'' Uzun yıllar boyunca makinelerin başında çalışmış insanın bedeni esnektir, ağır çalışma koşulları bu bedeni, çalışmanın doğasına göre, hamur gibi biçimlendirebilir. Yolda karşılaştığımız işçilerin işlerini bir bakışta size söyleyebilirim. Bana bir bakın. Neden yalpalıyorum yürürken? Çünkü denizlerde yıllarımı geçirdim. Eğer aynı yıllarımı sığırların peşinde koşarak geçirseydim, genç bir beden her şekle girebileceğinden çarpık bacaklı olurdum''
Chen kısa bir süre İndulalanın gözlerine baktıktan sonra tekrar Fransız konsolosluğu çalışanına döndü. ''Kızın sert diye niteleyebileceğim gözlerini gördünüz. Bu kız hiç korunmamış. Hep kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmış. Kendi başının çaresine bakan bir kızın gözleri yumuşak ve kibar olamaz, sizinkiler gibi olamaz örneğin.''
''Sanırım haklısınız'' dedi kadın. Masanın üzerinde duran belgeleri bir çırpıda toplayıp, ukala bir ses tonu ile ''Hiç bir vasfınız yok. Size vize vermem imkansız.''
O gece odasına döndüğünde aynada kendi kendine, sen kimsin Chen Ramanujan diye sordu. Kendisine merakla ve uzun uzun baktı. Kimsin? Nesin? Nereye aitsin? Şu adi, kaba ve çirkin emekçiler ordusuna aitsin. İğrenç kokular ve pislik içinde yaşayan öküzlere, ağır işçilere aitsin. Bak, çürümüş sebzelere. Bu patatesler kokuşmuş. Kokla onları kahrolası, kokla. Oysa sen hala kitapları açmaya, güzel müzik dinlemeye, güzel resimleri sevmeyi öğrenmeye, kendi sınıfından kimsenin düşünmediği şeyleri düşünmeye, kendini öküzlerden ve Ganj'ın pis suyundan ayırmaya, senden milyonlarca mil uzakta, yıldızlarda yaşayan solgun bir ruhu sevmeye cüret ediyorsun! Sen kimsin? Nesin? Kahrolası!
Chen yoksuldu ve yoksulluğun hiç bir biçimi ona yabancı değildi. Rex için ise yoksulluk, hoş olmayan bir varoluş biçimini simgeleyen bir sözcükten öte bir şey değildi. Yoksulluk hakkında bildiği tek şey buydu Rex'in.
Chen, aynadaki görüntüsüne yumruğunu sallayıp kocaman açılmış gözleriyle düş görmek için yatağının kenarına oturdu. Sonra defterine ve anahtara uzandı; saatler geçip, yıldızlar soluklaşır, şafak penceresinden vururken o hala anahtarı inceliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Ötesinden
Ficção CientíficaBir dakikalığına uzayla ilgili bildiklerinizi ya da bildiğinizi sandığınız şeyleri unutun. Sonra da gece gökyüzüne bakın. Bütün o ışıklı noktalar sizin için ne? Gerçekte ne olduklarını hayal etmek çok zor, çünkü onların gerçekten ne oldukları sırad...