Bu, bunun burada ne işi vardı? Nasıl yani? Yok artık. Ama niye? Nasıl? Bana soğuk gözlerle bakan bu karşımdaki kişiye karşı git gide artan öfkemle bakıyordum. Burda ne işi vardı? En önemlisi nasıl bizimkiler onun olduğu grupla birlikte olabilirdi? Hatırlamıyorlar mıydı? Bilmiyorlar mıydı? Yoksa unutmuş muydular? Neler oluyor burda korkuyorum! Kaan'a dönüp baktığımda o da donuk gözlerle karşımızdaki iri gözlere bakıyordu. Bana dönerek ne oluyor anlamında işaret yaptı ama umursamadım. Bu çocuk Kaan'ın hayatının ve benim hayatımım en berbat anlarını yaşatmıştı. Kimdi doğrusu hâlâ tam olarak bilemiyordum. Ama bu çocuk yüzünden uzun süre kendime gelememiştim.
FLASH BACK
Kaan'la berabet sahilde yürüyorduk. Üzerimde uçuş uçuş bir elbise. Kaan da oldukça yakışıklı. İlerden gelen kalabalık erkek grubunu görünce beni diğer tarafa geçirdi. Canım kardeşim, baba gibi, abi gibi, sevgili gibi... İlerden gelen grup ürkütücü görünüyordu. Geçerken Kaan'a çarptılar. Kaan dönüp bakınca birkaç şey mırıldandılar ancak anlamak mümkün olmadı. Kim oldukları hakkında en ufak bir bilgim olmadığı gibi korkmuştum. "Hadii gidelim artık." dedim kısık bir sesle. Tamam anlamında başını salladı ve tekrar arkasına baktı. Önünde döndüğünde yüzü bembeyaz olmuştu. Adımlarımızı hızlandırdık. Nerdeyse koşuyorduk. Bir omuz Kaan'a dokundu ve yumruk attı. Çığlık attım ve öylece kalakaldım. Kaan da ona vurdu. Ellerimi yüzüme koymuş sadece bağırıyordum. " Deniz git git senn!" diye bağırıyordu."İmdaaatt kimse yok mu yardım edin, kimsin sen yardım edin yalvarıyorumm!" çığlık çığlığa ağlıyordum. Birkaç kişi gelince çocuk koşarak gitti. Kaan öylece yerde kalmıştı. Çocuk giderken bana bakarak "Senin bilmediğin ama seni ilgilendiren bir hesap! " diyerek bağırıyordu. Yüzüm bembeyaz olmuştu. Kaaan diye bağırıyordum. Ambulansı polisi arayın diye çığlık attım, birkaç kişi aradı. Ancak korkudan deliriyordum. Kaan yerde yatıyordu. Yalvarırım Allah'ım Kaan'a bir şey olmasın. O olmadan yaşayamam...
FLASH BACK SON
Bu çocuk bir anda karşımıza çıkıp etrafa laflar savurup Kaan'ı döven o çocuk. Polisler ne yaptıysa faydasız kalmıştı. Geçen yaz yaşanmıştı bu olay. Şimdi ise bu çocukla aynı masadaydık. Bu olayla karşı karşıya kalmak kadar aptalca bir şey yoktu. Istemsizce oturdum masaya ve güven dolu gözükmeye çalıştım. Ama donuktum. Soğuktum. Ada bana bakıyordu. Hiç sesimi çıkarmadım. Yarım saat sonra bir arkadaşı ile kalkıp gitti. Israrla herkes ne olduğunu soruyordu. Ben hâlâ şaşkındım. Kaan anlattı. Adını bile bilmediğim bu manyak kendi gelip oturmuş masaya. Biraz soluklanmak için sahile gitmeye karar verdim. Arkamı döndüğümde bir anda Gökhan'ı gördüm. O da mı buradaydı? Yanında geçenlerde gördüğüm o kız, sol yanında sarışın bir çocuk bir kız ve esmer bir çocuk daha vardı. İyi bir grup duruyorlardı. Ama o kız sinirimi bozuyordu. Daha çok neye sinirlenebilirim ki ne yapayım buradaysa az önce karşılaştığımdan sonra.. Ayağa kalktım ve sahile doğru yürümeye başladım. Inceden esen rüzgar üşütmüyordu. Kısa sürede sahile geldim ve bir şezlongun ucuna oturdum. Dalgalar kıyıya vuruyordu. Mavinin en koyu tonu ürkütüyordu az da olsa. Her yer sessizdi ve yalnızca dalga sesleri vardı. Dalga seslerini düşündükçe aklıma Gökhan ve omzunda uyumam geliyordu. Çocuğa çok ayıp etmiştim. Yazık. En azından bir iki düzgün cümle kurabilirdim. Kurmalıydım. Ama yapmadım. Yapmak istemedim. Onemsemedim olanları. Şimdi nedense içimi bir burukluk kaplamıştı. Vicdan azabı mı bu gene? Bir anda arkadan biri omzuma dokundu. Kafamı çevirdim ve karşımda Gökhan vardı. Konuşmadan yanıma oturdu. Neden gelmişti acaba bu çocuk. Yoksa biliyor muydu olanları? Ya da anladı mı? Gerçi bu imkânsızdı. " Deniz, iyi misin? Bir an yüzün çok kötü gözüküyordu. Ben de arkandan geldim." dedi titrek bir sesle. "Ben, şey yok önemli bir şey değil. Yani önemli ama boşver ya neyse. Nasılsın? " " iyiyim sen? " "Aynen" uzun süren sessizlikten sonra Gökhan gitti. Ben de mavinin sonsuzluğuyla başbaşa kaldım.
FLASHBACK
Telefonuma gelen bir video. Bir kız ağlıyordu. Gönderen en baş düşmanım. Geçmişim biraz kötü. Yani bela dolu. Bunu gönderen de o belalardan biri. Videoda bir çocuk yerde yatıyordu. Ve sarışın bir kız ağlıyor, bağırıyordu. Altında da "sen hatırlayamayacaksın ama ben sana hatırlatacağım" yazıyordu. Ciddiye almadım ama kıza cidden cok üzüldüm. Herhalde sevgilisi olsa gerek...
FLASHBACK SON
Bana zamanında mesaji atan çocuk karşı masada Deniz'in arkadaşlarının yanında oturuyordu. Bu çocuk aynı zamanda benim küçüklük arkadaşımdı. Beş yaşıma kadar burada kalmıştım ve o sürede tanışıyorduk. On beş yaşımda kadar zaman zaman konuşurduk fakat daha sonra aramızda ciddi bir problem oluştu. İki ezeli düşman olduk. Başta eski dosttan düşman olmaz diye düşünürken daha sonra gayet de iyi olduğunu, hatta en sağlam düşman olabildiğini öğrendim. Aramızdaki tartışma nedense her geçen gün büyüyordu. Geçmişim biraz kötüydü ve bu çocukla olan kavgalarımız da bu döneme denk gelmişti. Hayatımda gördüğüm en kişiliksiz insandı... Deniz ve Kaan ortalıkta gözükmüyordu. Kısa bir süre sonra geldiler ve ortalama üç dört dakika falan öylece kaldılar. Bir anda mesaj aklıma geldi. Mesajdaki sarışın kız. Ve yerdeki çocuk? Acaba? Ama yok ya o zaman neden orada otursun arkadaşları? Ama yüzleri bembeyaz olmuştu. O çocuk gidince gerildi ve sadece duyabildiğim Kaan'ın birkaç cümlesiydi. "Bu çocukla karşılanmıştık ve kabusumuz olmuştu. Olanları unuttunuz mu?" Bu çocuk kesinlikle Kaan'dı ve o kız Deniz'di. Ama benim Denizle ne alakam vardı. Acaba çocukken bir yerde mi tanınmıştık? Bu çocukla konuşmam gerekliydi. Ya da kendi çabalarımla öğrenmem lazımdı. Ondan pek bir şey öğrenebilir miyim bilmiyorum ama deneyeceğim. Ne hesabı varsa benimleydi. Başkasıyla olamazdı. Hem olmadı kendi çabalarımla öğrenirdim. Ama bu işin altında ne yatıyor mutlaka bulmalıyım...
♧
Mavi ve sonsuzluğuyla başbaşa otururken aklıma Edip Cansever'in birkaç dizesi geliyor istemsiz;
"Maviye soruyordun gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi?
Bir renk değil mavi huydur bende
Ve benim yetinmezliğimdir
Ve herkesin yetinmezliğidir belki
Denecektir ki bir süre
Ve denecektir ki
Bir akşamüstünü düşünmek bir akşamüstünü düşünmekten
Başka nedir ki... "
Gözlerim doldu istemsizce. Mavi huydur bende evet doğru bu. Peki ya bir gün neden yayılacak bu mavi? Söylesene ne susuyorsun? Kimsin nesin? Nasıl dolar gözlerim. Söyleyin bana nedir gözlerimi dolduran. Söyleyin nedir gökyüzünü sonsuz maviye sahipken bile ağlatan? Gözlerimin dolmasına alışkın değildim çünkü genelde hep gülerdim. Nedenini bilmediğim bir durgunluk ve duygusallık var bu günlerde. Nedenini anlamadığım, bilmediğim, bilmeyi istemediğim... Elimin tersiyle silip gözyaşlarımı kalktım oradan. Masadan eşyalarımı alıp yürümeye başladım. Can koşmaya başlayınca "Lütfen izin verir misin Can?"dedim. Eve gider gitmez o parti gecesini düşünmeye başladım. Onu, hatırladığım kadarıyla dediklerini. Sonra bugünkü çocuk geldi aklıma. Korku doldu yüreğim. Her yer üstüme gelmeye başladı. Kimdi bu pislik? Bilen yok mu? Nasıl olamaz yok mu! Yok mu bilen neler oluyor? Yok mu açıklayabilecek olan?..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Sen Tonu
RomanceDenize karşı oturmuş öylece bakıyorum. Neye bakıyorum, ne düşünüyorum, ya da ne hissediyorum. Yalnızlık öyle ki yavaş yavaş hissediyorsun. Aynı soğuk bir havada başta titrerken sonra uyuşur ve alışır gibi. Önce uyuşuyor sonra alışıyorsun. Ya da alı...