1

1.8K 79 27
                                    


Alarmın sesiyle uyandım. Bugün çok heyecanlıydım. Bugün yeni lisemin ilk günüydü. Yeni bir okula başlayacaktım. Her şeyin çok güzel olacağını hissediyordum. Sıradan bir genç gibi yaşamak için yeni bir şans. Aşağıdan annemin sesini duyabiliyordum; "Kızım hadi git, geç kalacaksın."

"Tamam anne." dedim ve hızlıca hazırlandım. Siyah dizüstü bir etekle siyah bir tişört giydim. Saçlarımı düzleştirdim, hafif bir makyaj yapıp aşağı indim.

Annem bana bir poşet kan uzattığında memnuniyetle alıp arabaya bindim. Şöför Mahmut amca arabayı yeni liseme sürmeye başladığında kanı kafama dikip bir çırpıda bitirdim.

Şöför yeni liseme yaklaştığında heyecanlanmaya başlamıştım. Liseye yaklaştığımda şöföre gözlerden uzakta bir yerde durmasını söyledim. Arabamız oldukça pahalıydı ve insanların beni sıradan biri olarak tanımasını istiyordum. Arabadan indim ve okula doğru yürümeye başladım. Herkesin bakışı bana döndü. Odak noktası olmaktan nefret ediyordum. Özel Şanlıurfa Koleji'ne ayak bastığımda beni yeni bir hayatın karşıladığını hissediyordum.

Okula erken gelmiştim. Arka sıralara bir yere oturdum. Yeni sınıf arkadaşlarım yavaş yavaş içeri giriyor ve yaz tatilinde yaşadıklarını anlatıyorlardı. Kendimi yabancı  hissediyordum ancak çabucak alışacağıma inanıyordum.

Kendi düşüncelerime dalmışken görüş açıma sarı saçlı minyon bir kız girdi. "Merhaba, sen yeni kız olmalısın. Ben Melis. Adın ne?" Kız çok sevimliydi. Bu kızla çok iyi arkadaş olabileceğimizi hissediyordum. "Merhaba ben de Lara." dedim ve hafifçe gülümsedim. O da bana gülümsüyordu ancak camdan aşağı bakınce gülümsemesi soldu. "Ne oldu?" diye sordum ve onun baktığı yere baktım. Siyah saçlı, esmer, uzun boylu ve kaslı bir erkek motorundan iniyordu. Binaya girdi. O sırada Melis heyecanla bana döndü ve "Hemen o sıradan kalkmalısın." dedi. Neden bu kadar heyecanlanmıştı ki?

Sınıf en alt kattaydı. Bu yüzden Melis bunu söyledikten hemen sonra o çocuk içeri girdi ve Melis hemen uzaklaştı. Tüm sınıf sessizleşmişti. Çocuk kimseyle ilgilenmeden benim olduğum sıraya geldi ve tek elini sıraya koydu. Bana doğru eğildi. Tek kaşını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Dudaklarını yalayıp konuşmaya başladı. "Yerimde oturuyorsun." Ben de tek kaşımı kaldırarak "Eee, ne olmuş?" diye sordum. "Anlamadın galiba! Orası benim yerim." Yüksek olmamasına rağmen etkileyici bir sesi vardı. Ancak inatçı davranacaktım. "İsmin mi yazıyor?" dedim alayla ancak yarım bir gülümseme atarak sıranın üstündeki "Ateş" yazısını gösterdi. Daha sonra bıkmış bir şekilde nefesini verdi. "Dün gece çok yoruldum. O yüzden bu sefer bir şey demiyorum. Ama bir daha bana karşı çıkarsan gününü gösteririm." dedikten sonra kolumdan tutup beni kaldırdı. Normalde olsa ona karşı koyardım ama vampir yeteneklerimi kullanmak istemiyordum. Yan sıraya doğru itti. Daha sonra beni kaldırdığı yere kendisi oturdu. Sinirlenerek etrafta başka oturacak bir yer baktım ama her yer doluydu. Bu işime gelmişti. Ateş'in yanına çantamı koydum ve "Sanırım birlikte oturacağız." dedim gülümseyerek. Memnun bir yüz ifadesiyle yanına oturdum. Ateş ise umursamaz görünüyordu. Sanırım tek istediği buraya oturmaktı. Çünkü oturduğu yerden dışarıdaki sokak izlenebiliyordu.

Birkaç ders sonra öğle arası gelmişti. Çok acıkmıştım ve kan içmem gerekiyordu ama dikkat çekmemek için yemekhaneye gittim. Yemekhanede Melis beni arkadaş grubuyla tanıştırdı. Emine ve Rümeysa çok sevimli kızlardı. Tüm yemek boyunca yaz tatili hakkında konuştuk. Şimdiden onlarla iyi anlaşacağımı hissediyordum. Her ne kadar sıradan bir insan gibi davransam da bazı vampir güçlerimi yok edemiyordum. Bir kaç masa ötede oturan Ateş ve arkadaşlarının konuşmalarını duyabiliyordum. Anladığıma göre 5 kişilerdi.Vampir kulaklarım çok keskindi. İkisi de esmer olan kızlar magazin hakkında konuşuyorlardı. Sarışın oğlan açlıkla yemeğini yiyordu. Ateş ile yanındaki diğer oğlan ise sohbet ediyorlardı. Aslında Ateş'ten çok yanındaki çocuk konuşuyordu. Birkaç derslik sıra arkadaşım hakkında kesin olarak söyleyebileceğim tek şey, iyi bir konuşmacı olmadığı, ve bilmediğim bir nedenden dolayı herkesin ondan çekiniyor oluşuydu.

Bu nedeni öğrenmek amacıyla yanımda oturan Rümeysa'ya konu açtım. Melis ve Emine de benim sorumu duydular. "Ateş Urfa'nın en zengin ağasının tek oğlu. Ateş'in babasından tüm Urfa korkar. Bu yüzden çoğu kişi ondan uzak duruyor." dedi Emine.

Konu kapandı ve eski sıradan konular açılırken yemeğimi hızlıca bitirdim ve yemekhaneden çıkarak boş sınıfa girdim. Annemin termosuma koyduğu kandan içtim. Sınıf boştu, zaten kalabalık olsa bile kimse şüphelenmezdi bile.

Öğle arasının sonlarına doğru Rümeysa, Emine ve Melis sınıfa geldi ve konuşmaya devam ettik. Zilin çalmasıyla Ateş de sınıfa girdi ve yerine oturdu. Yeni okulumdan oldukça memnundum.

Son tenefüs şoför Mahmut Amca'yı arayıp beni almamasını söyledim. Yağmur yarıyordu ve yağmur düşüncelerimi toplamamı sağlıyordu. Okul çıkışı hafif hafif yağan yağmurun altında eve doğru yürürken arkamdan vampir kulaklarım sayesinde bir kadın ve bir erkeğin fısıltılarını ve ayak seslerini duydum ancak fısıltıları anlayamadım. Takip edildiğimi hissediyordum ancak arkamda kimse yoktu bu yüzden önemsemedim. Adımlarımı hızlandırdım. Yolun yarısında ayak sesleri kesildi. Eve vardım ve okulda yaşadıklarımı taze taze günlüğüme aktardım.




Merhaba arkadaşlar Wattyde yeniyim bu ilk kitabım umarım beğenirsiniz desteklerinizi(vote ve yorum) bekliyorum sizi seviyorum<3

Kurtadamın İmkansızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin