Her Şey Güzel Olacak(?)

385 16 2
                                    

   Masaya sanki kapı tıklanıyormuş gibi birinin tıklatması ile kafamı kaldırdım. Kafamı kaldırır kaldırmaz delici bakışlarla karşılaşmam bir oldu. O kadar sert bakıyorlardı ki bir an beni dövecek sanmıştım. Öğretmen sınıftaydı. Tahmin edilen üzere bize bakıyordu, tüm sınıf bakıyordu aslında. Ardından öğretmenin sesini duymamla oraya baktım. Sadece ben bakmıştım , onun delici bakışlarından kurtulmak için.

--Cenk yerine otur.

    Hâlâ bana baktığını hissetsem de bir şey diyemedim, demek de istemiyordum zaten. Derin bir nefes alarak , bütün sınıftan ses çıkmıyordu herkes bizi sessizce izliyordu, onun cevabını bekledim. Cidden çok merak uyandırıcı bir kavga olacağa benziyordu veya tartışma , her neyse.  

--Benim yerim zaten burası hocam.

   Aslında sesi o kadar da fazla sinirli çıkmıyordu fakat, bakışları beni delip geçecekti neredeyse. Bu durumdan bizi öğretmen bile kurtaramazdı şu anda.

--Senin yerini değiştirdim! Sinem’in yerine otur! Hemen!

   Diye bağıran öğretmenin sabrı taşmıştı sanırım. Tabii böyle bir öğrencim olsa benim de sabrım taşardı. Terbiyesiz, inatçı, çabuk sinirlenen , durmadan laf atan biri sonuçta. Onu kimse sevmez ki, yani en azından öyle düşünüyorum. Bir an ona bakma gafletinde bulundum. Gözleri, tanrım . Sanki bana meydan okuyordu. Masaya ellerini koyarak bana doğru eğildi.

--Çıkışta görüşürüz gıcık.

   Arkasına dönüp yerine oturdu. Gözlerimi kocaman açarak arkasından baktım. Ah , bir de ‘şu çıkışa gel’ olayı olmasa süper olacak hayat ama neyse böyle bir şey imkansıza benziyor.  Kısa bir süre sonra herkes bize bakmayı kesmişti. Onlar kafalarını öğretmene çevirir çevirmez kafamı sertçe masaya koydum ya da vurdum. Küt diye ses gelmişti, acımıştı kafam. Sinem de kafasını masaya koydu.

--İyi misin meleğim ? Kafanı azcık yavaş koysaydın keşke, acımıştır.

    Benim canım kalbim. Sinem’im , tatlı kankam benim. Hep beni düşünür zaten. Azıcık da olsa kendini düşündüğü zamanlar kısıtlıdır tanıştığımızdan beri. Ama şimdi kız haklı başıma o kadar saçma olaylar geliyor ki yakında sinir krizi geçireceğim ya da kafamı sertçe vurmamdan dolayı beyin kanamasından ölürüm. Benim adımı tekrar etmesiyle konuşmadığım aklıma geldi.

--İyiyim. Kafam acıdı  ama olsun gene de iyiyim kalbim. Teşekkür ederim beni düşündüğün için.

    Dedim ona bakmadan. Evet biliyorum azcık odunum. Yani bu gözlere veya yüze bakmadan konuşma işi insanları kırıyor ama şu anda hiçbir şey yapmak istemiyordum. Hareket etmeden durmak ve biraz dinlenmek istiyordum . Çıkışta enerjimi toplamış bir halde onun karşısında durmak istiyordum.  Sinem bir daha konuşmadı. Beni anlayan tek insan oydu gerçekten. Bir de kuzeni vardı, Gaye . İkisini de çok seviyorum, onlar benim meleklerim ve kankalarım. Hayatımdaki güvendiğim bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar kişi vardır, ancak herkes bana güvenir. Hiçbir şey düşünmemeye çalıştım.

                       ***  

       Beni dürtükleyerek kaldıran kişiye söverek kalktım. Bakışlarım onunla buluştuğunda gözlerimi devirdim. Cidden sıkıcı olmaya başlamıştı. Saate baktığımda okul çıkışı olduğunu fark ettim. Bu kadar yorgun olmama şaşırmıştım. Aslında düşüncelerim yüzünden bazen çok geç yatabiliyorum bu da benim zararıma oluyor tabii ki de. Onun gıcık olduğum ve nefret ettiğim sesini duyduğumda derin bir iç çektim.

--Ne oldu Cenk? Beni kaldırmanı anlıyorum ancak, cimciklemen veya kitapla omzuma vurman hiç kibar bir hareket değil. Bunu ailen öğretemediyse bir şey diyemem tabii ki de , neyse. Ne var?

UMUT TÜKENİNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin