Hata/Uyanış

93 14 1
                                    

"Galiba uyanıyor!"

"Bunu iki saat öncede söylemiştin."

"Ben de gördüm, gözlerini kırpıştırıyor!"

Sesleri algılıyor ve bundan rahatsız oluyorum ama gözlerimi açamıyorum. Sanki beynim dışarıya çıkmak istiyor gibi ağrıyordu.

"Gözlerini kırptığı halde neden uyanmıyor ki?"

"Çünkü onu sadece beş saat önce ölümden döndürdük, neden sence?"

İstemsiz bir şekilde hızlı hızlı nefes alarak gözlerimi araladım. Bulanık olan görüşümle etrafa bakmaya başladım. Ne oluyordu?  

Konuşmak için kendimi zorladım. 

"Ne demek beş saat önce ölümden döndürdük?" Sesim kuru ve güçsüz çıkmıştı. 

"Selam! Ben Bahar." dedi karşımda olan kız. Görüşüm düzelmeye başlamıştı. Kızın sol tarafında olan çocuk gözlerini devirerek bana yaklaştı.

Neredeyim ben?

Ne oluyor?

Bunlar kim?

Efe nerede?

Konuşan çocuğun lafını bölerek aklımda olan soruyu sordum.

"Neredeyiz?" 

"Beni dinlemiyor musun sen?" Sinirli bir şekilde sormuştu sorusunu.

Kafamı iki yanıma salladım cevap olarak.

Sinirle nefes alarak konuşmaya başladım ve bu sefer dinlemek istedim.

"Sığınaktayız."

"Sığınak mı?"

"Avcıların sığınağı."

"Ne ölümden döndürmesinden bahsediyorsunuz?"

Yine buz gibi bakan mavi gözlerini devirdi.

"Öldün ve biz de seni hayata geri getirdik." dedi sanki sıradan bir şeymiş gibi.

"Kim beni öldürdü ve ben neden böyle bir şey hatırlamıyorum?"

"Efe seni..." Anılar zihnimde hızla gezinirken neye uğradığımı şaşırdım.

Beni Efe öldürmüştü, hemde gözünü dahi kırpmadan.

"O nerede?" diye sordum. Canım acımaya başlamıştı.

"Bunu soracağı belliydi..."

Kalbim sanki birisi onu yerinden söküyormuş gibi acıyordu.

"Defne o konuyu daha sonra konuşuruz. Daha önemli bir konu var." dedi mavi gözlü olan çocuk. Ona cevap veremeden adının Bahar olduğunu söyleyen kız konuya dahil oldu.

"Biraz kendine gelsin, biz çıkalım." dedi ve ikisi de kızı haklı bularak çıktı. 

Onların kim olduğunu ve ne olduklarını umursamadan caddeye bakan camdan dışarıya doğru atladım. 

Efe'yi bulmak zorundayım.

Zihnimde Efe'yi düşünerek yürümeye başladım. Bir kaç dakika süren yoldan sonra bir evin önüne geldim. İki katlı müstakil bir evdi. Duvarları kahverengiydi. İçimdeki tuhaf hisse anlam veremedim, korku ya da ona benzer bir duygu değildi. 

Zile basarak bekledim. Kapıyı açan kişi Efe'ydi. Gözlerinin altı şişmiş ve kızarmıştı. Saçları dağılmış ve enerjisi çok düşüktü. 

"Merhaba..." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Kaşlarını kaldırarak bana baktı. Sakin olmak için büyük bir güç harcıyorum. 

"Öldüm ben biliyorsun değil mi?" Diyerek kelimenin tam anlamıyla saçmaladım.

Küçük MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin