak zor değilmiş ha??"
Aslında çok zorlanmıştım, gerçekten kalbim farklı atıyordu ve bu Suga ile ilk kavgamızdı denilebilir. Biz birbirimize sert ve alacaklı gibi bakarken Cansu aniden çalılarda belirdi.
"Def-Seul.."
Cansu'ya baktım
"Bi foyamız kalmadı merak etme."
Cansu korkmuş bir şekilde bakarak
"Ne yani herşeyi öğrendi mi??!"
"Ne? Hayır.?! Allah korusun manyak!"
Suga'ya döndüm..
"Bu Defne ismini.. Oğuz Bey'in yanında söylemeyin lütfen?"
"Peki.. Tek bir şartım var ama.!"
"Neymiş?"
"Benimle resmi konuşmayı kes.! Sinirimi bozuyor bu.!"
Gülümsedim..
"Peki.. Ama? Neden?"
"Çalışanlar genelde benden büyük olurdu.. Ve benimle o kadar resmi konuşmazlardı.."
Gerçek nedenim bu olduğunu yememiştim ama yemiş gibi yapacaktım
"Peki."
Cansu bana bıkkın bir şekilde bakarak
"Al işte giydim.. Ama bunlar çok bol be.?"
"O makyaj ne gerizekalı seni görünce korktuğum kadar şu önümde duran adamı görünce korkmadım.!"
"Onun bi ismi var??"
"Ismini söylersem ondan bahsettiğimizi anlayacak da ondan Ismini söylemiyorum..!"
"Tamaam yeter bu kadar.."
Cansu kolumdan tutarak çekiştirdi.
"Cansu dursana mal Suga ne olacak?"
"Ayh doğru tamam.. Onu hallet öyle gel."
Suga'nın yanına gittim.. Bana bakarak
"Annen beni unuttu sanırım? Unutulacak adam mıydım ben be?!"
Güldüm..
"Özür dilerim.. Seni grup bekliyordu..  Hatırlatmama gerek var mı?"
"Peki peki.. Konserden sonra yanıma gelecektin? Hatırlatmama gerek yok değil mi?"
Çok espritüel bi insandı.. Güldürüyordu..
"Biliyorum.. Zaten unutabileceğim birşey değil."
Kolumu dostani bir şekilde sıvazladı
"Iyi.. Konser çıkışı görüşürüz.?"
"Görüşürüz.."
Çok geç gitmişti.. Benim yüzümden çok geç gitmişti.. Korkuyordum.. Hiç korkmadığım kadar. Ya ona çok kızarlarsa diye ödüm patlıyordu.. Cansu'nun yanına koştum
"Cansu.."
"Ne?? Yine ne oldu??"
"Yoongi'yi bu şekilde göndermemeliydim.. Yanında gitmeliydim.."
"Neden?"
"Ya ona geç gittiği için kızarlarsa? Benim yüzümden geç gitti?"
"Ya sen başıma bela mısın?"
"Ya kanka kusura bakma seni bu makyajla ciddiye alamıyorum.. Hem sen isminin Yoongi olduğunu nereden biliyordun?"
"O kadar da mal değiliz kanka.! Yanında Suga vardı ve o gitti.. Sen de onu bu şekilde göndermemeliydim dedin.!"
"Ben anlamazdım sanırım.."
"Ablan çok zeki bebeğim.."
Gülüştük ve Cansu' yu hızla dürttüm
"Ne?? Ne var?"
"Suga'yı yalnız bırakamam hadi gidelim.!"
Cansu daha ağzını açamadan kolundan çekmiştim bile..
Oradaydılar.. Oğuz Bey'in önünde..
Cansu beni ikna etmeye çalışıyordu..
"Bak işte gördün iyi..? Hadi gidelim!"
"Olmaz.. Ne konuşuyorlar duymam lazım yürü!!"
"Ya manyak mısın?!"
Cansu'yu önden iteledim ve annesinin topuğu fazla gelmiş galiba.. Tae'nin üzerine devrildi.
Tae, Cansu ile yerde ben ise Suga'nın yanında duruyordum.
Tae yine konuşuyordu düştüğü yerde..
"Üzerime ne attınız.? Böyle şaka mı olur ölüyordum?"
Cansu arkasına dönüp kimin üstünde olduğuna bakındı.. O anda Tae'den bir çığlık geldi..
"Yahh!! Bu ne böyle?? Böyle korkunç görünebilmek için uğraştın mı?? Yanımda hayaletler bulunsa seni görünce korkudan kaçarlardı???!"
Üyeler gülüyor, Cansu anlamıyordu. Sonunda Cansu'dan da ses çıktı
"Ne bağırıyo bu? Ne konuştu o kadar?"
Oğuz Bey şaşkınlıkla bakıyordu..
Ben Oğuz Bey'e baktım
"Ah şey..  Annem.."
Oğuz Bey tuhaf bakışlarını Cansu'dan çevirip bana baktı..
"Annen mi? O mu??"
Şaşkınlığını gizleyerek sahne tasarımcılarının yanına gitti. 
Cansu ve Tae ayağa kalktı..
Suga yanıma gelip kulağıma
"Konser çıkışına kadar dayanamadın mı hasretime?"
"Hayır.. Özlediğimden değil..  Sadece benim yüzümden azar yemeni istemedim.."
"Bahanelerden boğuluyorsun.. Kabul et dayanamadığından geldin sapık prenses."
"Sapık prenses?? Yanlışlıkla oldu neden anlamıyorsun??"
"Elime dalga geçme fırsatı gelmiş.. Ha yanlışlıkla ha bilerek.. Bu fırsat elimdeyken sadece fırsatımı değerlendiririm."
Biz böyle konuşurken Tae'de Cansu ile irtibat kurmaya çalışıyordu ama Cansu anlamıyordu..
Yanlarına gittim.. Cansu bana baktı ve
"Bu manyak 2 saattir küfür mü ediyor anlamadım çevir bana şunları..!"
Güldüm..
"Korece anlanıyor herhalde" diye suratını astı Tae..
Suga Tae'ye yaklaştı ve
"Tae o kadın Seul'ün annesi kafana denk biri değil.."
Tae şaşkınlıkla
"Ahjumma mıydı o? *Korece'de Teyze*"
Suga gülümsedi
"Eğer çok istersen konuş.." sırıttı ve konuşmaya devam etti
"beraber örgü falan örersiniz?"
Tae Suga'ya içinden küfür yağdırır gibi bakıyordu..
Cansu'yu kenara çektim.. Cansu bana sinirli bir şekilde
"Ne dedi o değişik çekik benim hakkımda?"
Güldüm
"Hiçbirşey.. Ama grubun diğer üyeleri bize Tae kadar çabuk ısınabilecek mi emin değilim."
"Emin olamazsın zaten sen Defne'sin.."
"Mal mal esprilerini Tae'ye sakla!! Sana bayağa ısınmış gibi!!"
"Hey!! O değişik çekikle beni mi yakıştırdın sen?! Sende Suga ile sevgili gibisin bayağa.. Anlamıyorum diye Korece konuşarak mı sevgili oldunuz??"
"Cansu!!"
"Sen başlattın.."
Oğuz Bey geldi ve gruba
"Sahne zamanınıza 2 saat var hazırlanın"
Suga yanıma geldi..
"Şimdi sadece 6 saat bekleyeceksin.. Dayanabilir misin??" sırıtıyordu..
"Iyi şanslar.. Umarım sakatlanmazsın!"
"Kesin içinden kolun kırılsın diye geçirdin! 'Umarım sakatlanmazsın' dan bunu çıkardım"
Gülümsedi..
"Konser çıkışı görüşürüz sapık prenses."
Diğer üyelerin yanına gitti. Tae yanıma gelip
"Size inanmıyorum.."
Şaşkınlıkla Tae'ye baktım
"Ne açıdan inanmıyorsunuz?"
"Onun senin annen olmasına imkan yok! O çok genç duruyor.. Hem bir anne olsaydı yerdeki çiçekleri izlemek yerine kızının yanında dururdu.!"
Tae sandığımdan daha zekiydi..
"Annem bana çok güvenir.. Çiçekleri de çok sever ondan orada o.."
"Bi anne güvensede güvenmese de kızının yanında durmak isterdi.."
Sustum.. Çünkü söyleyebilecek birşeyim yoktu..
"O senin annen değil, sende bir görevli değilsin değil mi?"
Şaşkındım.. Bu kadar çabuk öğrenebilmesi beni hem şaşırtmış hemde korkutmuştu
"Adın ne?"
"Defne.."
"Peki ya sahte annenin?"
"Cansu.."
"Siz kardeş misiniz peki?"
"Biz.. Kardeş değiliz ama yakın arkadaşız.. Tıpkı kardeş gibi.."
Bizi söyleyeceğini düşünüyordum.. Işte şimdi bitmişti..
"Defne.. Yaşınız kaç?"
"..şey 18"
"Tamam.."
"Lütfen kimseye söylemeyin.. Lütfen lütfen.."
"Söylemeyeceğim.."
"Bizim amacımız kötü değ-Efendim??"
"Söylemeyeceğim.."
"Gerçekten mi?"
"Evet, gerçekten söylemeyeceğim ama karşılığında küçük bir iyilik isteyeceğim.."
"Peki, peki çok teşekkür ederiz.. Istediğiniz bir iyilik olsun!!"
"Şu an isteyeceğim iyilik sayısı iki oldu.."
"Peki..?"
".. 1.'si benimle ikinizde resmi konuşmayacaksınız.. 2.'si bana Türkçe öğreteceksin.. 3.'sü bu sırrını gruba anlatacağız, onlardan birşey saklamayı sevmiyorum.. Ay 3 taneymiş.."
Güldüm..
"Anlatmasak.. En azından şimdilik.."
"...Ayh.. Tamam ama.. Söyleyeceğiz tamam mı?"
"Tamam.. Söz veriyorum..!"
Gülümsedi..
"Pekii.. Ama şimdi hazırlansam iyi olur.. Sonra konuşuruz.. Cansu ile Türkçe öğrenince daha iyi konuşabileceğimi düşünüyorum.."
"Sen.. Cansu ile konuşabilmek için mi öğreniyorsun.."
"Yani.. Sayılır.. Sadece ne konuştuğunuzu anlamak istiyorum.."
Gülümsedi ve masumca el sallayıp gitti..
Artık sırrımızı bir kişi daha biliyordu.. Korkutucu, ama aynı zamanda güven vericiydi..

Çok Normal Bir Grup: BTS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin