Bölüm 8

61 16 0
                                    

Irmak'tan;
Bugün gruba seçildiğimiz günün ertesi günüydü. Menajerin söylediği plana göre ilk olarak ses eğitmenleri seslerimizi dinleyecek ve ona göre gruptaki yerimiz belli olacaktı.( raper, vokal gibi) ardından dans provasında belli grupların dansını yapacaktık. Bunları düşünürken saatin 5:27 olduğunu gördüm heyecandan uyuyamamıştım. Bir süre daha kendi kendime düşündükten sonra saat 5:53 olmuştu. Kendimi daha fazla uyumaya zorlamadım ve kalkıp lavaboya gittim. Üstüme rahat birşeyler giydikten sonra saçlarımı yapıp aşağıya indim. Bir süre içerde boş boş oturup etrafı izledikten sonra kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Hayatım boyunca mutfağa yemek yapmak için sadece zorla girerdim. Kızlar bu konuda benden bayağı şikayetçiler. Neyse, ben bizim yurttayken kahvaltıdan sorumluydum ve kendimi bu konuda geliştirmiştim. Evet bir insan domates kesmede veya zeytinleri kaseye koymada kendini ne kadar geliştirebilirse ben de o kadar geliştirdim. Ama şimdi daha büyük bir sorunumuz var ben kahvaltı olarak ne hazırlayacaktım ?
Dans ederken bizi rahatsız etmeyecek ve aynı zamanda tok tutacak birşeyler hazırlamalıydım. Aklıma hiçbir şey gelmeyince Jin'in odasına gittim. Sonuçta yemek konusunda en bilgemiz oydu.
Ama odaya girdiğimde hiç beklemediğim bir manzara ile karşılaştım. Naz ve Jin birbirine sarılmış uyuyorlardı. Odadan gülümseyerek çıktım ve Jimin'e çarptım.
Jimin;  Bu saatte burada ne yapıyorsun ?
Ben;  Uyku tutmadı ve kahvaltı hazırlamak istedim. Ama aklıma hazırlayacak bir şey gelmediği için Jin'e gittim. Ve Jin'in odasına girdiğimde böyle bir manzara ile karşılaştım.
Diyip kapıyı açıp içeriyi gösterdim. Jimin ile aynı anda kıkırdadık. Sonra beklemediğim bir anda
Jimin; Ben sana yardım ederim.
Ben;  G-gerçekten mi? Yani yemek yapabildiğini bilmiyordum.
Jimin; Açıkcası bende bilmiyordum. Deneyip göreceğiz.
Ben;  Peki o zaman.
Dedim ve mutfağa gittik. O yıkanacakları yıkayıp benim önüme koyuyor ben ise doğruyordum. Şu an gerçekten çok mutluydum. Buraya sadece BTS konserine gidip Jimin'i görmek umuduyla gelmiştim ama şimdi kafamı çevirsem görebiliyordum. Ben bunları düşünürken J-hope geldi.
J-Hope; Ooo kolay gelsin gençler. Yardıma ihtiyacınız var mı ?
Jimin; Hyung, gördüğün gibi sadece şey yapıyoruz. 2 kişi yeterli sen suyunu iç de çık.
J-Hope; İyi o zaman ben sizi yalnız bırakayım, siz de şey yapmaya devam edin.
Dediği an yanlışlıkla parmağımı kestim. "Ah eliimm !!!" diye bağırınca Jimin ve J-hope yanıma koştu. Ardından J-hope geçmiş olsun diyip gitti. Kesik biraz derin olduğu için elim hep kan olmuştu Jimin hemen elimi yıkamak için musluğun altına götürdü. Su soğuktu bu yüzden kesik yanmıştı bir kaç kere sızlamamla
Jimin; Çok mu acıyor?
Ben; Biraz...
Dedim sonra elimi kurulayıp sandalyeye oturdum. Jimin elime krem sürüyordu. İşi bitince kafasını kaldırıp bana baktı. Ben içimden J-Hope'un bir videoda söylediği gibi " Oh my heartu, my feelings." diye geçiriyordum çünkü yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Neyse ki ben utanınca yanaklarım kızarmıyordu çünkü eğer kızarsalardı şu an kırmızıya yeni bir renk kazandırmış olacaktım.
Jimin; Biraz daha dikkatli ol sen ban- yani bize lazımsın. Sonuçta yakında bir idol olacaksın.
Ben; Haklısın ama Hope öyle söyleyince bende biraz şey oldum.
Jimin; Utandın ?
Ben; Evet yani hayır !! Of boşversene...
Gülümsedi ve
Jimin;  "Hep böyle sakar mısın ??" dedi.
Ben; Hayır pek sayılmaz aslında.
(Ahh ben kimi kandırıyorum sakarım işte hem de fazlasıyla. Ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.)
Ben; Neyse hadi gelde şu kahvaltıyı hazırlayalım.
Jimin; Peki ama bu sefer ben doğrayacağım itiraz istemiyorum.
Kabul ettim benim de işime geldi çünkü bir kez daha onun önünde rezil olmayı istemezdim.
* 40 dakika sonra *
Büyük uğraşlar sonunda kahvaltıyı hazırlamıştık. Ve çok eğlenmiştik saat 7:00'ye geliyordu. Ve diğerlerini kaldırmamız gerekiyordu. Bunu Jimin'e söyleyince herkesi uyandırdık fakat Sabiha ile Suga halâ uyuyorlardı. Odaları yan yana olduğu için birlikte gittik. Kapıya geldiğimzde birbirimize ' Geçmiş olsun ' diyip odalara daldık. Odaya girer girmez Sabiha'nın üstüne atladım. Ama beni üzerinden attı ve arkasını döndü. Bu kızı uyandırmak gerçekten çok zor ama herhalde suyun kaldırma kuvvetine karşı gelecek kadar zor olamaz diye düşünüp masanın üzerinde ağzına kadar dolu büyük bir su bardağı gördüm. Sabiha'nın yüzüne bir kaç damla damlattım ama fayda etmedi. En sonunda bütün bardağı kafasından başlayarak iyice içine girecek şekilde döktüm. Yatakta fazla dönmesinden dolayı çarşafa dolanmıştıda o an ki sinirle yere kapaklandı. Ben onun bu halinden fırsat kollayıp kaçtım ki Jimin de kapıda soluklanıyordu. Sabiha'nın içerden "Irmaaak" diye bağırma sesleri geliyordu tabi Suganın da aynı şekilde. Birbirimizin haline biraz güldükten sonra Jimin arkasını dönerek 'atla ' dedi. Sabihanın bir anda kapıyı açmasıyla telaşlanıp Jimin'nin sırtına atladım. Merdivenleri hızla inerek aşağıya bizimkilerin yanına gittik. Jin ve Naz hala kahvaltı yapıyorlardı. Öbürleri ise öylece oturmuş konuşuyorlardı. Arkamı döndüğüm an üstü başı ıslak bir Sabiha ve sinirli bir Suga gördüm. Birazcık geriye kaçmamla RM konuştu
RM; Anlaşılan Jimin Suga'yı oldukça kötü bir şekilde uyandırmış.
Hatice; Galiba aynı yöntemi Irmak da kullanmış.
Diyerek birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.
Jimin ile ben aynı anda ' yooo hiçte bile ' dedik.
Jimin; Yani Suga'nın kulağının dibinde bir anda Suga diye bağırarak sonrada onu yere atmak o kadar da kötü bir uyandırış biçimi değil bence.
Ben; Ya da önce üstüne atlayıp sonrada başından aşağıya su dökmek de o kadar kötü bir fikir değil.
Deyince hepsi bize korkarak bakmaya başladılar. Sabiha ve Suga ise bize ne kadar kızgın bakmaya çalışsalarda uykulu oldukları gözlerinden okunuyordu. Ben ve Jimin ise onlara aegyo yaparak şirince sırıtıyorduk.
Sabiha ve Suga da üzerlerini değiştirdikten sonra bugün yurtta son günümüz olduğu için kızlarla birlikte bavulları toplayıp aşağıya indik. Herkes aşağıda toplanınca arabanın yanına gittik. Bavulları da yerleştirince, şirkete gitmek üzere arabaya bindik...

The Story Of My Life // BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin