doğru mu, söylenen her şey?

15.7K 1.1K 2.4K
                                    

What if we're hard to find
What if we lost our minds
What if we fall behind, never found
troye sivan-youth

---

Yapmaması gerektiğini biliyordu.

Merakına yenik düşmemesi gerektiğini, kendisine dur demesi gerektiğini biliyordu. Ama en büyük zaafı buydu ya zaten, belki de onu Harry Potter yapan şeylerin bir listesi olsaydı merakı oldukça üstlerde yer alırdı. Dürüst olması gerekiyorsa anlam veremiyordu daha çok. Biri neden Draco Malfoy'un hafızasını silerdi ki? Eğer Karanlık Lord böyle bir şey istese şüphesiz Harry'e yapardı ama Lucius Malfoy söz konusu olduğunda kim, neden Draco'nun hafızasını silerdi ki?

Adımları revirin önünde son bulduğunda derin bir nefes aldı ve içeriye girerek ferah bir kokusu olan yatakların arasından yürüdü. Birkaç eşya, iksir şişesi yere fırlatılmıştı ve sadece dakikalar önce çıkmış olan kaosu tahmin etmek zor değildi. Aslında Lucius'un o delirmiş suratını düşünmek eğlenceli bile sayılabilirdi.

Sonra O'nu gördü. Draco Malfoy'u.

Pencere önünde üzerindeki revir pijamalarıyla öylece dışarıyı izliyordu. Bir elini pencereye yaslamış, dağınık saçları ve sakin nefes sesleriyle öylece duruyordu. Yılın her günü düzenli olan saçları bu sefer karmakarışıktı ama hala gümüşi sarılıktaydı.

"Yeni numaranız bu mu Malfoy? Kayıp hafıza taktiği ilginçmiş, takdir etmediğimi söyleyemem."

Draco sesi duymasıyla hemen arkasını döndü ve hüzünle bezenmiş gri gözleri zümrüt yeşiliyle buluştu. Harry bu sefer şokla kasıldı, neden öyle bakıyordu?

Neden tüm dünyanın hüznünü gözlerinde taşır gibiydi bakışları?

"Yeterince yorgunum, eğer sen de onların söyledikleri şeyleri söyleyeceksen şimdiden git buradan."

Harry tek gözü şüpheyle kısılırken tüm dikkatiyle Draco'yu izlemeye devam etti. Gerçekten de hiç Malfoy gibi değildi, sanki ruhu kaybolmuş ve yerini daha sakin bir ruha bırakmıştı.

"Ne söylediler sana?" diye sordu.

Draco yorgun göz altları ve çökmüş suratıyla derin bir nefes aldı. Sırtını pencereye yasladı ama hala gözleri zümrüt yeşiline bakıyordu. Bu sabah kalktığında yeni doğmuş bir bebekten farksız uyanmıştı. Ne ismini hatırlıyordu, ne de nerede olduğunu. Bildiği her şey onu terk etmişti sanki ve beyni buna karşı çıkarcasına kafasında kocaman bir ağrı vardı. Anıları hala orada bir yerde olmalıydı ama bir türlü erişemiyordu ve bu onu mahvediyordu. Kaybolmuş hissediyordu çünkü.

"Sevgilim olduklarını iddia eden yirmi tane kız saydım. Eğer yalan söylüyorlarsa sorun değil ama doğru söylüyorlarsa başım büyük belada."

Harry kıkırdadı, vay canına gerçekten de sesinde gram ego yoktu ve başka biriyle konuşuyormuş gibi hissediyordu. Draco devam etti.

"Kafamda kocaman bir boşluk var, ne yapsam dolmuyor. Hatırlayamıyorum."

Harry sırıtırken kollarını göğsünde bağladı.

"Merak etme, normalde de orasının çok dolu olduğunu sanmıyorum."

Normalde olsa Draco asla boş durmaz ona alayla veya tehditle karşılık verirdi ama karşısındaki adam sadece kırgınca bakmıştı. Yüce Merlin, karşısındaki adam gerçekten de hiçbir şey hatırlamıyordu!

HIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin