Bölüm 11- Âdem Bey Diyor ki 4

111 23 42
                                    



Merhabalar, biliyorum çok beklettim çok çok özür dilerim hakkınızı helal edin. Umarım beklediğinize değecek bir bölüm olmuştur, benim içime sinen bir bölüm oldu. Umarım okuyacak birileri kalmıştır . Neyse daha fazla uzatmadan bölümü şöylece bırakıp yorumlarınızı hevesle merakla bekliyorum 😇 Keyifle okuyun...


           Günler birbirini kovalarken Zeliha Hanım, Hatice Kübra'nın annesiyle tanışmıştı. Eşek sıpası canı oğlu yüzünden kızına talibim diyemiyordu ancak kıza talip olan var mı, kız elden gidiyor mu ondan haberi oluyordu. Hanife Hanımı da ayrı bir sevmişti. Ne güzel dünür olurdu bu kadından kendine. Ancak oğlu hâlâ gergin gergin dolanıyordu ortalıkta. Diyemiyordu 'oğlum bi bak hele şu kıza' diye. Zamanında fazlaca zorlamıştı oğlunu. Onun ceremesini çekiyordu.

        Öte yandan Âdem'in aklı Hatice Kübra'da geçiyordu günleri. Düğüne gelir miydi? Gelse ne diyecekti bilmiyordu. Mustafa da çıkmıyordu aklından. Acaba birlikte çay içmişler miydi, hâlâ geliyor muydu düzenli bir şekilde? Peki Kübra'sının gönlü kaymış mıydı o öğretmen bozuntusuna. Allah için temiz birine benziyordu adam ama... Aması vardı işte. Âdem'in artık Kübra'nın yanına kendisinden başka birini düşünmeye tahammülü yoktu. Bir yanı git konuş ne kaybedersin derken diğer yanı genç kızı rahatsız edebileceği ihtimalinden dolayı ödü kopuyordu.

     Bu ara olay da yoktu ki Hatice Kübra karakola düşmüyordu. Bir yandan bu duruma sevinse de öteki taraftan görememek zorluyordu Âdem'i. Çok da özlemişti yârini. Evet, artık içinde bir şeyleri netleştirmişti. Bu kızdan feci şekilde hoşlanıyordu ama kızın hislerini bilmediği için hareket edemiyordu.

     Gelen ihbarla toparlanarak aceleyle arabasına koştu Âdem. Bir bankanın sessiz alarmı çalmıştı. Giden ekipler destek istediği için Âdemler gidiyordu olay yerine. Gelen anonsta adresi duyduğunda Hatice Kübra'ya yakın bir banka olduğunu anladı ve içine bir korku düştü. Paratoner bir yâri vardı, içerde olma ihtimali çok yüksekti. Adrese varana kadar içinden dua etti Âdem, Kübra'nın içerde olmaması ve kimse yaralanmadan operasyonun sonuçlanması için.

     Olay yerine vardıklarında diğer ekiple birleşerek bilgi aldı. Hırsızlar bankanın girişinde bekleyen minibüsün içine ellerindeki torbaları atarken yanan ışıkları fark ettiler. Meraklı kalabalık artarken içerden gelen kontrolsüz kurşunlarla sivillerin zarar görmesini istemiyordu Âdem. Eğilerek polis otosuna girerek destek istedi. Destek ekibi beklerken çatışma sürmekteydi. Kendi mühimmatları bitmek üzere olmasına rağmen içerden kesilmeden devam eden ateşle yanındaki memurla konuşan Âdem, bir yandan yaralılara göz atıyordu. Gelen minibüsün içinden çıkan özel harekâtçıları gördüğünde derin bir oh çekti. Özel harekâtın hızlı bir şekilde yerleşerek olaya müdahalesiyle kısa sürede etkisiz hale getirilen hırsızlar ağır yaralı ele geçirilmişti. Kaçan arabanın takibi mobeselerden yapılacaktı.

     Biten çatışmanın ardından Âdem polis okulundan üst devresi Selim'in yanına giderek boynuna sarıldı. Sıra Selim'in her zamanki sıkıştırmalarına geldiğinde kendisine doğru gelen Kübra'yı gördü. Kızın kendisini fark edince hızla yanına gelmesini endişeyle konuşup yaralı olup olmadığını gözleriyle yoklamasını içi ısınarak izledi Âdem. Genç kızı ikna ettikten sonra gidişini izlerken yanındaki Selim'in söylediklerini hayal meyal duyuyordu. Birkaç saniye sonra gelen idrakla birlikte Selim'e dönerek hem ona hem kendisine itiraf etti Âdem yüzündeki mahçup gülümsemeyle. Olacaksa bu kız olacaktı, başka oluru yoktu.

     Okunan ezanla yakındaki camiye gidip namaz kılan Âdem ve selim rapor için emniyete gittikten sonra akşama evlerine dağılmışlardı. Selim en kısa zamanda geleceğine dair sözü de almıştı arkadaşından.

BELALI HAN'IMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin