Bölüm 1 - Bir Tevafuk Meselesi

234 36 39
                                    


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla ...
Başladığınız tarihi ve saati yazar mısınız buraya 😇

Yağmurlu bir ağustos sabahıydı. Genç kız camdan hava durumuna baktığında bu aydaki yağmurun hiç hoş olmadığını düşünerek sabah rutinlerini yerine getirdikten sonra her genç kızın korkulu rüyası olan bugün ne giysem diye düşünmeye başladı dolabının karşısında. Hava sıcaktı ancak yağmur yağabiliyordu. Bu yüzden düşüncelere daldı açık kapağın önünde 5 dakika kadar. Çok fazla alternatifi olmamasına rağmen üşengeçliğinin cefasını çekiyordu genç kız her sabah. Akşamdan biraz düşünse böyle bir problemi olmayacaktı.

Hazırlanıp yola koyulduğunda hayatının dönüm noktasına varmak üzere olduğunun farkında değildi.

Minibüsten indikten sonra iş yerine usul usul yürürken kolundan götürülen çantasının şokuyla 3 saniye kadar yerinde kaldı genç kız. Şoku atlattıktan sonra hızla harekete geçerek koşmaya ve yardım istemek için bağırmaya başladı.

"Yardım edecek kimse yok mu? Çantamı çaldılar!"

Koşarken sağına soluna baktığında kimsenin olmadığını farketti.

Kapkaççıyla arasındaki mesafe artmaya ve genç kız yorulmaya başlarken köşeden dönen polis arabası tükenmek üzere olan umutlarının yeşermesini, kalan son enerjisiyle polis arabasına yönelmesini sağlamıştı.

Genç kız aceleyle polislere olayı anlatırken kelimeleri toparlayamaması ve ellerinin titremesiyle yaşadığı korkuyu yansıtarak polisleri hızla hırsıza doğru yönlendirmişti.

Vücudundaki adrenalin seviyesi düşerken genç kız ne kadar korktuğunu ve yorulduğunu fark ederek bulunduğu kaldırıma çöküp otururken etrafı kalabalıklaşmaya, meraklı seyirci sayısı artmaya başlamıştı. Genç kız bu durumdan rahatsız olsa da en yakın karakolun nerde olduğunu bilmediği için olduğu yerde polisleri beklemeye devam etmişti. Aradan geçen kısa bir sürenin ardından polisler ellerinde çantayla geri döndüklerinde hırsızın çantayı atarak ara sokaklardan kaçmaya devam ettiğini arabayla takibin mümkün olmadığını söylediler. Komiser Adem genç kıza

" Çantanızı bir kontrol eder misiniz, eksik bir şey var mı ?" diye sordu teslim ederken. Hatice Kübra çantasını şöyle bir kontrol ettikten sonra başını olumsuz bir şekilde sallayarak bir eksik olmadığını belirtti. O anlarda konuşacak gücü bulamıyordu kendisinde. Parmak izi ve ifade için genç kızı karakola götürmek için araca yönlendiren polisler kalabalığı dağıttıktan sonra polis arabasıyla yola çıktılar.

Genç kızın korkusunun farkında olan 30 yaşındaki komiser Adem kızın kafasını az da olsa dağıtabilmek için sorular sormaya aynı zamanda da kızla ilgili bilgi edinmeye başlamıştı.

"Öncelikle geçmiş olsun. Ben komiser Adem isminizi öğrenebilir miyim?" diyerek cevabını bildiği ancak sohbeti başlatmayı amaçladığı soruyu sordu, koltuğunun yanındaki açılmamış su şişesini genç kıza uzatırken.

Gelen soruyla irkilen genç kız sesini bulduğunda cevap verebilmişti.

"Çok sağolun, Hatice Kübra benim ismim"

"Kübra dememde bir sakınca yoktur umarım." dedi Adem genç kızın yanıtlamasını beklemeden devam etti konuşmaya. "Kübra hanım karakolda ifade vereceksiniz zaten ama bana olayın nasıl gerçekleştiğini anlatır mısınız?"

" Genelde ilk ismimle hitap ederler ama hangisini isterseniz kullanabilirsiniz Adem bey " dedi genç kız içtiği sudan sonra biraz sakinleşerek. "İş yerime gitmek için her zamanki güzergahımı kullanıyordum. Takip edildiğimi hissetmedim, minibüsten indikten sonra bankamatiğe de uğramadım. Bence planlı yapılan bir şey değildi. Aniden hırsızın karar vermesiyle oldu büyük ihtimalle. Tam postanenin sokağından geçerken olay gerçekleşti. Olayın şokuyla birkaç saniye durakladığım için aradaki mesafe açıldı ve bu sayede sizinle karşılaşmış oldum. Allah razı olsun sizden."

" Estağfurullah Kübra hanım görevimizi yaptık biz sadece. Yakalayamadık şahsı yalnız çantadaki parmak izlerinden bir ipucu yakalayabiliriz diye düşünüyorum. isterseniz bu arada haber vermeniz gereken birileri varsa patron yada aileden biri haber verin gelip yanınızda bulunsunlar."

" Ah doğru hiç aklıma gelmedi. En azından patronuma dükkanı neden hala açmadığımı haber vereyim."

Genç kız cep telefonunu cebinden çıkararak patronunun numarasını tuşladı ve açmasını beklemeye başladı önde onu merakla bekleyen genç adamdan habersiz.

"Günaydın patron nasılsın?"

Bir süre karşıdan gelen sesi dinledikten sonra,

"Ben de iyiyim çok şükür. Az önce kapkaça uğradım çantamı çaldılar. Peşinden koşarken Allah razı olsun bir polis arabasıyla karşılaştım. Kapkaççı kaçmış ama çantamı getirdiler. Şimdi ifade ve parmak izi için karakola gidiyorum"

Aniden susmasıyla karşısındakinin konuşmaya başladığı anlaşıldı.

"Yok Hasan amca, senin gelmene gerek yok. Ben ifade verip geçeceğim dükkana onu haber vereyim dedim. Bir iki saate işim biter geçerim dükkana haberin olsun."

Dedikten sonra telefonu kapatmasıyla polis otosunda yeniden bir sessizlik oldu. Normalde her daim muhabbet kurabilen kendini sevdirdiği kadar saygı da uyandıran genç adam yanındaki polis memuruyla sohbet etmeye başladı arka koltukta oturan genç kızın gayet farkında olarak.

" Ee Mehmet kız istemeye ne zaman gidiyorsunuz?"

"Komiserim bu hafta sonu isteyeceğiz kızı Allah'ın izniyle aramızda söz keseceğiz. 1 ay sonra da nişan yapılacak. Yer belli olsun hemen davetiyenizi vereceğim."

"Oğlum söz nişan bir arada yapılsaydı. 2 3 ay sonrada nikah yapsaydınız daha güzel olmaz mıydı? Kaç yıldır seviyorsunuz birbirinizi."

Hatice Kübra da merakla bu sorunun cevabını bekliyordu. Genç adamların arasındaki muhabbet çok hoşuna gitmişti.

"Aslında çok güzel olur komiserim ama bizim kayın peder 'ilk kez kız veriyorum. Arada biraz zaman olsun zor da olsa alışayım bu fikre' diyor ama maddi durumları çok iyi değil biliyorum, kredi ödüyorlar bir süredir. Kız tarafının yapması gereken adetler varmış. Ben yapayım desem kayın pederin gururu kırılacak o yüzden çok sesimi çıkarmıyorum. Nişanda takılan takılar paralar kız tarafına kalıyormuş. Onlarda bu parayla altınlarla falan kızlarının eksiklerini tamamlayacaklar. Konu komşu akraba derken biraz birikir ellerindeki para rahatlarlar diyorum o yüzden bekliyorum bende."

Adem genç ama düşünceli meslektaşıyla gurur duyduğunu çekinmeden göstererek;

" Gurur duydum seninle Mehmet. Çok güzel düşünmüşsün, aferin kardeşim sana ."

Dedikten sonra Mehmet

"Estağfurullah komiserim. Biz birlikte hayat kuruyoruz evet ama yeni ailelerimiz de oluyor, aileyi zor durumda bırakmak istemem. Eğer ben anlayışlı olmazsam kurcağım yuva ister istemez etkilenir. Hem benim hatunun da kafası rahat olur . Allah'ın izniyle her şey sırayla hallolur. Darısı en tezinden kolayından senin başına."

Bu söz üzerine içten bir amin diyen Adem içinden hayırlısıyla diye geçirmeyi ihmal etmedi. Aynadan anlık olarak arkadaki genç kıza bakmayı ihmal etmedi.

Cuma selasını duymalarıyla vaktin hızla geçtiğini fark ettiler ve tam bu sırada karakolun kapısının önüne park ettiler araçlarını. Araçtan hızla indikten ve karakola girildikten sonra Adem'in yönlendirmesiyle işlemler hızla başlamış oldu.

1 saat sonra Hatice Kübra'nın işler bitmiş öğle ezanıyla dışarı çıkarken, içinden genç adamı tekrar görüp teşekkür etmeyi geçiriyordu. Az ilerisinde hızlı adımlarla yürüyen Adem ve Mehmet'i gördü. Acele ettikleri belli olduğu için seslenip teşekkür edemedi genç kız, içinden sessiz bir dua gönderdi yaradana.

Caminin sokağına dönerken refleks olarak etrafını gözlemleyen Adem Hatice Kübra'nın başı önünde ilerlediğini fark etti. Hocanın Cuma vaazına yetişmek için durup kızla son bir kez konuşamadı.

O sırada genç kız uzaklaşmıştı bile. Kim bilir bir daha görüşebileceklermiydi...

BELALI HAN'IMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin