Öldürücü Saatler

37 6 6
                                    

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte yeni yeni aralanan gözlerinde bir ağrı hissediyordu. Dün gece ki rahat uykunun sonunda böyle bir ağrı beklemiyordu. 

Dün geceden kalma kağıt parçalarını ve kalemlerini çekmeceye koydu sakince doğrultu ve boynunu sıvazladı. Dün Grey'e sabah kahvaltısında yapması için bir tarif vermişti.En sevdiği yemeklerden biri olan peynir eritmesiydi  bu tarif.Bu evde henüz bilgi sahibi olamadığı tek insan Grey'di. Sahiden de güzel kokular yayılıyordu. 

Bir anda masasının üstünde dün gece bin bir zorlukla kurduğu tüfeği duruyordu. Sakince tüfeğini aldı. Biraz daha inceledi. Öğrencilik yıllarında en çok merak ettiği şeylerden biri bu tüfeklerdi. Ardından çekmeceden jilete uzandı ve sakince sol göğsüne bir çizik daha attı. Aslında çizikler ufak ve can acıtmayacak şekildeydi, lakin Salih'in ciğerlerine kadar giden bir acıya dönüşüyordu her bir çizik. Ardından bir çizik daha attı. Süzülen kanları eliyle sildi, ardından pencereyi açtı silahını sakince yerleştirdi.

Dürbüne gözünü dayadı ve sakince etrafı kolaçan etti. Evin iki hizmetçisi ve Mezar her zaman ki gibi evin bahçeye açılan balkonuna kahvaltıyı hazırlamış ve Salih'i bekliyordu. 

Sonrasında gözü uzaklara takıldı bu silahım menzili yaklaşık 5000 metreydi. Sakince uzaklara bakmaya başladı istese herhangi bir arabaya rastgele ateş edebilirdi çünkü zar zor da görse evin 4500 metre kadar uzağında bir ana yol vardı. 

Sonra aklına Büyük Bey'in sözleri geldi sakince çevresindeki ağaçlara bakınmaya başladı. Kendini geliştirmesi gerekiyordu. İzlediği birkaç filmden ve okuduğu kitaplardan anladığı kadarıyla atış yaparken sakin olmalı atış sırasında nefesini tutmalıydı. Şarjöre mermileri yerleştirdi. Tamı tamına 4 mermi. Elini tetiğe götürdü ağaçtaki saksağanlara baktı. 4 tanesi yan yana duruyordu nefesini tuttu. Yavaşça tetiğe bastı. Bir anda mermi fırlayıp saksağanı yere düşürdü. Diğer kuşlar ise çoktan uçmuştu. Grey hiçbir şey duymadığı için kahvaltı sofrasında bir şeyler karıştırıyordu. Dul kadın ise korktuğunu belli etmeden sakince içeri girmişti. Mezar ise her zaman ki saf ve neşeli tavrı ile Salih'e bağırdı:

"Patron saksağan eti güzel olmaz diyorlar. İstersen öğleden sonra ormana inelim. En azından tavşan vurursun, onun eti güzeldir."

Bu adamdaki sakin ruh, Salih'e gerçekten biraz da olsa tebessüm sağlıyordu. Salih gülümsedi ve sakince geliyorum işareti yaptı silahını sakince eski yerine koydu gerçekten inanılmaz bir silahtı. Yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladı. 

Ardından Hatice'nin içeride olduğunu görünce onu balkona davet etti. Sofrada tek kelime bile konuşulmayacak gibi duruyordu. Ta ki Salih peynir eritmesini yiyene kadar. Yemeğin tadına baktı gerçekten inanamadı. Çünkü, muazzam olmuştu. 

Grey'e baktı ve sakince dudaklarını kıpırdatıp ona minnetlerini sundu. Ardından belki de aylar sonra ilk defa eline bilgisayarı aldı zaten salonda görmüştü bulması zor olmadı. Grey'in işaret dilini bildiğini düşünüyordu. Hemen bilgisayardan bu dilde ki teşekkür hareketini bulmaya çalıştı bulduğu zaman ise bu hareketi Grey'in gözlerine bakarak yaptı. Grey'in yüzüne çok samimi bir gülümseme oturdu. Güldükçe gülüyor ve adeta bir çiçek gibi gözleri neşeyle açıp kapanıyordu. Aynı hareketi Mezar'da yaptı Grey'de tekrar işaret dilinde cevap verdi ama ikiside anlamadı. Salih yine bilgisayardan baktı ve bilgisayarı Mezar'a uzattı. Yavaşça kulağına fısıldadı:

"Bu dili öğren dostum. Öğren ki, Grey iki kişi olabilsin."

Mezar şaşkın bakışlar altında bilgisayara bakmaya başladı. Belki de yıllar sonra ilk defa biri ödev vermişti ona ve bir anda ciddi manada odaklanmaya başladı bu dile. Salih kahvaltısını bitirip yerinden kalktı ve gözleriyle tekrar Grey'e teşekkür etti. Ardından koştur koştur yukarı çıktı ve silahını kaptı. Koşa koşa aşağı indi ve Mezar'a eliyle hadi işareti yaptı. Mezar şaşkın bir şekilde koşarak arabaya binen Salih'in peşi sıra arabaya bindi.

Bir Miktar ÖlüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin