Rex, yaşadıklarını birilerine anlatmak zorunda hissediyordu kendini. Delirmenin eşiğinde duran bu adam, zamanda sıçramanın bilimsel açıklamasını bulamazsa eğer delirdiğine inanmaktan başka mantıklı bir yol bulamayacaktı. Temiz hava almanın iyi geleceğini düşündü. Önce piposunu sonra kitabı yanına aldı. Ardından boynu bükük, sırtı kamburlaşmış, elleri takım elbisenin ceplerinde, kendi karikatürüne benzer bir halde evden uzaklaştı.
Zamanın değişken akışı üzerine bir ömür harcamış Polina'yı görmesi gerektiğini hissediyordu. Rex'in dedesi ile birlikte bir çok makaleye imza atmış, ellili yaşlarının sonunda bir kadındı Polina. 1209'da kurulmuş olan dünyanın en eski dördüncü üniversitesi Cambridge'de astrofizik dersi veriyor ve yalnız yaşıyordu. Telefon kullanmayan bu kadın, insanların istedikleri zaman kendisine ulaşmasını sevmiyordu, her an bir tuşun ucunda ulaşılabilir olmak, değersiz olduğu hissine kapılmasını sağlıyordu.
Rex, hafif yağmurlu bu Paris akşamında caddenin karşısında bekleyen taksiye bindi. Londra ki siyah tarihi taksilere binmeden önceki son taksi olacaktı. ''Hava limanı lütfen.''
Yaklaşık bir saat süren uçuş sonrası Londra Heathrow havalimanı çıkışında, piposundan derin bir nefes alıp gördüğü ilk taksi ile Cambridge üniversitesinin yolunu tuttu. Çat kapı Polina'nın ofisine dalan Rex karşında şaşkınlığını gizleyemeyen Polina, tamda çıkmak üzere hazırlanıyordu. '' Zaman '' dedi Rex. '' Zamanda geri gitmek mümkün mü?''
Polina, Yaşayan tek akrabası olan dedesini kaybetmiş Rex'e baktı. Çaresizlik bu adamın bedeninde can bulmuştu sanki. Az önce aldığı arabanın anahtarını masanın üzerine koydu. Paltosunu çıkardı ve Rex'e döndü '' Her şeyi açıklayacağım ama önce dinlenmen gerekiyor genç adam.'' Rex'in şuan İhtiyacı olan son şey dinlenmekti ''Lütfen Polina, öğrenmem gerek.'' Polina kapıyı kapatıp kilitledi. Masanın karşısında durun klasik yeşil tahta karşısına geçti '' Başlayalım mı?'' Rex tüm dikkatini polinaya vermişti, bir kaç dakikalık sessizlik sonrası Polina '' Zaman '' dedi ve yeşil tahtaya Pi sayısının son 12 hanesini yazdı.
'' İnsanlar zamanı anlamakta her daim zorluk çekmiştir Rex. Şu an senin yaşadığın gibi.'' Masanın hemen sağındaki kahve makinasından bir kupa kahve alıp Rex'in eline tutuşturdu ve konuşmasına devam etmek üzere tahtanın önüne geçti.
''İnsanlık yüz yıl öncesine kadar, sabit ilerleyen zamana inandı Rex. ---Yani, her olay "zaman" dediğimiz bir olguyla benzersiz bir şekilde ölçülebilmeli, doğru çalışan bütün saatler, evren'in neresinde ve hangi koşullarda olursa olsun aynı olmalı bir birleriyle örtüşmeliydi.
Newton tüm fizik kanunlarını sabit ve tek yönde ilerleyen bir temel üzerine kurmuştu.
Ta ki bir gazetede bürosunda adı henüz duyulmamış bir memurun çıkıp --Işık hızının -nasıl hareket ederse etsin- her gözlemciye göre aynı olduğununu söylediği zamana kadar.
bu adam tüm fizik kanunlarını kelimenin tam anlamıyla donundan salladı.Birkaç hafta sonra "Henri poincare" benzer bir tezi savundu ve bu olay bu gazete çalışanının biraz daha ciddiye alınmasını sağladı. Evren'in biz insanlara düşünmeyi yasakladığı olguları, insan mantığının ötesinde bir düşünce yapısına sahip olan bu gazete memuru kavrayabildi. Fakat ne acındırki insanlığa anlatamadı. Seninde gayet iyi bildiğin gibi bu adamın teorisi aradan 100 yıl geçtikten sonra kanıtlanabildi. Bu gazete memuruna bir isimle seslenmek istersen Albert Einstein demen yeterli olacaktır. Sihirli cümlemiz, --Işık hızının -nasıl hareket ederse etsin, her gözlemciye göre aynı olması Rex.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Ötesinden
Science FictionBir dakikalığına uzayla ilgili bildiklerinizi ya da bildiğinizi sandığınız şeyleri unutun. Sonra da gece gökyüzüne bakın. Bütün o ışıklı noktalar sizin için ne? Gerçekte ne olduklarını hayal etmek çok zor, çünkü onların gerçekten ne oldukları sırad...