Yer Değişikliği...

445 20 3
                                    

            JOHN HELL

    Güneş yeniden eskisi gibi sterese girmeye başladı. Bayılmasının ve bayıldıktan sonra burnundan kan akmasının sebebi kendini çok sıkması, yani yaşaığı olayları çok düşünmesi,  miniğim benim o kadar yorulmuş ki her zaman erken kalkmasına rağmen ; şimdi sabah oldu ve miniğim derin bir uykuda.  Hastaneden çıkış işlemlerini çoktan halletmiştim ama miniğimi uyandırmak istemiyordum güzel uykusundan. Evde daha rahat eder, düşüncesiyle koltuktan kalkıp minik kardeşimi kucağıma aldım. Ona sımsıkı sarıldım.  Sandy dışarıda arabanın içinde bekliyordu bizi.  Hemen minik kardeşimle hastanden çıktım. Dışarı çıkar çıkmaz  esen serin rüzgarla birlikte miniğim üşümüş olacak ki kollarımın arasında büzüşerek,  küçücük boyu ile iyice küçüldü. Hava güneşli olmasına rağmen, bugün gerçekten de hava soğuktu. Hemen kapının önündeki siyah arabama ilerleyip arka kapıyı açan Sandy sayesinde miniğimi koltuğa yatırdım ve önceden tedbir olarak aldığım örtüyü minik kardeşimin üzerine örttüm. Kapısını kapatır kapatmaz sürücü koltuğuna gittim. Ardından arabayı sürmeye başladım. Ben Güneş’in üstünü örterken Sandy çoktan arabaya binmişti.  Arabanın içi her ne kadar dolu olsa da çok sessizdi ve bu da düşünmem için mükemmel bir zamandı.  Güneş’in gittiği psikoloklara göre ; kardeşim kişi bozukluğu mu, kişi bölünmesi mi? Öyle bir şey yaşıyormuş. Tam olarak hastalığın adını hatırlamıyorum ama kardeşimin bir dakikası diğeriyle alakasız, en azından o süreler içinde yaşadığı hisler birbirinden çok başka, yani düşünsenize kardeşiniz gülerken birden üzülüp ağlayabiliyor veya ağlarken kahkahalarla gülebi,liyor. Şahsen, ben onun bu hallerini gördükçe kahroluyorum. Gülmesi için de elimden gelen her şeyi yapıyorum , yeter ki o gülsün. Geçenlerde ağladığını görünce dayanamayıp onu ağlatan çocuğu öldüresiye dövmüştüm, sonra arkadaşlar ölmesin diye çocuğu elimden aldı ama bir şey yapmaya cesaret olamaz artık o çocuğun,  çünkü kardeşimin üzülmesini istemiyorum. Aslında sevdiğim kişilerin üzülmesini istemiyorum. Babamız yani üvey babam bizi hiç ayırmazdı – ki ki şu anda işi nedeniyle başka bir şehire gitmek zorunda kaldı-. Arabayı sitenin içerisine doğru ilerlettim. Bizim evin önüne gelince durdum. Bugün Sandy , Güneş için bizim evde kalacak.  Sandy’e kapısını açtım ardından da arka kapıyı açıp Güneş’i yeniden kucağıma almıştım. Evin anahtarını daha önceden Sandy’e verdiğimiz , annem, ben , Güneş hepimiz birlikte verdik. Hatta annem öyle bir sevinçle verdi ki anlatamam, için o kapının önünde bizi bekliyordu. Kapıya vardığımız zaman kapıyı yavaşça açtı çünkü annem uyuyor olabilirdi. Ancak apıyı açar açmaz annemin bağırışlarını duymamız bir oldu, evet annem öz fakat babam öz değil, kapıda durup annemi dinledik. Biliyorum ki bu yaptığımız çok yanlış ama içimden bir ses onu dinlememi söylüyor ve o ses de benim altıncı hissim oluyor. Dikkatlice annemi dinlemeye başladık.

--Oğlumu ve kızımı rahat bırak... hayır onlara boşanacağımız konusunda hiçbir şey söylemedim... ben sen değilim!

   Arada duruyordu yani bu d telefonla görüştüğünü anlamamı sağladı. Annem bu bağırışından sonra telefonu kapatmış olacak ki bir süre ses gelmedi. Daha sonra bize doğru yaklaşan adım seslerini duyunca kardeşimin belinde olan bir elimi hızlıca Sandy’nin elindeki anahtarı almak için yönlendirdim, ardından da anahtarı birazcık salladım ve ses çıkarmasını sağladım ki kapıyı daha yeni açmış gibi gözükelim . Sonra Sandy’e anahtarı geri verdim.  Annem dinlediğimizi düşünmesin dye yapmıştım bu hareketi. Miniğim anahtardan çıkan sesten rahatsız olmuş olacak ki gözlerini azcık araladı. Minik kardeşimin alnına minik bir öpücük kondurup kulağına uyumasını ve dinlenmesini söyledim. Ben bunları yaparken Sandy’nin kapıyı kapatıp kilitlediğini duyduğum seslerden anlayabiliyordum. Başımı kaldırdığımda gülümseyen bir anne görmeyi beklemiyordum hem de duyduklarımdan sonra hiç beklemiyordum. Ancak gördüm. Annem gülümseyerek yanımıza geldi ve kucağımdki minik kardeşimin alnına ufacık bir öpücük kondurup saçlarını hafifçe okşadı. Yüzüme sahte bir gülüş takınıp miniğimi odasına bırakmak için annemden izin aldım. Üst kata miniğimin odasına çıktım. Yatağına yatırıp ayağının ucundaki pikeyi üstüne örttüm. Kapıya doğru ilerledim ve kapının oradayken son kez ona baktım. Ardından bir fısıltı şeklinde konuştum.

UMUT TÜKENİNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin