Remus, dolunay gecesinin verdiği yorgunlukla gözlerini revirde açmıştı. Kendini revire nasıl atmış onu da bilmiyordu ya... Yine yüzünde, kollarında, göğsünde yeni bir sürü yaralar oluşmuştu. Yüzündeki yaraları da bir şekilde örtemediğinden çevrede fazlasıyla dikkat çekecekti. Madam Forrester ilaçlarla yaraların acısını dindirse de izi kalıyordu. Sonu biraz felsefik oldu ama bu doğruydu. Şimdi James,Sirius ve Peter gelip bu yaralar da neyin nesi deyince ne diyecekti onlara ? Aklında uçuşan fikirler arasında en mantıklısı bir uyurgezer olduğunu söylemesi idi. O zaman neler yaptığımı hatırlamıyorum bahanesiyle yırtardı.
"Her dolunay sonu böyle mi oluyor ?"
Madam Forrester bunu fısıldayarak sormuştu. Kendisi Remus'un durumunu biliyordu ki bilmeye hakkı olan kişilerin başında geliyordu. Her dolunay sonrası revirde uyanacaksa veya uyanmaya çalışacaksa bunun sebebini Madam Forrester elbet bilmeliydi.
"Bazen yani nadir de olsa hafif geçebiliyor ama genellikle böyle. Aslında şimdiki durumum iyi sayılır. Ben bunun daha şiddetlisini de gördüm"
Birden, revirin kapısı çalınmadan üç kişi bodoslama içeri daldı. Kim oldukları tahmin ediliyordur elbette.
Peter duyduklarını pekiştirerek ilk soruyu ortaya attı.
"Orta,hafif,şiddetli derken ne bu ya ? Deprem oldu da şiddetini mi ölçüyorsunuz ?"
Remus o an kendini "Ben zaten depremin ta kendisiyim" diye düşünmekten alıkoyamadı.
"Deprem falan olduğu yok sadece Madam Forrester acımın şiddetini sordu o kadar"
Remus'un bu soğuk cevabı üç arkadaşı da bir tedirginliğe sürükledi. Ayrıca daha yaraların nedenini de sormamışlardı. Madam Forrester ortamdaki gerginliği anlayıp başka kişilere bakmaya gitti ve James muamma olan soruyu sordu
"Bu yaralar da ne Remus ? Büyük bir savaştan çıkmış gibisin."
"Büyük bir iç savaş" diye düşündü bu sefer Remus.
"Sorun yok ya. İşin açıkçası şu ki... Uyurgezerliğim var . Bu olay bayadır var ki eski yaraların nedenini merak ediyorsanız sebebi de bu "
"Sen gece farkında olmadan asa veya herhangi bir kesici alet ile kendini mi deşiyorsun !"
Bunu ortaya atan Sirius olmuştu. En mantıklı düşüncelerden biriydi . Gerçi Remus, Sirius'a haksızlık etmek istemese de ve tanışmalarının üstünden birkaç gün geçmesine rağmen en iyi öğrendiği şeylerden biri "Sirius ve mantık" kelimesini aynı cümlede kullanmamaktı. Gerçi kendisi de onun yerinde olsa öyle düşünürdü herhalde.
"Gece ne yaptığımı bende bilmiyorum. Muggle dünyasında uyurgezerlik için ilaçlar var. Madam Forrester'da bazı ilaçlar hazırlıyor ama olduğu kadar işte. Gece herhangi birinize de zarar vermem korkmayın. Bu daha çok kendim için geçerli"
Yani bir nevi haklıydı da. "Kendim için geçerli" Aslında o an yanında biri olsa direk ona saldırırdı. Bu da yalan kısmına giriyordu . Zaten kimseye saldıramadığı için kendine zarar veriyordu ya...
"Remus, senden tabi ki korkmayız bunu aklından çıkart da şu an korktuğumuz tek şey seni bir gün burada cesedini görmemiz. Merlin korusun ..."
Peter, James'in omzuna kolunu atıp ortamı yumuşatmayı denedi . James,Ceset falan deyince herkes gerilmişti çünkü.
"James sende muggle dünyasında korku kitabı yazmak için doğmuşsun ha. Ne ara olayı cesede,ölüme bağladın ya ? "
Şu an herkes, Remus'un bu yalanına inanmıştı. İşte Remus'un kendinden nefret etmesine bir sebep daha eklenmişti. "Bu kadar iyi yalan söylediğim için kendimden nefret ediyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts'ın Belalıları - Çapulcular
FanficBir insan hem yakışıklı , hem zeki , hem de karizmatik olamaz der mugglelar . Fakat bu söz büyücülerde pek etkili olmuyordu belli ki Zaten hem yakışıklı , hem zeki , hem karizmatik olmak yeterince zorken Hogwarts'ın belalılarından olmak daha da bir...