I love you ф

233 54 2
                                    

Taeф

Bu sabah canım kahvaltı yapmak istemediği için yatağımda uzanmış Jimin'i düşünüyordum.

Son zamanlarda yüzüme bile bakmıyordu. Zaten çok fazla konuşan birisi değildim. Genellikle sessizce çevremde olan şeyleri izler ve gelecek hakkında bildiklerimi düşünürdüm. Mesela bir buçuk ay sonra Bayan Yun, Hoseok'a yaptığı bir şey yüzünden çok kızacaktı.

Bunu bilip Hoseok ve Bayan Yun'un suratına hiç bir şey olmayacakmış gibi bakmak beni huzursuz ediyordu. Bu yüzden konuşmayıp içimde yaşadığım şeyleri günlüğümle paylaşıyordum.

Geçen gün giyinirken odama birden Jimin girmişti ve bana anlamsızca bakıp tekrardan çıkmıştı. Jungkook'u aradığını anlamıştım fakat en azından bana günaydın diyebilirdi. Ama o asık olan suratıyla hiç bir şey demeden çıkmıştı.

Önceden yani yetimhaneye ilk geldiğim zamanlarda bana çok iyi davranıyordu. Buraya alışmam için yardım ediyor, kişiler hakkında bilgi veriyordu. Hatta bir keresinde Bayan Yun'dan gizlice yetimhaneden kaçıp bana gizli yerini göstermişti.

O an,onun gözünde değerli olduğumu düşünmüştüm. Çünkü bana orada sırlarını anlatıp sarılmıştı. Ve en önemlisi de tam dudağımdan olmasa da beni öpmüştü. Kalbimin deli gibi attığını hissetmiştim. Hava kararmaya başladığında ise güneşin batışını izleyip yetimhaneye geri dönmüştük.

Başta Bayan Yun olmak üzere herkes bizi merak etmiş ve kızmışlardı. Ama Jimin ile ben sadece birbirimize bakıp gülmüştük. Çünkü o gün o kadar eğlenceliydi ki keyfimizi Bayan Yun'un otoriter sesi bile bozamamıştı.

Fakat olay gecesi Bayan Yun ve Jimin'in sesiyle uyanıp ne konuştuklarını dinlemiştim. Tek duyduğum tokat sesi ve ardından Bayan Yun'un bağırışıydı.

"Sizi kaç defa uyardım Jimin! Burdaki herkes birbirine yasak anlıyor musun!?Yasak!"

Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle silip yayları bozuk olan yatağımdan kalktım ve aklıma gelen fikirle gizlice evden çıkmak için kafamda bir plan oluşturdum.

Zaten herkes mutfakta kahvaltı yapıyordu. Bu yüzden benim dışarı çıktığımı büyük bir ihtimalle anlamazlardı.

Eskimiş siyah,deri ayakkabılarımı giydikten sonra sessizce kapıyı araladım ve parmak ucunda hareket ederek dışarıya adımımı attım. Soğuk hava dalgası titrememe neden olurken güneşe alışık olmayan gözlerim anında kısılmıştı.

Haftalar sonra ilk defa dışarıya çıkıyordum.

Rengarenk olan çiçekler,uzun ağaçlar ve toprak kokusu...

Anında kalbim huzurla dolmuştu. Birden gülümsememe engel olamamıştım.

Hız kesmeden Jimin'in gizli yerine kadar yürüdüm. Aynı zamanda yürürken şarkı söyleyip koşturuyordum. İçimde kaçtığım için kötü bir his olsada yinede mutlu hissediyordum.

Mağaraya benzeyen yere girdiğimde Jimin'e ait olan bir kaç eşya görmüştüm.
Kas çalışmak için kullandığı bir kaç alet,defter ve bir örtüyle örtülmüş tablo vardı.

Normalde insanların özelini karıştırmak hoşuma gitmezdi ama konu Jimin olduğu için kendimi tutamayıp yerde duran defteri almıştım.

Deri ve biraz eskimiş olan defter sanki 'beni okuma' diye bağırıyordu. Fakat ben tam tersini yapıp defterin kapağını açmıştım. İçinde ne yazdığını cidden çok merak ediyordum.

Çok düşündüm..
Neden hep imkansız olan şeylerin insanlara güzel geldiklerini.

Çok düşündüm..
Neden biz imkansız kelimesinin anlamıyız diye.

Ama cevabını bulamadım güneşim

İlk sayfada yazan şeyleri tekrar tekrar okurken bulmuştum kendimi. 'Güneşim' yazıyordu son kelimesinde. Az önce içimde olan mutluluktan eser kalmadığını hissettirdi kalbim.

Sayfayı çevirdim.

Baştan beri biliyordum.
Birbirimize yasak olduğumuzu.
Ama elimde değildi.
Sana dokunmak
Seni öpmek,
Seni düşünmek,
Elimde değildi.

Fakat o gece Bayan Yun'un attığı tokat bazı şeyleri fark etmemi sağladı güneşim.

Senden ayrı kalmak zorundayım.
Üzgünüm.

Göz yaşlarımın akıp sayfayı ıslatmasına engel olamıyordum.

O gün..
Güneşin batışını beraber izlediğimiz,sana sarıldığım,sırlarımı anlattığım ve seni ilk öptüğüm gün Taehyung..

Bu zamana kadar geçirdiğim en güzel gün dü.

*

Bugün de sensiz güneşin batışını izliyorum.

Kalbim senin ismini sayıklarken sağır taklidi yapmak zorunda kalıyorum.

Beynim tekrar hatırlatıyor birbirimize yasak olduğumuzu.

Tekrardan gözlerimden yaşlar dökülmeye başlıyor.

"Ne işin var senin burda?"

Tam diğer sayfayı açacağım sırada duyduğum sesle defteri elimden düşürmem bir olmuştu. Kalbim aynı o gün ki gibi delicisine çırpınıyordu.

Kafamı kaldırıp karşımdaki bedene baktığımda yanaklarım tekrardan ıslanmış aynı zamanda korkudan titreyen bedenim dengemi kaybetmemi sağlamıştı.

Hıçkırık seslerimin arasından tek diyebildiğim şey "seni seviyorum" oldu.

Ardından karanlığa teslim etmiştim kendimi.

Bir sonraki bölüm Yoonkook.
Biraz kötü oldu.
Affedin.

Strange Forces Orphanage ф yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin