5

606 48 4
                                    

İki hafta boyunca vampir güçlerimi kullanmadan, sıradan bir kız gibi davranarak büyük şeyler başardığımı düşünüyordum. Eskiden vampir güçlerimi kullanmadan duramazdım şimdi ise bunları kullanmamaktan gurur duyuyordum. Normal olmayı seviyordum ve bana sorarlarsa vampir olmayı hiçbir zaman tercih etmezdim. Biraz garip bir durumdu ama ben de zaten garip bir kızdım.

Üçüncü hafta gelmişti. Bu hafta üç gün müzik kulübünün toplantısı olacaktı. Pazartesi günü yemekhanede her zamanki gibi Melislerin yanına oturdum. Rümeysa ve Emine seçmeleri kazanmama benden daha çok seviniyor gibi gözüküyorlardı. Melis de gülümsüyordu ve beni tebrik etmişti. Benim kazanmamı zaten istiyordu çünkü bu şekilde Ateş bana yakın olacaktı ve benim her adımımı izleyeceklerdi.

Melis hakkında aklımda çok soru vardı. Neyden şüpheleniyordu? Vampirliğimden mi? Eğer öyleyse bunu nasıl anlamıştı? Vampir olduğumu öğrenirlerse bana hiç de iyi şeyler olmayacaktı ve bu beni çok tedirgin ediyordu.

Emine'nin "Ateşle aranız nasıl? Derslerde hala konuşmuyorsunuz." demesi ile daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Melis bir anda yemeğini bırakıp dikkat kesildi. "Hiç, bana hala soğuk davranıyor." demekle yetindim. Ateş yere düşmemi engelleyip sıcak bir şekilde başarılar dilediğinde, bana artık mesafeli davranmayacağını düşünmüştüm ama öyle olmamıştı. Herkesin beni tebrik ettiği sırada Betül'le birlikte çıkmıştı ve hemen sonraki gün aynı Ateş geri dönmüştü. Beni sürekli tersleyen tavırları canımı sıkıyordu.

Cevabım Melis'i tatmin etmemiş gibiydi. Emine uzatmadı ve başka bir dedikodudan bahsetmeye başladı. O sırada istemeden de olsa Ateş'in masasına göz dikerek onları dinlemeye başladım. Her zamanki konulardı. Yemekhanenin gürültüsü arasında onları duymak zordu ancak Betül'ün benim hakkımda bir şeyler söylediğini duyabiliyordum. O sırada Ateş'le göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırdım ve kendi masamdaki konuşmaya dahil oldum.

Öğleden sonraki derslerim sıradan geçti. Yazılılar için endişelenmiyordum. Daha çalışacak çok zamanım vardı.

Okuldan sonra müzik kulübünün toplantısına gittim. Artık gerçekten bir kulüp üyesi olduğum için grup arkadaşlarımla kısa sürede kaynaşmak istiyordum.

Seçmelerin ardından onlarla tanışma imkanını yakalamıştım. Ateş lisenin ilk yılından beri müzik kulübündeydi bu yüzden en tecrübeli olan üye oydu. Diğerleri yani Oktay, Afra ve Merve geçen sene katılmışlardı. Onuncu sınıfta müzik yarışması için çok çabalamışlar ama kazanamamışlardı. Aralarından en çok Merve'yi sevmiştim.

Müzik odasına girdiğimde Murat Hoca oradaydı.Heyecandan yerinde duramıyordu.Tıpkı küçük bir çocuk gibiydi. Herkes geldiğinde heyecanlı tavrıyla "Çok güzel bir planım var çocuklar ve müdürden de izin aldım. Okula için bir konser vereceğiz."

Bunu dedikten sonra bizim heyecanlanmamızı beklercesine herkesin yüzüne baktı. "Çok sıkıcısınız. Okula karşı konser vermek önemli bir şeydir." dedi ve "Güzel ve önemli bir etkinlik olduğu gibi sahnede özgüven kazanmanızı sağlar. Ayrıca okulda itibarınız yükselir." diye ekledi.

Murat Hoca haklıydı. Ateş ve ben sessiz kaldık. Diğerleri kendi aralarında konuşuyorlardı. Murat Hoca devam etti "Hepiniz çoğu enstrümanı çalabiliyorsunuz ve sesleriniz de güzel. Bir plan hazırladım." Cebinden bir kağıt çıkardı ve okumaya başladı. Tüm müzikleri Murat Hoca ayarlamıştı. Hangi görevlerde olacağımız yazıyordu. Yarım saate yakın bir gösteri verecek ve altı şarkı söyleyecektik. Ateş'in ve benim bir solom vardı. Ayrıca grubun geçen senede çalıştığı bir koro şarkısı vardı. Diğer iki şarkıyı ise hepimiz ilk kez görüyorduk. En son şarkı bir düetti. Murat Hoca "Kapanışı etkileyici bir biçimde yapmalıyız diye düşündüm. Bu yüzden etkileyici bir son için ....'in uygun olacağını düşündüm ve söyleyecek bir kız, bir erkek gerekli."

Murat Hoca'nın ağzından bu sözler çıkar çıkmaz hoca dahil herkes Ateş ve bana baktı. Bu tepkileri beni şok etmişti. Ateş ise yüz ifadesini korudu. Ne düşündüğünü anlamak imkansızdı. Murat Hoca sınıfın ne düşündüğünü anlamış ve bunu daha önce planlamışcasına "Ateş ve Lara'nın düeti söylemesine karşı çıkan var mı?" dedi. Ses çıkmadı. Ateş'in tepkisizliği beni öldürüyordu. Sevmediği birisiyle düet yapacaktı ve bu fazladan başbaşa vakit geçirmek demekti. Ayrıca hala karşı çıkmamıştı. Murat Hoca ellerini çırpıp hızlıca "O zaman düet onlarındır." dedi ve birkaç detayı ayarlamak için elindeki kağıtlara gömüldü.

Zaten bir solo almışken Ateş'le birlikte düeti de söylecektim. Tüm okula karşı. Bu heyecanlanmama neden oldu. Hem endişeli hem sabırsızdım. Tam bu konseri ne zaman yapacağımızı merak ediyordum ki Afra "Hocam, konseri ne zaman yapacağız?" diye sordu. Murat Hoca'nın cevabı ise herkesi şaşırttı: "Haftaya cuma." Önümüzde çok kısıtlı bir zaman vardı ve bizim çalışmamız gereken altı tane şarkı vardı.

İlk itiraz eden Ateş oldu. Tepkisizliğini bozmasına şaşırmıştım. "İki hafta içinde nasıl hazırlanabiliriz?" diye karşı çıktığında Murat Hoca "Sakin olun, zaten bilerek zorlanmayacağınız şarkılar seçtim. En büyük yük Lara ve sana kalıyor Ateş. Okul dışında da çalışma yapmalısınız." diye karşılık verdiğinde Ateş'in yüzü asıldı. Tüh yazık olmuştu. Şimdi beni bir de okul dışında da görmek zorunda kalmıştı.

Çalışmaya hemen başladık. Birkaç dakika içinde gerçekten bizi çok zorlamayacağını anlamıştık. bir saatlik bir çalışmanın sonunda çalışmayı bıraktık. Şoför Mahmut amcaya beni ne zaman alması gerektiği saatleri söylemiştim bu yüzden okuldan dışarı çıktığımda hemen arabaya bindim. Gelecek hafta cuma için çok heyecanlıydım.

Ertesi gün sınıfa girdiğimde Rümeysa aceleyle yanıma geldi ve "Konseri duydum. Ateşle düet yapacağına inanamıyorum." dedi imalı bir şekilde. Nereden duyduğunu merak ettiğim için sordum. "Melis'ten duydum." dedi ve "Bu okulda üç yıldır varım ancak sen üç hafta içinde benden daha sosyal oldun. Çok havalısın." diye devam etti. Gülümseyerek "Teşekkür ederim." dedim. O da güldü ve yerine geçti ve beni aklımda soru işaretleriyle bıraktı. Melis ve Ateş okulda bu kadar soğuk dururken nasıl olur da Melis'in her şeyden haber olurdu. Gizlice bir yerde buluşup konuşuyor olmalıydılar.

Melis ve Ateş'in sürekli iletişim halinde olması canımı sıkmıştı. Onları okulun arka tarafında gördüğümden beri aralarındaki yakınlığı anlamlandırmaya çalışıyordum. Melis benden şüpheleniyor, Ateş'e önerilerde bulunuyor, aynı zamanda Ateş'de ona yaşananları anlatıyordu ancak Melis, Ateşle arkadaş olduğunu hiç söylememişti. Ayrıca Emine ve Rümeysa da Ateş ile hiç tam anlamıyla konuşmamışlardı. Yani Melis ve Ateş gizli arkadaşlar olmalıydılar. Hatta belki ilişkilerini saklayan sevgililerdi? Bu düşünce beni rahatsız etti.

Tek bir şeyden emindim, o da Ateş ve Melis aralarında benim hakkımda konuşuyorlardı ve bu sadece bir kerelik olmamıştı. Devam ediyordu. Bu iş düşündüğümden daha da ciddiydi.

Bu sırada Ateş'in motor sesini duydum. Ayağa kalkıp camdan baktığımda aynı ilk günkü havasıyla motordan indi ve binaya girdi. Yerime tekrar oturduktan kısa süre sonra Ateş sınıfa girdi ve yerine oturdu. Oturur oturmaz düet hakkında konuşmaya başladım. "Ne zaman düetimiz için çalışacağız?" diye soru yönelttiğimde ilk bir kaç saniye duymamazlıktan geldiğini sandım ama cevap verdi. "Bu hafta ve haftaya bir kez çalışmamızın yeterli olur" dediğinde tekrar sordum.

"Nerede?"

Okuldan sonra okulda kalabilirdik ya da birimizin evinde gidebilirdik. Kesinlikle benim evime gidemezdik. Bunun için gerekçelerim vardı ve Ateş'in evini çok merak ediyordum bu yüzden onlara gitmemiz için teklifini bekliyordum ki "Bize gidebiliriz." dedi "Yarın ve haftaya çarşamba." diye ekledikten sonra çantasından defter ve kalemlerini çıkarmaya başladı.

Kafamı sallayarak onu onayladım. Uygun olup olmadığı bile sormamıştı ama önemli değildi. Hem evini görmek istiyordum hem de onun hakkında olan şüphelerimi giderecek bir şeyler bulmayı umuyordum. Ateş'in evine gitmek için sabırsızlanıyordum.

Kurtadamın İmkansızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin