Biliyorum bölüm çok uzun oldu ama sonu çok önemli lütfen okuyun. Ayrıca oylamayı da unutmayın. 🖤🖤⚡️
"İşte... bu bilmek istemediğin ilk şey Jungkook."
Neyin içine düşmüştüm ben böyle?
Ф
"O zaman.. iyi geceler." Ona en güven verici gülümsemi sunduktan sonra arkamı dönmüş ve yatağıma uzanmıştım. Yarın neler olacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama iyi şeyler olmayacağı kesindi.
Gözlerimi açmam için alarm veren güneş ışınları ne kadarda rahatsız edici olsa da aynı zamanda huzur vericiydi.
"Günaydın." Kafamı beni izleyen Taehyung'a çevirdiğimde gülümsediğini görmüştüm. Galiba dün konuştuklarımız bana karşı olan güvenini arttırmıştı. Buna çok sevinmiştim.
"Günaydın." Aynı masumiyetle gülümsedim ve giyinmek için ayağa kalktım.
"Kahvaltı az sonra hazır olur. Giyindikten sonra sofraya gel. Bayan Yun herkesin masada toplanmasını istedi." Diyerek odadan çıktı. Ben ise hemen dolaptan eskimiş kıyafetlerimi çıkararak üstüme geçirdim.
Aynaya baktığımda çökmüş olan bedenim kötü olduğumu belli ediyordu. Kaç gündür yemek yemediğimi bilmiyordum bile. Zayıflıktan ölecek gibiydim.
Kendimi hazır hissettikten sonra bedenimi mutfağa doğru hareket ettirmeye başladım. Geçen gün olanlardan sonra kendimde güven duygusu arıyor ama bulamıyordum. O an neden öyle bir şey yapmıştım ki? Kendimi timsahlarla dolu bir suya atmak gibi bir şeydi bu.
Mutfak kapısından sofraya baktığımda Yoongi'nin orda olmadığını anlamam uzun sürmemişti. Onun dışında herkes ordaydı.
"Günaydın." Gülümsermiş gibi yapıp konuştuğumda sofradakiler sanki sinek vızıldıyormuş gibi davranıp beni takmadılar. Bayan Yun ise sadece baş selamıyla yetindi.
Yerime oturduğumda az önce hissettiğim açlıktan eser yoktu. Nedense hiç bir şey yemek istemiyordum. Aklıma hep ondaydı. Acaba ne yapıyor? Bana çok kızgın mı? Ne düşünüyor? Ve daha bir çok soru...
"Jungkook bence bir şeyler yemen gerekiyor. Yoksa zayıflıktan öleceksin." Kafamı gelen sese doğru çevirdiğimde Jin'in konuştuğunu fark etmiştim. Çok iyi kalpli birisiydi. Onca olan şeyden sonra bi tek o ve Taehyung bana iyi davranıyordu.
"Canım istemiyor." Diye geçiştirdim. Cidden aç değildim.
"Ama benim için biraz ye. Burdaki çoğu şeyi senin için hazırladım." Tekrardan gülümseyip ısrar edince onu kıramadım ve ağzıma bir parça peynir attım. Ardından Jin bununla yetinmeyip reçelli ekmeği ağzıma tıkmaya başladı.
Biz bu halimize gülüp aramızda şakalaşmaya başlayınca karşımda oturan Jimin birden ayağa kalkıp mutfak kapısına kadar yürüdü. Bayan Yun ise sadece onun arkasından bakmakla yetiniyordu.
"Sen gelmeden önce bu yetimhane de ki herkes huzurluydu. Fakat sen her şeyi boka çevirdin." Son kez öldürücü bakışlarıyla gözlerimi deldikten sonra hızlı adımlarla odasına doğru hareket etmeye başladı. Ne olduğunu anlayamıyordum. Galiba yaptığım şeyler yüzünden özürdilemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strange Forces Orphanage ф yoonkook
Fanfiction1950 yıllarında gerçekleşen Kore savaşında ailesini kaybeden 18 yaşındaki Jungkook'un tek umudu annesinin ona vermiş olduğu bir sır ve elinde tuttuğu kağıdın üzerindeki adresti. "Tuhaf Güçler Yetimhanesi"