Hogwarts'a Gelirken

606 48 6
                                    

James, Eva’nın arkasından gözlerini devirerek baktı. Albus ise Eva’nın lafına kahkahalarla gülmeye başladı. James , “ Kapa çeneni All. “ dedi. Rose da Albus’a katıldı ve beraber katıla katıla gülmeye başladılar. James ikisine de kötü kötü baktı ve yerine oturdu. Rose, “Anlaşılan bazıları cevabını aldı Albus.” Dedi gülerek. Albus daha da gürültülü gülmeye başladı. James ise koltuğundan kalkarak Rose’un saçını şiddetle çekti. Rose, “Ahh!” diye haykırdı. Albus James’i koltuğuna itti ve Rose’a doğru atıldı “Rosie ! İyi misin? Yaptığını beğendin mi James ?” dedi şiddetle. Şimdi James de telaşlanmıştı. Olduğu yerden kalkarak Rose’un yanına oturdu ve , “Rose ? Rose ? … Rosie ? Üzgünüm.” Diye telaşla sıraladı. Rose birden bire iyileşerek taklidine ara verdi ve, “Bunu Profesör McGonagall’a anlatman gerekebilir James.” Dedi. Bunun üzerine Rose’la James kavga etmeye başladılar. Albus ise onlardan uzak bir köşeye oturdu ve camdan dışarı bakmaya başladı. Eva’yı düşünüyordu. Gerçekten iyi bir kıza benziyordu. Acaba James’le ne kadar süredir arkadaşlardı? Birden havanın karardığını fark etti ve James’le Rosa’a aldırmadan, giyinmek için kompartımandan çıktı. Koridor bomboştu. Hava iyice karardığı için trenin koridorlarındaki lambaları yakmışlardı. Bir süre camdan dışarı, zifiri karanlığa baktı. Aniden camda bir insan silueti gördü ve sıçrayarak arkasını döndü. Arkasında bir şey göremeyince yorgunluktan hayal gördüğünü düşündü ve yeniden önünü dönüp cama bakmaya başladı. Aslında dışarısı o kadar karanlıktı ki bir şey göremiyordu. Sadece arada hareket eden şeyler görüyordu. Bunların bitki olduğunu umarak gözlerini iyice açtı ve camda yine bir insan silueti gördü. Yeniden olduğu yerde sıçradı ve arkasını döndü. Fakat arkasında yine bir şey yoktu. Artık iyice kızmaya başlamıştı kendisine. Bu kadar korkak davranmamalıydı. Artık büyümüştü. On bir yaşına gelmişti ve ne zamandır gitmeyi heyecanla beklediği okula gidiyordu. Silkindi. Biraz daha olgun davranmalıydı. Babası gibi cesur olmalıydı. Zamanında babası da bu kompartımanlara oturmuştu, bu okula gitmişti.. Üstelik onun ailesi yanında bile değildi. Babası gibi olmalıydı. Cesur olmalıydı. İnsanlar her ne kadar artık babasının anlattığı hikayelerdeki gibi Potter soyadını duyunca şaşkınlıktan irkilmeseler de hala Potter soyadını duyunca ayrı bir saygı duyuyorlardı ona. Babası bir kahramandı. O da gerektiğinde babası gibi olabilmeliydi. Bir kahramanın çocuğu olmak o kadar kolay değildi. Bu unvanı onurla taşımak gerektiği gibi, ayrıca buna da uygun davranmalıydı. Babası gibi olmalıydı o da. İnsanların cesaretine hayran kalıp, takdir edeceği biri olmalıydı. İçini çekti ve ellerini saçlarının arasında dolaştırdı. Artık cüppesini giymeliydi. Az sonra okula geleceklerdi. Hava da soğumuştu. Ceketine daha sıkı sarıldı, arkasını döndü ve koyu kahverengi saçlı, ince uzun oğlanla burun buruna geldi. Arkaya doğru dengesini kaybetti. Sırtını cama çarptı ve yere düştü, “Tanrı aşkına Sam, ne halt ediyorsun ! “ . Sam kocaman bir şekilde sırıttı, “ Ne zaman karşılaşsak seni yerde buluyorum Albus.” Dedi kısık bir sesle. Bir yandan elini Albus’a uzattı. Albus, Sam’in elini tutmak yerine kendisi kalktı ve tersler biçimde sordu, “ Camda gördüğüm kişi sen miydin ?” . Sam daha çok sırıttı ve , “ Evet. Şekerleme almak için Bayan Ryder’i arıyordum. O sırada koridorda tek başına seni gördüm ve seni biraz korkutmak istedim. Yüzünün rengine bakılırsa işe yaramış.” Diye keyifle fısıldadı. Albus, Sam’in bu laflarına çok sinirlendi ve, “Sen mi ? Beni mi ? Buna ancak gülerim Sam. Ben sadece dışarıda bir şey gördüm.” Dedi. Sam, Albus’un soluna doğru eğilerek arkasındaki pencereye baktı ve inanmadığını belli eden bir şekilde, “Karanlıkta.. Bir şey mi gördün? “ diye fısıldadı. Albus bir bahanesi kalmadığını hissetti ve konuyu kapatmaya çalıştı,” Evet. Çok net göremedim. Sanırım...Otlardı. Hem sen neden fısıldıyorsun ?” dedi. Sam’in yüzü dondu. Biraz duraksadı ve, “Alışkanlık.” Dedi. Bunu söylerken sesini biraz daha yükseltti ama yine de sesini belirli bir derecede tutmaya dikkat etti. Albus bunu fark etti fakat çok da dikkat etmedi. Zaten Sam garip birine benziyordu. İlk gördüğünden bu yana değişmiş gibiydi. Sam konuyu kapatmak istercesine, “Hangi binayı istiyorsun ?” diye sordu. Albus, “Bilmiyorum. Gryffindor sanırım. “ dedi. Daha sonra, “Sen?” diye ekledi. Sam durdu, “Slytherin.” Dedi kendinden emin bir şekilde. Daha sonra düşünür gibi yaptı, “Gryffindor’lular cesurdur, yüreklidir. Yürekli kısmında bir şey diyemem fakat şu ana kadar karşımda pek de cesur değildin.” Dedi sırıtarak. Albus, “Hiç de bile. Onlar refleks.” Dedi saldırgan bir şekilde. Sam içtenlikle gülümsedi, “Bak Albus, iyi bir çocuğa benziyorsun. Seninle arkadaş olmayı gerçekten isterim. Ara sıra sana böyle takılıyorum, fakat beni kibirli biri zannetmeni istemem. Sadece aramızı ısıtmaya çalışıyordum. Sanırım kendimi biraz yanlış tanıttım sana. Evet, insanlara şaka yapmayı severim. Bu yeteneğimi sevmediğim insanlar üzerinde de kullanırım elbette. Fakat seni arkadaşım olarak görüyorum. Umarım sen de beni öyle görüyorsundur ve iyi arkadaş olabiliriz. Doğruyu söylemem gerekirse; senden iyi bir Gryffindor olacağına inanıyorum. Her ne kadar bilmezden gelsem de, Potter soyadını herkes kadar ben de biliyorum. Hangi binaya seçilirsen seçil, binanda çok başarılı olacağına inanıyorum. Şimdi ben kompartımanıma geri dönüyorum. Sen de koşar adımlarla üstünü giyinmeye gidersen, yararına olur. Bundan sonra arkadaşsak eğer, sana bu tavsiyeyi vermem gerekir.” Dedi. Albus cevap vereceği sırada Sam’in çoktan gitmiş olduğunu fark etti ve koridorda öylece kalakaldı.


Merhaba! Yeni bir bölümle tekrardan karşınızdayım. İkinci bölümün birinci bölüme göre acayip düşük vote ve okunma aldığını söylemeden duramayacağım. Uzun aralarla yazdığım için çok da sizi suçlayamıyorum fakat artık okullar da kapandığı için yeni bölümlerin daha hızlı geleceğini söyleyebilirim. Şu anda elimde 6. bölüme kadar hazır var ve eğer birinci bölüm olduğu gibi yorum ve oylar görürsem o zaman haftada 7 bölüm bile yayınlayabilirim artık. Bölümler elimde hazır olarak bulunduğu için hikayeyi uzun zamandır yazmıyorum ve eğer beni taşvik etmezseniz ne kadar yazarım veya devam ettirir miyim emin değilim gerçekten. Yine de oy veren ve yorum yapan tüm okuyucularıma teşekkür ederim. Beni yazmaya teşvik ettiğiniz ve yorumlarınızı okudukça, oylarınızı gördükçe mutlu olmamı sağladığınız için. Umarım hepinizin beğeneceği bir bölüm olmuştur. Buraya kadar okuyanlara teşekkür ederim ve karneleriniz için hepinizi tebrik ederim. Kendinize iyi bakın !!!

Albus Severus Potter ve MaceralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin