Bir Karar ve Bir Açıklama

393 17 10
                                    

Albus çok heyecanlanmıştı. James'i iterek geçmeye çalıştı fakat James durduğu yerden bir santim bile kıpırdamadı. Üstüne üstlük elini beline koyarak, "Evet, dinliyorum." Dedi sinir bozucu bir şekilde. Albus'un yüzü kızarmıştı, "Sana bir açıklama falan borçlu değilim James. Şimdi yolumdan çekil lütfen !" dedi sinirle. James çok ciddi bir şekilde, "Slytherin olsun ha? Gryffindor'a ne oldu?" dedi. Albus,"Bana hesap soramazsın James ! Şimdi çekil yolumdan !" dedi. İstemsiz bir şekilde gerilmişti ve sesi tuhaf çıkmıştı. James, Albus'a yaklaştı ve kulağına doğru, "Bak Albus, Slytherin'e seçilen büyücüler kötü kalpli büyücülerdir. Eskiden çoğu da Voldemort'u destekleyen büyücülerdendi. Slytherin'e seçilmek iyi bir şey değil. Hele Slytherin'e seçilmeyi istemek hiç iyi bir şey değil. Özellikle de soyadın Potter'sa Slytherin'e seçilmeyi istemek hiç hiç iyi bir şey değil." Diye fısıldadı. Albus iyice sinirlenmişti. James kimdi ki ona hesap soruyordu? Bu kendisinin kararıydı. Kendi kararlarını verme özgürlüğüne sahipti. Bu sözler üzerine iyice sinirlenen Albus, "Dinle James; bu benim kararım ve beni tanıyan insanlar, benim kötü olmadığımı bilirler. O akşam bilerek Slytherin demedim. Bir anda ağzımdan çıkıverdi. Bir içgüdü gibiydi ve nedenini bilmiyorum. Aslına bakarsan önemli de değil ! Ben Slytherin'i seviyorum. Binamı seviyorum. Belki de benim kaderim budur. O akşam beni Slytherin demeye iten şey, belki de kaderdir ha? Söylentilere gelince, umurumda değil ! Evet, Slytherin'e seçilen büyücüler genelde kötü büyücüler oluyordu. Fakat eskidendi. Artık iyi insanlar da seçiliyor. Voldemort, Slytherin'in adını kirletti ve ardında pek çok rivayet bıraktı. Fakat biliyor musun? Ben bu ismi temizleyeceğim. Davranışlarımla, yaptıklarımla Slytherin'in adını temize çıkaracak ve bu rivayetleri sonlandıracağım! Ben zoru başaracağım James ve sırf Slytherin'li olduğum için bana eskisi gibi davranmazsan bu senin seçimin !" dedi. Tam gidecekken James yolunu kesti ve kardeşine sarılarak, "Üzgünüm Albus. Üstüne fazla geldim. Dediğin gibi, bu senin seçimin ve sen hangi binayı seçersen seç senin yanındayım. Hangi binada olursan ol, başarılı olacaksın. Buna inanıyorum. Olmasan bile her zaman seninle olacağım. Çünkü hep benim küçük kardeşim olarak kalacaksın. " dedi. Albus da James'e sarıldı. İçini tamamen boşaltmıştı ve çok daha iyi hissediyordu. James'in onu anlamasına çok şaşırmıştı. Aniden James geri çekildi ve, "Biçim Değiştirme'ye geç kalacağım ! Sonra görüşürüz All !" diye bağırarak koşmaya başladı. Albus da hemen kendine geldi ve derse yetişmek için koşmaya başladı.


Bahçeye vardığında Hagrid henüz gelmemişti. Hagrid insanlara göre oldukça büyük, devlere göre de oldukça küçüktü. Çünkü Hagrid'in babası insan, annesi ise devdi. Tüm bunları düşünürken Scorpius'un, yanında sıkıntıyla durduğunu fark etti. Ayağıyla toprağı eşelediği yere bakıyordu. Albus merakla, "Bir şey mi oldu Scorpius ?" diye sordu. Onun için endişelenmeye başlamıştı. Bugün nedense durgun ve sessizdi. Scorpius, "Ne olabilir ki?" diye sordu sıkıntıyla. Albus, Scorpius'un zor bir gün geçirdiğinin farkındaydı. Yavaşça, "Bilemiyorum. Bugün biraz durgunsun. Bir şey mi oldu ?" diye sordu tekrar. Scorpius rahatsızca Albus'a baktı ve, "Biliyorsun, soyadım. Utandığımdan değil ! Asla utanmam ! Soyadımla gurur duyuyorum ! Fakat... İnsanlar beni tanımadan yargılıyorlar. Öğretmenler bile. Bugün Profesör Vector'un dersinde, neredeyse sorduğu tüm sorulara el kaldırdım. Fakat o bir kez bile beni kaldırmadı. Ayrıca diğer binalardaki insanlar, onlarla konuşmaya başladığımda veya herhangi bir şekilde konuya dahil olduğumda garip davranıyorlar. Beni yakınlarında istemiyorlar. Benimle arkadaş olmak istemiyorlar. Babamı seviyorum, fakat onun zamanında yaptığı hataları sanki ben yapmışım gibi davranıyorlar. Bu kötü bir şey Albus. Bundan rahatsız oluyorum..." dedi. Albus, Scorpius'un böyle düşündüğünü bilmiyordu. Fakat itiraf etmeliydi ki bazı çocukların ona karşı davranışları gerçekten kabaydı. Bunu kendi gözleriyle görmüştü. Scorpius'a ne diyeceğini bilemedi. Önüne döndü ve bir süre düşündükten sonra, "Biliyor musun Scorpius, onlar seni kaybediyorlar. Onlar kalın kafalı insanlar. Sırf biz Slytherin'deyiz veya ailemiz daha önce kötü şeyler yapmış diye bize kötü davranmaları onların kaybı. Onları umursama. Çünkü ben de öyle yapacağım. Biliyorum, kolay bir şey değil ama böyle yapmak en doğrusu. Profesör Vector'a gelince, bence bu sadece bir tesadüftü. Olmasa bile elini her soruda kaldırmaya devam et. Elbet bir gün kalkarsın. " dedi gülümseyerek. Scorpius da Albus'a gülümsedi ve kendine güvenli bir sesle, "Biliyor musun, bu dünyadaki en iyi arkadaşsın Albus. Seninle arkadaş olduğum için çok mutluyum." Dedi. Şimdi Albus'un yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Albus ve Scorpius ders başlayana kadar sohbet ettiler. Daha sonra kocaman gövdesi ve uzun sakallarıyla Profesör Hagrid geldi ve herkese kocaman gülümseyerek, "Ben Rubeus Hagrid. Sihirli Yaratıkların Bakımı dersine giriyorum. Bu senenin konuları çok zevkli. Bu yüzden, ee... Derslerde kesinlikle çok eğleneceğiz. Evet ! Öyleyse... Başlayalım !" dedi. Heyecanlandığı her halinden belli oluyordu. Kulübesinin yanından, içine yapış yapış ve hareketli bir şeyler doldurulmuş olan üç kovayı aldı ve, "Beni takip edin !" diye bağırdı. Kovanın içindekileri görenler kendi aralarında iğrentiyle konuşmaya başladılar. Tüm sınıf Yasak Orman'ın girişinde durdu. Hagrid gür sesiyle, "Buraya gelin ! Kovanın içindekilere bakın ! Herkes görebiliyor mu? Güzel.. " diye bağırdı. Daha sonra, "Bu kovanın içinde ne olduğunu bilen var mı?" diye sordu. Ravenclaw'lardan orta boylu, sevimli bir kız elini kaldırdı. Davranışlarından, oldukça burnu havada olduğu anlaşılıyordu. Hagrid, "Kalkanlar, kendilerini de tanıtsınlar. Evet, sen." dedi kızı işaret ederek. Kız hızla, "Adım Isabella Giller. Kovanın içindekiler Padok Dikendil. Padok'ların iki çeşidi vardır. Birisi Dikendil, diğeri ise Salgıderi'dir. Dikendil çeşidinin özelliği, adında da bahsedildiği gibi dikenlerle dolu bir dili olmasıdır. Padok Dikendil'in dili bir kez derinize değdiğinde, tüm vücudunuzda tedavisi gerçekten çok zor olan yaralar çıkmaya başlar. Bu yaraları gidermek için Akçaağaç kökü gerekir. Bu kökten yapılacak iksirin hazırlanması yaklaşık üç hafta kadar sürer. Padok Salgıderi ise çok hareketli ve küçüktür. Bu tür Padok'lar çok tehlikelidirler. Hızlarından dolayı onları görmek neredeyse imkansızdır. Gözünüzden, ağzınızdan, kulağınızdan veya burun deliklerinizden vücudunuzun içine girmeye çalışırlar ve girdiklerinde vücudunuza bir salgı bırakırlar. Bu salgıyı bıraktıktan sonra hayatta kalmaları..." . Hagrid kocaman gülümseyerek, "Bunu sonraki derslerde göreceğiz Bayan Giller. Anlaşılan bu konuda çok şey biliyorsunuz." Dedi. Isabella lafını tamamlayamamanın verdiği üzüntüyle kollarını göğsünde birleştirdi ve yeniden dersi dinlemeye başladı. Scorpius ve Albus aynı anda birbirlerine baktılar ve, "Çok bilmiş." Diye mırıldandılar. Daha sonra da oldukları yerde sessizce gülmeye başladılar. Taa ki Hagrid neşeyle, "Eee, ilk önce kim onları beslemek ister ?" diye sordu...

Evet arkadaşlar, bu bölüm elimde stoklanmış bölümlerin sonuncusuydu. Bundan sonrasını yeniden yazmaya başlayacağım, umarım şu ana kadar okuduğunuz bölümlerden farklılık göstermez dil ve anlatım açısından. Bu arada buradan Potterhead'lere önemli çağırı; Harry Potter üzerine bir sayfam olduğunu ve paylaşıma ara verdiğimi söylemiştim fakat sayfayı yeniden aktif olarak paylaşıma açmaya karar verdim ve bir yarışma düzenliyorum. Birincimiz ödül olarak "Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar" veya "Çağlar Boyu Quidditch" kitaplarından kendi seçtiği bir tanesinin Türkçe basımına kavuşuyor. Detaylar için: https://www.facebook.com/185417704864630/photos/a.185528928186841.45525.185417704864630/871890749550652/?type=1

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Albus Severus Potter ve MaceralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin