Uzun Bir Yolculuk

821 50 12
                                    

Sırayla hepsi yerlerine oturdular. Hepsi çok heyecanlıydı. Albus’un aklında hala pek çok endişe vardı. James her zaman Hogwarts’taki komik anılarından bahsederdi. Fakat Albus, James’e Hogwarts’ın nasıl bir yer olduğunu sorduğunda James, “Sana anlatmıştım, güzel yanları var fakat.. Çok tehlikeli profesörler de var. Mesela Profesör Longbottom’a çok dikkat et. En ufak bir hata yapsan sana kızar ve sana 20 parşömen cezası verir. Yapmadığında ise seni tüm ders boyunca dolaba kapatır.” Demişti.  Albus her ne kadar ağabeyine inanmasa da içinde her zaman bir parça korku kalmıştı. Tüm bunları aklından geçirirken kompartımanlarının önüne, içine “Bertie Bott’un Binbir Çeşit Şekerlemeleri” ve Çikolatalı Kurbağa doldurulmuş şeker arabasını sürükleyen, yaşlı ve sevimli bir kadın geldi. Kadının ağırmış saçları pembe puantiyeli bir saç bandıyla sarılmıştı. Tatlı fakat yorgun bir sesle tüm koridora doğru, “ Şeker isteyeen ?” diye bağırdı. Daha sonra kafasını kompartımana doğru eğdi ve, “ Siz çocuklar, şeker ister misiniz ?” diye sordu. James yerinden kalktı ve elini cebine sokarak, “ Bir tane uzun sakız lütfen.” Dedi. Sakızın paketini açmaya çalışırken Albus ve Rose’a bakarak, “Bir şey ister misiniz çocuklar?” diye sordu. Rose cılız sesiyle, “Hayır, sağol James. Midem bulanıyor.” Dedi ve midesinin etrafını kollarıyla sıkıca sardı. Albus ,James’in teklifini tam reddedecekken aklına annesinin cebine koyduğu avuç dolusu Galleon geldi ve yavaşça ayağa kalkarak, “İki Çikolatalı Kurbağa.” Diyerek parayı kadına uzattı. Kadın parayı aldı ve, “ Al bakalım.. İki adet Çikolatalı Kurbağa. “ diyerek paketleri Albus’a uzattı. Şimdi Albus da kendi paketiyle oynuyordu. Ambalajı çıkardı ve kutuyu açtı. “Severus Snape”  diye mırıldandı. Aklında yeniden seçileceği bina hakkında sorular dönmeye başlamıştı. James onun bu haline bakarak kıkırdamaya başladı. Tam o sırada kapıda sapsarı saçlı bir kız belirdi. Kızın saçları düzenli bir şekilde arkadan toplanmıştı. Kocaman kahverengi gözleri ve yüzüne yayılmış kocaman gülümsemesiyle James’e bakıyordu. Birkaç saniye kadar sonra James de onu fark etti ve, “Eva!” diye bağırdı. Hemen kıza doğru ilerledi ve birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar. Rose’un ilgisi Eva’ya kaymıştı. James onu anlattığında da zihninde aynı böyle canlanmıştı. Birden karın ağrısını unuttu ve iri gözleriyle Eva’yı süzmeye başladı. Gerçekten güzel bir kızdı. James’le Eva ayrıldılar. İkisinin de yüzüne kocaman bir tebessüm yayılmıştı. James onları tanıştıran bir şekilde, “Rose-Albus, bu Eva. Eva, bu Albus Severus. Benim kardeşim ama biz ona genelde Albus veya All deriz. Bu sene ilk senesi. Bu da Rose. Kuzenim. Onun da ilk senesi. Çocuklar, Eva size bahsettiğim arkadaşım. Babamın anılarında bize bahsettiği Ravenclaw’lı Luna’yı hatırlıyor musunuz ? Hani Slug Kulübü’nün balosuna beraber gittiği ve en iyi arkadaşlarından biri.. İşte Luna, Eva’nın annesi. “ dedi. Albus şaşırmış gözleriyle Eva’ya bakarken, “Babamın söylediğine göre Luna’nın gözleri renkliydi. Ayrıca Luna saçlarını açık bırakırdı.” Dedi. Eva rahatça güldü ve, “ Sanırım bu yönlerimden babama benzemişim Albus.” Dedi. Albus gülümseyerek karşılık verdi, “ Hangi binadasın Eva Scamander ?” . Eva içtenlikle, “Gryffindor’dayım ve bana Eva demelisin Albus.” Dedi. Albus trene bindiğinden beri ilk kez bu kadar mutlu görünerek, “O halde sen de bana All demelisin Eva. “ dedi. Eva gülümseyerek, “ Seninle iyi anlaşacağız All.” Dedi ve Rose’a elini uzattı. Rose da ona elini uzattı ve el sıkıştılar. Rose utangaç bir şekilde, “Merhaba” dedi. Eva; Rose’a gülümseyerek, “Merhaba Rose Weasley.” Dedi. “ Seni kuzeninden çok duydum. Söylediğine göre oldukça akıllı bir kızmışsın.” Diye ekledi. Rose kocaman bir şekilde gülümseyerek, “ Her zamanki James. Şey Eva.. Eva dememde sakınca yok değil mi? Fantastik Canavarlar Nelerdir Nerelerde Bulunurlar’ı okudun mu ?” diye sordu. Eva, “ Tabi ki yok. Aslında kitabın yazarı ,babam Rolf’un dedesidir” . Rose kocaman gülümseyerek , “ Newt Scamander, öyle değil mi? Oldukça benziyorsun.” Dedi. Eva da bu gülümsemeye karşılık verdi ve gözlerini pencereye doğrulttu, “ Hogwarts’a gelmemize az kaldı. Bence hepimiz giyinsek iyi olacak.” Dedi. Albus hemen atıldı, “ Ve.. Eva ?” . Eva bakışlarını Albus’a çevirdi, ”Evet Albus ?”. Albus tereddütle sordu, “ Profesör Longbottom’ın taş yürekli bir hoca olduğu ve yaramazlık yapanları dolaba kapattığı doğru mu ?” . Eva gözlerini kocaman açarak ve alnını kırıştırarak, “Eğer James gibi bir haylazın sözlerini dinleyecek kadar safsan.. Neden olmasın? “ dedi ve tek gözünü kırparak kompartımandan çıktı .


Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar Potterhead arkadaşlar ! Açıkçası yazmaya hevesim pek kalmamıştı çünkü pek yayılamadı wattpad'de hikaye ve beklediğim rağbeti göremedim fakat yine de yorumlarını esirgemeyen arkadaşların sözleri beni çok ama çok mutlu etti. Oy veren, yorum yapan, hatta okuyan herkese teşekkür ederim yine de. Hikayeyi buradan yayımlamayı durduracaktım ama bir okuyucunun mesajı tekrardan yazmaya teşvik etti beni. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Kucak dolusu sevgilerle...

Albus Severus Potter ve MaceralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin